Skip to playerSkip to main content
  • 2 days ago

Category

📚
Learning
Transcript
00:01Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim.
00:07Velhamdülillah ve salatu ve selamu ala Resulillah.
00:11Emme vaat.
00:13Kerim kardeşlerim, kerime bacılarım, öncelikle sizleri Allah'ın selamıyla selamlıyorum.
00:20Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuh.
00:24Kardeşlerim, hayata yön veren mefhumlar derslerimizin bu haftaki bölümünde sizlerle birlikte iman kavramını ele alacağız.
00:36İmanın tanımı ve hakikati nedir?
00:39İmanın tanımı üzerindeki tartışmalar, amel imandan bir cüz müdür, iman artar ve eksilir mi gibi konular üzerinde bir kısım izahatlar yapacağız inşallah.
00:51İmanın tanımına geçmeden önce, öncelikle bu kadar önemli bir kavramın, yani insanların dünya ve ahiret saadetlerinin kendisine bağlı olduğu
01:04ve İslam'ın en önemli unsuru olan iman kavramı üzerinde neden tartışmalar yaşandı?
01:12Neden birçok fırkalar imanın tanımı üzerinde ihtilafa düştü?
01:18İşte öncelikle bu husus üzerinde durmak istiyorum.
01:22Evet, İslam ümmeti içerisinde akideye ait konular üzerindeki ilk ihtilaf, ilk farklılaşma ve ilk fırkalaşma imanın tanımı üzerinde gerçekleşmiştir.
01:38Ve bu iman kavramı üzerindeki ilk ihtilafın kaynağı da mürtekibi kemire, yani büyük günah işleyen kimsenin durumu hakkındaki tartışmaların neticesidir.
01:54Malum, Hz. Osman'ın şehadeti ve Hz. Ali döneminde meydana gelen Cemel ve Sıffin savaşlarında Müslümanların birbirleriyle savaşmaları,
02:08Müslümanlar arasında büyük bir travmaya ve bazı meselelerin tartışılmasına sebep oldu.
02:14İşte bu tartışma konularından ilki, mürtekibi kemire, yani büyük günah işleyen kimselerin durumu ne olacak konusuydu.
02:27Zira bu savaşlarda iki tarafta da Müslümanların olması, hatta büyük sahabelerin yer alması, birbirlerine karşı silah kullanmaları bu soruları doğal olarak ortaya çıkardı.
02:41Hariciler denilen bir grup, büyük günah işleyen kimselerin kafir olacağı görüşünü etrafta yaymaya başlamışlardı.
02:55Haricilere karşı olarak ve daha sonraları kendilerine mürciye denilen bir grup da, imanla birlikte günahların hiçbir şekilde zarar vermeyeceği fikrini savunmaya başladılar.
03:11Bu kesime mürciye denilmesinin sebebi hakkında birçok görüş vardır.
03:17Ancak en kuvvetli görüş, onların gerek Cemel Savaşı'nda, gerek Sıffin Savaşları'nda,
03:26ölenlerin ve öldürenlerin hükmünü Allah'a irca etme, Allah'a tehir etme, bırakma görüşlerinden dolayı olduğu yönündedir.
03:37Yani kimin haklı, kimin haksız olduğu ve bunların durumunun ne olacağı hakkında bizler hüküm vermeyiz,
03:47Allah onlar hakkında en iyi hükmü verecek olandır demelerinden dolayı bu kimselere mürciye denmiştir.
03:55İşte kendilerine mürciye denilen bu kesimde, nasıl ki küfürle beraber salih ameller fayda vermezse,
04:08imanla beraber de kötü ameller zarar vermez şeklinde bir görüş sahibiydiler.
04:14Sonra bu konu tabiinin büyüklerinden Hasan-ı Basri'ye soruldu.
04:21O sırada Hasan-ı Basri'nin talebesi olan Vasıl bin Ata, ki bu kişi Mu'tezile'nin kurucusudur,
04:30ortaya atılarak büyük günah işleyenin ne kafir ne de mümin olamayacağını,
04:36ancak fasık olacağını ve fasığın da ebediyen cehennemde kalacağını savundu.
04:45Böylece Hasan-ı Basri'nin ders halkasından ayrılarak kendisine ayrı bir grup oluşturdu.
04:53İşte Vasıl bin Ata'nın kurduğu bu gruba ayrılanlar anlamında Mu'tezile denmiştir.
04:59Büyük günah işleyen kimsenin durumu ile ilgili tartışmalar doğal olarak başka tartışmaları ortaya çıkardı.
05:10İşte bunlardan ilki iman nedir ve küfür nedir, iman artar ve eksilir mi tartışmaları oldu.
05:21İşte imanın tanımı üzerindeki tartışmaların çıkış kaynağı bu durumdur.
05:26Ve ardından her bir grup iman hakkında tanımlar ortaya koymaya başladılar.
05:34İmana ilişkin bu tanımları genel hatlarıyla özetleyecek olursak kardeşlerim,
05:41haricilerin büyük bir bölümüne göre iman kalb ile tasdik, dil ile ikrar ve azalarla amellerdir.
05:50Ve amel yapmayanlar ya da büyük günah işleyenler mümin olamazlar.
05:57Onlar kafirlerdir ve ebediyen cehennemde kalacaklardır.
06:02Haricilerin genel olarak görüşü budur.
06:06Mu'tezile'ye göre de iman kalb ile tasdik, dil ile ikrar ve azalarla yani organlarla amellerdir.
06:14Amel yapmayanlar ve büyük günah işleyenler hem dünyada hem de ahirette övülen bir makam ve isim olan mümin olmaktan çıkarlar.
06:29Buraya kadar Mu'tezile ile hariciler aynı görüştedir.
06:32Ancak Mu'tezile, onlar inkar etmedikleri için kafir de olmazlar derler.
06:40Bu ikisinin arasında bir makam ve isim olan fasıklar haline gelirler.
06:47Fasıklar da kafirler gibi ebediyen cehennemde kalırlar.
06:52Ancak onların azabı kafirlerin azabından daha hafif seviyede olur.
06:59İşte Mu'tezile'nin iman hakkındaki görüşleri bu şekildedir.
07:05Başını Cehin bin Safva'nın çektiği ve kendilerine Cehmiye denilen grup ise imanı marifetten yani bilgiden ibaret saymışlardır.
07:20Onlara göre iman Allah'ı ve ondan gelen her şeyi bilmektir.
07:26Bu bilgi ve marifet sayesinde kişi mümin olur şeklinde bir görüşleri vardır.
07:33Mürciye'ye gelince, mürciye ise imanı lügat manasında tasdik olarak kabul eder.
07:43Yani iman mücerret olarak tasdiktir.
07:47Bir haberi doğrulamaktır.
07:49Her ne kadar mürciyenin içinde bazı şahıslar imanın ikrar manasına geldiğini söylese de
07:57onların esas aldıkları mana imanın mücerret bir şekilde tasdik olduğudur.
08:04İşte o dönemde bu tartışmalar yaşanırken
08:08Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemden gelen hadisleri ve sünnetleri toplamaya gayret gösteren
08:16ve bundan dolayı da kendilerine ehli hadis ya da ehli sünnet denilen kimseler de bu konuda bir takım görüşler ortaya koydular.
08:27Ehli hadisin iman konusundaki görüşleri ağırlıklı olarak imanın kalb ile tasdik, dil ile ikrar ve azalarla amel olduğudur.
08:39İmam Ahmet, İmam Şafi, İmam Malik ve diğer hadis alimleri imanı hep bu şekilde tarif etmişlerdir.
08:48Ancak onlar hariciler ve mutezilelerden farklı olarak amel yapmayanların ve büyük günah işleyenlerin de mümin olduğunu
08:59inkar etmedikleri sürece kafir olmayacaklarını bununla birlikte imanın amellerden dolayı artıp eksileceğini söylediler.
09:11Ve son olarak da İmam Ebu Hanife, İmam Serahsi, Pezdevi, Maturidi, Eşari gibi alimler ise
09:21her ne kadar aralarında bir takım farklar olsa da imanı kalb ile tasdik ve dil ile ikrar olarak tanımlamışlardır.
09:32İşte kardeşlerim imana ilişkin tanımlar genel hatlarıyla bu şekildedir.
09:39Burada vurgulamamız gereken bir husus var ki o da şudur.
09:44İmanı marifet yani ilim olarak tarif eden cehmiye dışında tüm grupların imandaki asli unsurun kalbin tasdiği olduğu noktasında ittifak etmiş olmalarıdır.
10:00Sadece cehmiye denilen grup kalbin tasdiğini asli unsur olarak kabul etmemiş,
10:07asli unsur olarak marifet ve ilim olduğunu söylemişlerdir ki bu görüş gerçekten çok zayıf ve temelsiz bir görüştür.
10:18Bundan dolayı İslam alimlerinin tamamı bu görüşü tenkit etmişlerdir.
10:24Zira bizler biliyoruz ki Mekke müşrikleri Allah Resulü'nün getirdiklerinin hak olduğunu çok iyi biliyorlardı.
10:33Ancak tasdik etmediler.
10:34Bu marifet ve bilgi onları mümin yapmadı.
10:39Keza yine ehli kitap da Resulullah Aleyhisselatü Vesselam'ın kendilerine müjdelenen Resul olduğunu biliyorlardı.
10:48Rabbimiz Bakara suresinde bunu beyan etti estağugübillah.
10:52Kendilerine kitap verdiklerimiz onu yani peygamberi öz oğullarını tanıdıkları gibi tanırlar.
11:15Böyle iken içlerinden bir takımı bile bile gerçeği gizlerler buyuruyor Rabbimiz.
11:23Yani ehli kitabın bu bilgisi iman bakımından onlara hiçbir fayda vermedi.
11:30Dolayısıyla bu görüşü bir kenara bırakırsak diğer tüm gruplar imandaki asli unsurun kalbin tasdiği olduğu noktasında ittifak etmişlerdir.
11:43Peki ihtilaf konusu nedir?
11:47İhtilaf konusu olan amellerin imandan bir cüz olup olmaması meselesidir.
11:54Yani azaların amelleri ki hem dilin ameli olan ikrar hem de organların ameli olan farzların yerine getirilmesi ve haramların terki imanın asli unsuru asli rüknü ve cüz'ü müdür yoksa değil midir?
12:14Daha derli toplu bir ifade ile imanın tanımında geçen dil ile ikrar ve azalarla ameller imanın tanımına girer mi yoksa girmez mi?
12:28İşte tarih boyu çeşitli ekoller arasında tartışma konusu olan mesele budur.
12:35Evet kardeşlerim imanın tanımı üzerindeki tartışmanın aslını bu şekilde ortaya koyduktan sonra gelin öncelikle bu tartışmalardan tamamen bağımsız olarak imanın mahiyetini, asli tanımını ve şer'i delillerin kendisine delalet ettiği şer'i tarifini ortaya koyalım.
12:59Bu tanımı ortaya koyup delilleri beyan ettikten sonra amellerin imandan bir cüz olup olmadığını daha net anlayabileceğiz inşallah.
13:12Öncelikle imanın lügat manasına baktığımız zaman iman kelimesi Arap lügatinde tasdik etmek ve doğrulamak manasındadır.
13:25İmanın lügat manasının tasdik etmek anlamında olduğuna dair gerek dil alimleri gerek bu konuda görüş bildiren tüm alimler arasında neredeyse ittifak vardır.
13:40Neredeyse diyorum çünkü mesela İbni Teymiye gibi bazı alimler iman kelimesinin tasdik değil ikrar manasına geldiğini söylemişlerdir.
13:51Ancak çoğunluğun ittifak ettiği görüş ve özellikle Arap dili üzerindeki alimlerin ittifak ettiği görüş tasdik etmek anlamında olduğudur.
14:04İşte bazı naslarda iman kelimesi bu lügat manasında geçmiştir.
14:10Örneğin Yusuf suresinin 17. ayetinde iman kelimesi lügat manasıyla geçmiştir.
14:16Biliyorsunuz Yusuf aleyhisselamın kardeşleri babalarından izin alarak onu yanlarında götürmüşler ve onu bir kuyuya atmışlardı.
14:27Gömleğini de kana bulayıp babalarına Yusuf aleyhisselamı kurdum yediğini söylemişlerdi.
14:33Ey babamız biz bir yarışa girmiştik.
14:57Yusuf'u da eşyalarımızın yanında bırakmıştık.
15:02Bir de ne görelim onu kurt yemiş.
15:05Her ne kadar doğru söylesek de sen bize inanmazsın dediler.
15:12İşte bu ayetteki iman kelimesi lügat manasıyla yani tasdik etmek ve bir haberi doğrulamak manasıyla kullanılmıştır.
15:22Evet iman lafzının lügat manası tasdik etmek demektir.
15:30Yani iman kelimesini Araplar mutlak anlamda tasdik manasında vaz etmişler, koymuşlar ve kullanmışlardır.
15:41Sonra şeriat gelmiş ve bu mutlak anlamdaki tasdik manasını alıp onu hususi bir tasdik manasına nakletmiştir.
15:54Burası önemli değil kardeşlerim.
15:56Yani ona şer'i bir mana yüklemiştir.
16:00Bu ise bu mana ise delile dayalı ve delilden neş'et eden vakaya mutabık kesin tasdik yani tasdikul cazim manasıdır.
16:16Artık bu şer'i mana lügat manasına galip gelmiş ve şer'i ıstılahta delile dayalı kesin tasdik tasdik manasında kullanılır olmuştur.
16:29Nasıl ki salah lafzını Araplar mutlak ve genel anlamda dua manasında koymuşlardı.
16:38Sonra şari bu mutlak ve genel anlamdaki dua manasını alıp onu belirli rükünleri ve şartları olan hususi bir dua manasına naklettiği gibi.
16:52Yani bizim bugün bildiğimiz namaz manasına naklettiği gibi.
16:56Aynı şekilde iman lafzı da genel ve mutlak anlamda tasdik manasında konulduğu halde şari, şer'i bu lafzı alıp ona delilden neş'et eden ve vakaya mutabık olan kesin tasdik manasını yüklemiştir.
17:16Kesin tasdik demek kardeşlerim şüphe taşımayan ve kendisine hiçbir surette şekkin, şüphenin ve zannın bulaşmadığı kesin kanaat demektir.
17:30Bundan dolayı iman herhangi bir haberi doğrulamak değildir.
17:38Aksine o haberin zanna, şüpheye, tereddüde yer bırakmayacak şekilde kesin tasdik edilmesi demektir.
17:47Vakaya mutabık olmak ise onu tasdik eden, onunla çelişmeyen vakalar demektir.
17:56Yani vakaya mutabıklık bir akidenin veya iman edilen bir şeyin sahih ve doğru olduğunun vakanın hakikatiyle intibak etmesi, uyumlu olması demektir.
18:12Mesela Hristiyanların Allah haşa üçün üçüncüsüdür demeleri ve üç ukunundan bahsetmeleri vakaya asla intibak etmeyen bir inancıdır.
18:27Yine Hinduların, ineğin kutsallığından bahsetmeleri hiçbir şekilde vakanın doğrulamadığı ve intibak etmeyen bir inancıdır.
18:36Mataryalistlerin maddenin ezeli olduğu ve bir yaratıcısının olmadığı hakkındaki inançları kesinlikle vakaya intibak etmeyen boş bir söylemdir.
18:48İşte bunlar gibi bir akidenin doğruluğunun ve sıhhatinin şartı vakaya mutabık olması, uygun olmasıdır.
18:58Kesin tasdik olması ve vakaya da mutabık olması için akli ya da nakli doğruluğu kesin olan bir delilin varlığı kaçınılmazdır kardeşlerim.
19:14Bundan dolayı delil olmazsa iman olmaz.
19:18Sadece bir haberi doğrulamak olur.
19:21Ve yine iman ancak bir delille olur.
19:24Delil olmadığı takdirde kesin tasdik gerçekleşmez.
19:29İşte bu kendisine sevap ve cezanın terettüp ettiği, sahip olan kimseye şer'i açıdan mümin ismi ve mümin vasfı verilen küfür ve kafirin karşılığı olan imanın şer'i manasıdır.
19:49Yani şer'i manasıyla iman İslam akidesine ve Resulün getirdiklerine bir bütün olarak kesin delille sabit olanlara da ayrı ayrı gönül rızasıyla isteyerek ve teslimiyetle iman etmek anlamına gelir.
20:09Yani iman Allah'a ahiret gününe melekleri, kitapları, nebileri, kaderin, hayrının ve şerrinin Allah'tan olduğunu kesin olarak tasdik etmek demektir.
20:25Bununla ilgili biliyorsunuz birçok ayet-i kerimeler vardır.
20:27Estağfirullah.
20:57Daha önce indirdiği kitaplara iman edin.
21:01Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, Resullerini ve ahiret gününü inkar ederse derin bir sapıklığa düşmüş olur buyuruyor Rabbimiz.
21:12Yine meşhur olan Cibril hadisinde iman nedir sorusuna verilen cevapta şöyle geçmektedir biliyorsunuz.
21:22İman Allah'a, meleklerine, kitaplarına, Resullerine, ahiret gününe bir de hayrı ve şerri ile kadere inanmandır buyuruyor Resulullah Aleyhisselatü Vesselam.
21:46İşte şer'i manasıyla iman ve mümin budur.
21:53Bu manasıyla küfrün mukabili ve karşılığıdır.
21:58Müminin dışında kalan kimse ise kesinlikle kafirdir.
22:02İmanın karşılığının küfür olduğunu Allah Subhanehu ve Teala bizlere birçok ayetinde bildirmektedir kardeşlerim.
22:13Estağfirullah.
22:13Kimi iman ettiği, kimi küfre saptı.
22:22Yani imanı küfre değişen kimse artık düz yolun ortasında sapıtmıştır.
22:37İşte bunlar gibi imanın zıttının ve karşılığının küfür olduğunu açıkça belli eden onlarca ayet vardır.
22:48Peki bu neden önemlidir?
22:50Yani imanın zıttının küfür olduğunu neden vurguluyoruz?
22:54Çünkü siz imanın tanımına bir kısım amelleri katarsanız o zaman o amel olmadığında o amelin terkinin küfür olması ve o kişinin kafir olması icap eder.
23:10Çünkü imanın zıttı ve karşılığı küfürdür.
23:15Hem ameli imanın bir cüzü sayıp hem de amelin terkinin küfür olmadığını söylemek bir çelişki olur.
23:23Yani şunu ifade etmeye çalışıyorum ki şer'i hükme muhalefet etmek imana, akideye muhalefet etmekten farklıdır.
23:35İmanın olmaması küfürdür.
23:38Şer'i bir hükmün gereğinin yapılmaması ise haramdır, fısktır, isyandır ama küfür değildir.
23:46Bile bile karşı çıkılmadıkça veya inkar edilmedikçe ya da küfür akidesiyle alakalı bir davranış olmadığı müddetçe küfür sayılmaz.
24:00Ancak bu şekilde olunca küfür sayılır.
24:03Zira bunlar tasdiğin olmadığını ve inkar olduğunu ortaya çıkartır.
24:09Zekatın farziyetini inkar ederek zekat vermeyen, içkinin haram olduğunu inkar ederek içki içen, putlara secde eden veya kafirlerin ibadet şekilleri gibi ameller yapan kimseler açıkça kafirlerden sayılırlar.
24:26Evet değerli dostlar, imanın şer'i tanımı delilden neşet eden vakaya mutabık kesin tasdiktir dedik.
24:39Şimdi buna dair şer'i delilleri zikredelim.
24:42Öncelikle dediğimiz gibi şer'i deliller imanda delilden kaynaklanan kesin tasdiğin zaruri olduğuna ve asla zan, şek ve şüphenin imanda bir yeri olmadığına delalet etmektedir.
25:00Bu hususta onlarca ayetler vardır kardeşlerim.
25:02Estağuzubillah
25:04Ya eyyuhennâs
25:06قَدْ جَاءَكُمْ بُرْحَانٌ مِنْ رَبِّكُمْ
25:11Ey insanlar, Rabbinizden size bir bürhan yani kesin bir delil gelmiştir buyuruyor Rabbimiz.
25:18Yine
25:19لَهُمْ بِهِ مِنْ عِلْمٍ اِلَّا اِتْتِبَاعِ الزَن
25:24Bu husus hakkında onlarda kesin bir delil yoktur.
25:28Onlar ancak zanna tabi oluyorlar buyuruyor Rabbimiz.
25:33وَمَا يَتَّبِي اَكْسَرُهُمْ اِلَّا الظَّنَّ
25:37اِنَّ الظَّنَّ لَا يُغْنِي مِنَ الْحَقِّ شَيْاً
25:41Onların çoğu ancak zanna tabi olurlar, zanna uyarlar.
25:47Zan ise haktan hiçbir şey ifade etmez.
25:52Yine
25:53اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذ۪ينَ آمَنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا
26:01Müminler ancak Allah'a ve Resulüne iman edenler, ondan sonra asla şüpheye düşmeyenlerdir.
26:11Yine
26:12başka bir ayet-i kerimede ise Rabbimiz
26:15اَفَرَأَيْتُمُ اللَّا تَوَالْعُزَّةِ وَمَنَاتَ السَّالِسَةَ الْخْرَى
26:22اَلَكُمُ الزَّكَرْ وَلَهُلُسَةِ
26:26اَلَكُمْ وَاَبَعُكُمْ مَا اَنْزَلَ اللّٰهُ بِهَا مِنْ سُلْطَانِ
26:39اِنْ يَتَّبِعُونَا اِلَّا الزَّنُ
26:42Ey inkarcılar!
26:44Şimdi Lat, Uzza ve bundan başka üçüncüleri olan Menat'ın ne olduğunu söyler misiniz?
26:51Demek erkekler sizin, dişiler Allah'ın öyle mi?
26:56Öyleyse bu haksız bir paylaşma.
27:00Bunlar sizin ve babalarınızın taktığı isimlerden başka bir şey değildir.
27:06Allah onları destekleyen bir kesin delil, sultan indirmemiştir.
27:12Onlar ancak zanna uymaktadırlar.
27:15Subhanallah!
27:17Bu ayetlerin kafirlerin inançlarının vakaya mutabık olmadığını,
27:23onların buna dair bir delillerinin olmadığını,
27:27ancak kuru bir zanna tabi olduklarını nasıl ortaya koyduğunu gördünüz mü?
27:33Bu konuda daha onlarca ayet vardır.
27:36Ancak burada vaktimiz kısıtlı olduğu için hepsini zikredemeyeceğiz.
27:40Yine imanın dilin ya da organların ameli değil, kalbin ameli olduğunu,
27:49imanın mahallinin yani yerinin kalp olduğunu açıkça ortaya koyan da onlarca ayet-i kerime vardır.
27:58Estaizu billillah
27:59Ya eyyühen rasul
28:01La yahzumkellezine yusari'une fil kuf
28:06Minel lezine kalu amennâ bi efvâhihim
28:11Velem tu'min kulûbûm
28:14Ey rasul, ağızlarıyla iman ettik deyip
28:19kalpleri iman etmeyenlerden küfürde yarışanlar seni üzmesin buyuruyor.
28:25Yine ulaike ketebe fî kulûbihim il imân
28:31İşte onlar Allah'ın imanı kalplerine yazdığı kimselerdir buyuruyor Rabbimiz.
28:39Yine
28:40Bedeviler iman ettik dediler.
28:58De ki siz iman etmediniz ancak teslim olduk değil.
29:02Fakat iman henüz kalplerinize girmemiştir buyuruyor Rabbimiz.
29:08Ve yine
29:09Kalbi imanla dolu olduğu halde
29:13Zorlanan kimse hariç
29:15İnandıktan sonra Allah'a inkar eden
29:18Ve böylece göğsünü küfre açanlara
29:22Allah'tan bir gaza biner
29:25Ve onlar için büyük bir azap vardır buyuruyor
29:28Mahil suresinde Rabbimiz Subhanehu ve Teala.
29:31Tüm bu ayetlerde ve bunlar gibi birçok ayette
29:36Rabbimiz imanın mahallinin kalp olduğunu
29:40Dil ya da azalar olmadığını apaçık beyan ediyor.
29:46Yine
29:47Dilleriyle iman ettiklerini söyledikleri halde
29:52Ve birçok amelleri işledikleri halde
29:55Kalpleriyle tasdik etmeyenlere Rabbimiz
29:58Mü'min ismini değil münafık ismini verir.
30:02Ve minennâsi men yekûlu âmennâ billâhi ve bil yevmil âkhir.
30:08Ve mâ hum bi mu'minin.
30:10İnsanlardan öyleleri vardır ki
30:12Allah'a ve ahiret gününe iman ettik derler.
30:16Oysa onlar iman etmiş değillerdir.
30:20Yine
30:21Kerim kardeşlerim
30:23Birçok ayet-i kerimede
30:25Bildiğiniz gibi
30:26Rabbimiz iman edenleri
30:28Ve salih amel işleyenleri
30:31Birbirinden ayırarak ifade eder.
30:34Birbirine atfederek ifade eder.
30:37İnnennâllezîne âmenû ve amilûs-salihat
30:42Yani iman edenler ve salih amel işleyenler buyurur.
30:48Birçok ayet-i kerime vardır.
30:50İşte birçok dil âlimi ve İslam âlimi kimseler demişlerdir ki
30:55Arap dilinde kesin bir kuraldır ki
30:58Bir şey üzerine diğeri atıf harfi ile atfedildiğinde
31:03İkisi başka şeyler olmak zorundadır.
31:09Yani atfedilen şey atfedildiği şeye dahil olmaz.
31:14Yani amel imana atfedildiğine göre
31:17İmandan başka bir şey olur ve imana dahil olmaz demişlerdir.
31:23Yine Allah-u Teala bir ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur.
31:29مَنْ عَمِلَ سَيَّاتًا فَلَا يُزَّا إِلَّا مِسْلَهَا
31:33وَمَنْ عَمِلَ صَالِهًا مِنْ زَكَرِيَا اُنْسَا
31:37وَهُوَ مُؤْمِنْ فَاُلَٰيكَ يَتْخُلُونَ الْجَنَّةِ
31:42Kim bir kötülük yaparsa ancak
31:45Onun misliyle cezalandırılır.
31:48Kadın veya erkek
31:49Her kim mümin olarak salih bir amel işlerse
31:53İşte onlar cennete girecektir.
31:57Bu ayet-i kerimede iman salih amelin şartı olarak ortaya konulmuştur.
32:04Kim mümin olarak salih amel işlerse denmiştir.
32:09Yine Arap dili üzerinde fakih olan alimler demişlerdir ki
32:13Şart meşruta dahil olmaz.
32:17Yani burada salih amel kendisine şart koşulandır.
32:22Meşruttur.
32:23İman ise şarttır.
32:26Bir şeyin kendisi yine kendisi için şart olamayacağına göre
32:30İman salih amelden başka bir şeydir demişlerdir.
32:37Amelin imandan bir cüz olmadığına diğer bir delil ise
32:42Bir kısım salih amelleri terk eden kimselerin
32:46Mümin olarak isimlendirilmeye devam edilmesidir.
32:51Rabbimiz
32:53وَاِنْ تَاِفَتَانِ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ اَقْتَتَلُوا
32:57buyuruyor.
32:58Yani eğer müminlerden iki taife birbirleriyle savaşırlarsa
33:03Bir şey rüknü olmadan asla var olamaz.
33:08Şayet amel imandan bir rükün bir cüz olsaydı
33:12Ameli terk eden asla mümin diye anılmazdı.
33:16Oysa ki Rabbimiz birbirlerini öldüren iki taifeye
33:21Müminler ismini kullanıyor.
33:24Yine şeriat, hırsızlık, zina, içki gibi haramlara
33:29Belirli cezalar koymuş
33:31Ancak bu kimseleri mürtet yani imandan çıkanlar olarak
33:36Vasf etmemiştir.
33:38Evet kardeşlerim
33:40İşte tüm bunlar ve daha fazlası
33:43İmanın şer'i tanımının
33:45Delilden neşet eden
33:47Vakıaya mutabık kesin tasdik olduğunun
33:51Amelin imandan bir cüz ve rükün olmadığının
33:55Şer'i delilleridir.
33:58Evet iman ile amelin çok sıkı bir ilişkisi
34:02Ve bir bağlantısı vardır.
34:04Ancak bu ilişki
34:06Amelin imanın bir cüz'ü olma ilişkisi değil
34:11Amellerin imandan doğma, imanın gereği olma ve imanın neticesi olma ilişkisidir.
34:21Yani şer'i hükümlere bağlanmak imanın gereğidir.
34:26Sadece iman etmek asla yeterli ve kafi değildir.
34:30Bir müminin Allah'ın tüm emir ve yasaklarına sıkı sıkıya bağlı olması zaruri ve vaciptir.
34:38Her kim ki Allah'ın farzlarını terk eder ve haramlarını işlerse Allah'ın azabına ve gazabına uğrar.
34:47İnkar edenler ve kafirler için hazırlanmış olan cehenneme girmesine sebep olur.
34:53Allah bizleri ve tüm müminleri böyle bir akıbetten muhafaza etsin.
34:58Yani kardeşlerim iman ve amel ilişkisi birbirleriyle son derece iç içe geçmiş bir ilişkidir.
35:07Ameller imanın gereğidir.
35:10Ancak imanın bir cüz'ü değildir.
35:14İmanın tanımına dahil değildir.
35:16Çünkü bir şeyi tanımlamak cüzleri ve rükümleri ile tanımlamaktır.
35:23Tanıma dahil ettiğiniz şey olmadığı takdirde tanımladığınız şey de olmaz.
35:29Aslında imanın tanımına söz ve ameli ziyade ederek tarif edenlerin büyük bir çoğunluğu asli unsurun ve rüknün kesin tasdik olduğunu,
35:43söz ve amelin ise ya asli olmayan şart ya kemal şartı ya da rüknü zait olduğunu söylemişlerdir.
35:54Yani imanın tarifinde asıl rükün kesin tasdik olduğu noktasında her biri kabul etmektedir.
36:04İkrar ve amel ise fazladan bir şart.
36:08Yani ya da imanın tam kamil olması için gereklidir demişlerdir.
36:14Zira şart, meşrutun yani şartın kendisi için olduğu şeyin tamamlayıcı bir vasfıdır.
36:24Cüzlerinden bir cüz değildir.
36:27Rükün ise bir şeyin cüzlerinden bir cüzdür ve ondan ayrı değildir.
36:32Dolayısıyla amellerin imanın bir rüknü olması söz konusu olamaz.
36:38Ancak imanı kuvvetlendiren, kemale ulaştıran kemal şartıdır denilebilir.
36:46Yani kıymetli dostlar, ameli imandan bir cüz kabul edip, amel yapmayanların kafirler olduğunu söyleyen hariciler
36:56ve imandan çıktıklarını söyleyen muhtezile dışında aslında tüm alimler iman konusunda aynı anlayıştadırlar.
37:06Aradaki ihtilaf ve farklar ıstılahi ve tanımlama farklarıdır.
37:13Ve iman ile İslam'ı birbirinin yerine ve aynı manada kullanmaları sebebiyledir.
37:21Dolayısıyla günümüzde bir kısım heyecanlı gençlerin veya tekfirde haricilerle yarışanların
37:29ya da meseleleri kapsamlı bir şekilde ele almaktan aciz selef mukallitlerinin
37:36bu konuyu sürekli Müslümanlar arasında ihtilaf ve fırkalaşma konusu haline getirmesi
37:42hatta ameli imandan saymayanları neredeyse tekfire kadar işi götürmeleri
37:49bir cehalet ve basiretsizlikten başka bir şey değildir.
37:55Evet değerli dostlar, imanın en doğru tanımı, şer'i delillerin kendisine delalet ve işaret ettiği tarifi
38:05kesin delilden çıkan vakaya mutabık, kesin tasdik olduğudur.
38:12Ameller ise imanın bir cüzü değil ancak imanın neticesi ve gereğidir.
38:21Peki amelleri imanın bir cüzü kabul edenlerin delilleri nelerdir?
38:27Neden bir kısım alimler imanı tarif ederken ısrarla ameli imana dahil etmişlerdir?
38:36Evet kıymetli kardeşlerim, bu hafta süremizi doldurduğumuz için bu önemli konuyu haftaya ele alacağız inşallah.
38:44Özellikle imanın artıp eksilmesi meselesi ve bir kısım naslarda ameller için iman lafzının kullanılması
38:54ameli imana dahil edenlerin en önemli delilleridir.
38:59İşte amel imandan bir cüzdür diyenlerin en önemli delillerini ve hususen imanın artıp eksilme meselesini
39:09sizlerle birlikte haftaya etraflıca inceleyip açıklayacağız inşallah.
39:15Rabbimizden imanlarımızı kalplerimize ziynet kılmasını,
39:19müminler olarak yaşayıp müminler olarak ölmeyi bizlere nasip etmesini,
39:25amellerimizi ve taatlerimizi salih ameller olarak kabul edip
39:29lütfuyla ve keremiyle bizleri cennetine dahil etmesini niyaz ediyoruz.
39:35Haftaya iman konusunda kaldığımız yerden devam etmek üzere
39:40hepinizi Allah'a emanet ediyorum.
39:42Assalamualaikum warahmatullahi wabarakatuhu.

Recommended