- 2 days ago
25.Sohbet: Sünnet Üzerinde Oluşturulan Yersiz Şüpheler
Fikirlerden Bir Demet
Aydın Usalp
Fikirlerden Bir Demet
Aydın Usalp
Category
📚
LearningTranscript
01:00Müslümanlara yönelik kafirlerin yapmış oldukları kültürel saldırılara örnek teşkil eden bir mesele.
01:09Sünnet üzerinde gerçekleştirilen ya da oluşturulan yersiz şüpheler konusunu işleyeceğiz.
01:15Şimdi bizler Allah'ın kafirlerin Müslümanlara karşı olan düşmanlığını biliyoruz onun haber verişiyle.
01:27Çünkü Allah'ın kendi kitabında defalarca yerde kafirlerin Müslümanlardan asla hoşluk olmayacağını, onlara karşı kin ve nefret beslediklerini ve onlara karşı hep bir mücadele içerisinde olduğunu ifade ediyor.
01:44Bu Rabbimizin aslında yine kitabından bahsettiği hak ve batıl mücadelesinin bir parçasıdır.
01:51Dolayısıyla Müslümanlara yönelik bu düşmanlıkları yer yer fiziki olarak yani savaş halinde olmuştur, şeklinde olmuştur.
02:00Ve zaman zaman da kültürel saldırılar şeklinde olmuştur.
02:05Dolayısıyla günümüzde Müslümanlara yoğun bir şekilde sirayet eden sünnet üzerindeki şüpheler yine başlangıç itibariyle kafirlerin başlattığı ve zamanla Müslümanlara sirayet eden bir konu oldu.
02:21Çünkü kafirler Müslümanları kalkındıran, Müslümanları izzetlendiren, Müslümanları hakim topluluklar haline getiren asıl kaynağın onların dinleri olduğunu, onların dinlerinin kaynağını teşkil eden Kur'an ve sünnet olduğunu iyi biliyorlardı.
02:40Özellikle onlar kendi içerisindeki devrimlerini tamamladıktan sonra ve kendi ideolojilerini tahkim ettikten sonra onların maddi anlamdaki kalkınmaları bu noktada Müslümanlara karşı daha cüretkar bir şekilde hareket etmelerine sebebiyet verdi.
03:00Dolayısıyla biz baktığımızda İslami düşüncelere karşı mughalatalar oluşturma, İslam'a ait kavramlar üzerinde onların içini boşaltmaya yönelik olsun ya da onların anlamlarını değiştirmeye yönelik olsun yapmış oldukları çalışmalar 1800'lü yıllara den gelmektedir.
03:24Yani 1800'lü yıllarda Batılılar özellikle bilim kisvesi altı altında Müslümanlara ve İslam'a yönelik bir takım araştırmalarda bulundular.
03:36Bunlar kendilerine şarkıyaççılar ya da Doğu bilimcileri adını verdiler.
03:42Diğer adıyla müsteşrik ya da oryantalist dediğimiz kesim.
03:45Yani İslam'a dair bir takım araştırmalar yaparak ya da İslam coğrafyasında belli bir süre içerisinde bulunarak onlar üzerinde bir takım gözlemler yaparak onlara dair bir takım işte tespitler de bulunuyorlar.
04:01Aslında bu tespitleri vakayı tespit etmeye yönelik değil, daha çok İslam'a nasıl zarar vurabiliriz, Müslümanları daha nasıl fazla zaafa uğratabiliriz anlamında tespitlerdi.
04:15Dolayısıyla onlar Müslümanların zaaflarını tespit etmek suretiyle kültürel olarak onlara yönelik yeni hamleler, yeni saldırılar başlattılar.
04:31Dolayısıyla onların yapmış oldukları bu saldırılar daha sonra meyvesini verdi diyebiliriz.
04:41Özellikle Müslümanlar arasında belli bazı şahsiyetleri, kişilikleri ayartabildiler ya da akıllarını çelebildiler.
04:49Ve ondan sonra onların misyonlarını bu Müslümanlar arasında işte alim veya işte profesör etiketli insanlar tarafından taşınmaya başlandı.
05:01Ve neticesinde öyle bir fitreye seybet verdiler ki Müslümanların kendi nizamlarını, kendi hayat tarzlarını üzerine oturttukları esasi kaynaklardan bir tanesi konusunda şüpheler uyandırmayı belli bir kesim nezdinde başarabildiler.
05:20Dolayısıyla bugün özellikle meselenin bu boyutunu ele almak istiyorum.
05:26Yani sünnet meselesi aslında çok geniş bir konu.
05:32Yani bütün yönlerine ele alındığında bir kitap hacminde olabilecek bir mesele.
05:39Ancak işin özünü burada ifade etmeye çalışacağım.
05:44Şimdi dediğim gibi İslam'ın esas olarak iki kaynağı var.
05:49Bunlardan bir tanesi lafzden ve manen Allah'ın kelamı olan Kur'an-ı Kerim.
05:57İkincisi ise manen vahiy olup ama lafız ve fiiliyat olarak Resul Aleyhisselatü Vesselam'dan sudur eden, meydana gelen hususlardır ki bu da sünnettir.
06:10Dolayısıyla vahiy kavramını kendisine intibak ettiği iki kavram Kur'an ve sünnettir.
06:18Şimdi müsteşrikler dediğim şekilde ilk etapta Kur'an'a yönelik bir takım saldırılarda bulundular.
06:26Yani söz konusu işte bu müsteşriklerin babası atası konumunda olan İgnaz Gozziar isminde Yahudi asıllı bir müsteşrik.
06:39İşte 1890 yılında yayınlamış olduğu İslami İlimler kitabında şu ifadeyi kullanılır.
06:47Der ki yani Muhammed Aleyhisselatü Vesselam'ın kendi toplumun nezdinde işte dahili, zekili veya ne bileyim icat ediciliği bizi ilgilendirmez.
06:57Yani bunun var olduğunu işte bir nevi ima ederek ancak onun öğretilerinin, onun iddialarının tamamının Hristiyanlık ve Yahudilikten alındığını ifade ediyor.
07:10Yani bu müsteşrikler dediğim gibi Kur'an'ın aslında vahiy olmadığını yani Muhammed Aleyhisselam'ın onu Yahudilikten ve Hristiyanlıktan tabi ise alıntılayarak, sentezleyerek yeni bir din oluşturduğunu iddia eder ki
07:27bu iddiayı onun gibi yine birçok müsteşrik çeşitli zamanlarda yayınlamış olduğu kitaplarında ifade etmişlerdir.
07:37Dolayısıyla sürekli bir propaganda ile aslında Kur'an'ın işte vahiy olmadığı noktasında bir algı oluşturdular.
07:47Örneğin 1923 yılında İngiliz klisesi işte şeytan ayetleri şeklinde Kur'an'a yönelik bir hitabı vardır ve öyle bir kamu oluşturmaya yönelik bir çalışması olmuştur.
08:02Hatta daha sonraki yıllarda malumunuz belki ismini duyduğunuz bir şahsiyet işte Hint asıllı yine Müslüman asıllı bir kişi Salman Rüşti.
08:13Ona da mesela bir roman bir kitap yazdırarak aynı konuyu onun eliyle de işlettirdiler.
08:20Yani neticede müsteşriklerin yapmak istedikleri şey şuydu.
08:27Müslümanları Müslüman yapan, onları izzetli kılan, onları güçlü kılan, onların işte Rablerine karşı olan o bağlarını kuvvetli kılan
08:35ve kafirlere karşı belli bir duruş sergileten esası kaynaklar Kur'an ve sünneti.
08:40Dolayısıyla onlar derler ki biz kaynağın kendisine saldırırsak o kaynak üzerinde şüpheler oluşturabilirsek Müslümanları zafiyete uğratırız ve böylece istediğimizi yaptırabiliriz.
08:53Yani kendi dinlerini, hakimiyetini sağlamış olurlar ve aynı şekilde Müslümanları ve İslam mevdelerine rahatlıkla kendi sömürgeleri konumuna getirebilirlerdi.
09:03Fakat onların bütün bu hapis çalışmalarına rağmen Müslümanların Kur'an'a yönelik olan şüphelerini, Müslümanlara şüpheler oluşturamadılar.
09:15Yani Müslümanlar belki Kur'an'ı bir hayatı yaşamıyorlardı, belki Kur'an'dan fersah fersah uzaklaşmışlardı, belki Kur'an'ı anlamaktan da uzaklaşmışlardı.
09:27Ama kafirlerin bütün bu çalışmaları Müslümanların Kur'an'a yönelik şüphelerini ya da endişelerini oluşturamadılar.
09:36Ondan sonra sünnete yönelmeye başladılar.
09:41Yani sünnet tabiri caizse belki bu anlamda Müslümanların yumuşak bir karnı idi.
09:48Çünkü tarih içerisinde de sünnet konusunda bazı Müslümanlar ihtilaf etmişlerdi ve onlar bu ihtilafları kullanarak ya da işte uydurulmuş olan hadisleri öne sürerek ya da işte tarih içerisinde gelişen bir takım olayları da bahane ederek vs. materyalleri çok.
10:07Bunları da donatarak Müslümanların önüne sürmek suretiyle onların sünnet üzerinde şüphe duymalarını sağladılar.
10:16İşte Kur'an konusunda başarısız olduktan sonra sünnette kısmi olarak bir başarı sağladılar.
10:24Çünkü sünnet meselesi yani Müslümanların nezdinde de Kur'an gibi korunmuş olmadığı işte birinin sahih dediği başka bir alimin kriterine göre sahih olmadığı bilgisi neticede onlar tarafından da oluştu ya da onlar da bunu bildiler.
10:43Bunu bildikten sonra daha çok sünnete saldırmaya başladılar.
10:47Ve böylece işte ilk etapta sünnetin bize ulaşma keyfiyeti konusunda şüpheler oluşturdular.
10:54Sonra sünnetin vahiy olmadığını yani Muhammed Aleyhisselatü Vesselam'ın da beşerden bir beşer gibi olduğunu,
11:02onun kendisinden sadır olan sözlerin yani hadis dediğimiz sözlerin veya fiiliyatın tamamıyla kendi beşeri görüşünü olduğunu yani bir müştehidin iştihadı gibi iştihad ettiğini de ileri sürdüler.
11:17İşte bu düşünce birçok Müslüman da kabul gördü ve onu etkiledi daha doğrusu.
11:26Özellikle Hindistan tarafında işte ortaya çıkan kendilerine işte Kur'an hareketi denilen,
11:34mesela Kur'aniyun hareketi adını veren ve işte Çarak Ali gibi şahsiyetlerin liderlik ettiği bir ekol oluştu.
11:44Şimdi esasında dediğim gibi biz kafirlerin niyetini biliyoruz.
11:48Onların niyeti İslam'ı ortadan kaldırmaktı.
11:51İslam'ın kaynaklarını bulandırıp kendilerini doğru olarak piyasaya sürmekti.
11:58Çünkü onlar da biliyorlar ki kendi kaynakları doğru değil.
12:00Yani onların ellerindeki İncil'ler ya da Tevrat'lar Allah'tan olduğu noktasında bir ispatı yoktur.
12:09İşte din adamlarının kendi elleriyle yazmış oldukları kitapları vahiy olarak insanlara dayattıkların farkındadılar.
12:18Aynı şüpheyi, aynı yaklaşım tarzını dediğim gibi İslam'ın kaynaklarına da meydana getirmek istediler.
12:25Dediğim gibi ilk saldırıları Kur'an'a oldu.
12:28Bunda tutamadılar, tutturamadılar.
12:31Sonra sünnete saldırmaya başladılar.
12:34İşte sünnete saldırıları ümmet nezdinde, daha doğrusu ümmetin içerisinde bir takım insanları bu anlamda olumsuz olarak etkiledi.
12:43Ve maalesef o olumsuz olarak etkilenen şahsiyetlerin çalışmaları neticesinde bugün birçok beldede Müslümanların, onların yaptığı çalışmalar neticesinde Müslümanlar sünnet konusunda tereddütlü hale gelmişlerdir.
13:00Yani bugün günümüz Türkiye'sinde de bunun temsilciliğini yapan birçok şahsiyeti siz de zaten medyadan çok yakinen tanıyorsunuzdur.
13:09Dolayısıyla bunun kaynak itibariyle nereden kaynaklandığına baktığımızda, meselenin sünneti arılaştırmak, durulaştırmak, sahih olanı zayıf olandan, uydurulmuş olandan ayırmak meselesi olmadığı,
13:28mesele tamamen İslam'ı tahrif etmeye yönelik bir hareket olduğunu görmek gerekiyor.
13:33Çünkü onlar da şunu farkındadırlar ki, sünnet Kur'an'dan ayrıldığında Kur'an'ın tam olarak anlaşılamayacağını ya da insanların herkesin istediği şekilde ayetleri tevil edebileceğini iyi biliyorlar.
13:51Niye? Çünkü sünnet Kur'an'daki ahkamın aynı zamanda pratikliğini gösteren bir kavramdır.
13:59Biz yani ibadetlerimizin tamamını veya işte okubata dair, sosyal hayata dair veya muamelata dair o Allah'ın emirlerinin fiili olarak uygulanmasını bizlerin hemen hemen hepsini sünnetten öğreniyoruz.
14:16Sünnet ile o uygulamayı gerçekleştirebiliyoruz.
14:20Dolayısıyla adamlar mesela sünneti kaldırdığında namaz kılınınız emri ister istemez çok daha yoruma açık bir hale geliyor.
14:28Çünkü vakim-ı salah denildiğinde salah kelimesinin bir sözlük anlamı vardır, bir de şer'i anlamı vardır.
14:36Sözlük anlamıyla değerlendirdiğinde salah duadır.
14:39Dolayısıyla kişi istediği vakitte, istediği şekilde dua ederse bu ibadeti gerçekleştirmiş olur onlara göre.
14:48Yani bu kadar açık.
14:50Dolayısıyla bu düşünceye kaplanan birçok insanın zamanla dinden uzaklaştıklarını hatta deist olduklarını da gördük.
15:00Yani çünkü sünneti Kur'an'dan ayırdığınızda ortada herkesin kendisine göre yorumlayabileceği bir husus ortaya çıkıyor.
15:08Aslında mesela şu da sorulabilir.
15:13İşte Kur'an İslam'ı tabiriyle ortaya çıkan bu insanların yani maksat aslında onlar hani diyorlar ya özüm yemek değil bağcı dövmek.
15:23Yani salt Kur'an'ı kıstas alan insanların bile Kur'an'daki Allah'ın açık hükümlerine uymadıklarını görüyoruz.
15:32Ya da o hükümlerin icra edilmesi gerektiği noktasında bir uğraşların da olmadıklarını görüyoruz.
15:38Ya da o hükümlerin hayat bulması noktasında bir davette de bulunmadıklarını görüyoruz.
15:45Dolayısıyla hiçbir münkeret ses çıkartmadıklarını, Müslümanlara yönelik gerçekleştirilen bunca katliamlar varken bunları telin etmeye yönelik bir çağrıların olmadıklarını
15:58ya da bunların çözümü noktasında İslami bir çözüm ortaya koymadıklarını vesaire vesaire görebiliyoruz.
16:05Yani bunu niye ifade ediyorum?
16:07Kur'an İslam'ı anlayışına sahip, Kur'an'ın zihniyetine sahip olan insanların esasında maksatlarının salt Kur'an'ı anlamak, onu uygulamak, onu yaşamak olmadığını söylüyorum.
16:21Çünkü burada mesele dediğim gibi tamamıyla İslam'ın kaynaklarına yönelik tahlifatı oluşturmak,
16:29Müslümanlar için artık bir teşrik kaynağı olmaktan çıkartmak, sadece bir takım ahlaki ilkeleri barındıran işte semavi bir kitap muamelesini kendisine yaptırmaktır.
16:42Yani bunu bütün söylemlerinde veya bütün eylemlerinde çok rahat bir şekilde görebiliyoruz.
16:48Onun için nasıl ki batılılar layıklık ile, demokrasi ile, ne bileyim işte milliyetçilik ile İslam ümmetinin evlatlarını zehirledilerse,
16:59onları İslam'dan uzaklaştırdılarsa, onlar arasında fitneler sokup bölük parçalar hale getirdilerse de,
17:06aynı şekilde bu tür kavramlarla da veya bu tür uğraşlarla da yine Müslümanlar arasında tefrikayı meydana getiriyorlar.
17:14Sadece tefrikayı meydana getirmemekle birlikte, Müslümanların İslam ile hayat bulacakları anlayışından uzaklaşmasına söhbet verip,
17:25artık batının o kokuşmuş fasit nizamlarına teslim olmalarını sağlıyor.
17:31Onun için sünnet ile ilgili hususlarda, dediğim gibi çokça kaynak var, çokça neşriyat da var.
17:39Bunlardan daha detaylı bir şekilde istifade edebiliriz ama,
17:43yani bugünkü sohbetimizde ben özellikle şu hususu vurgulamak istiyorum,
17:48ya da hatırlatmak istediğim husus şudur.
17:50Bu meselenin esas gayesi tamamıyla işte İslam'ın Müslümanların zihinlerinden ve hayatlarından uzaklaştırmak,
18:00onun tekrar bir bütüncül olarak, bir ideoloji olarak, bir hayat tarzı olarak Müslümanlar tarafından tekrar hayata indirgelemesini engellemektir.
18:10Dolayısıyla bütün uğraşlar buna yöneliktir.
18:13Ve yapmış oldukları bütün çalışmalarda da bunun eserini rahat bir şekilde görebiliyoruz.
18:18Mesela bu meseleyle alakalı, eskiden Müslüman olmayan Leopold Weiss isminde,
18:27veya sonra Müslüman olunca Muhammed Esed ismini alan bir yazar,
18:32Avrupa ile alakalı bir tespitinde şunu ifade ediyor.
18:36Diyor ki, aslında Avrupa bugün gelmiş olduğu nokta itibariyle Müslümanlara çok borçlu.
18:42Yani sahip olduğu bütün işte ilmi, teknolojik hususların tamamını Müslümanlardan istifade ederek almasına rağmen,
18:50ama onların Müslümanlara karşı olan kinleri ve nefretleri sürekli Müslümanlara karşı düşmanca bir tavır sergilemelere sebep vermiştir.
18:58Bu anlamda Avrupa halkları yani kafir batı toplumlarının Müslüman ve İslam'a karşı,
19:04yani Müslümanlar onların ne kadar fayda sağlasa da onların Müslümanlara karşı kinle, nefretle bakışlarının değişmeyeceğini ifade ediyor.
19:13Ve bunu ta işte 1200'lü yıllardaki haçlı zihniyetinin bir devamı olduğuna ifade ediyor.
19:20Dolayısıyla işte kendilerine bilimsel çalışma yaptığını iddia eden, o ismi veren oryantalistler ya da müsteşrikler,
19:29bu anlamda aynı zamanda birer misyoner görevin de üstlendiğinde yine o kitabında ifade ediyor.
19:36Bu anlamda dediğim gibi demin bahsettiğim mesela yine Hint asıllı bir Müslüman kükenli Reşat Halife isimde bir şahsiyet ve onun işte o anlamda Resul'lik ifadesi vardır.
19:49Ama kendi peygamberliğini ilan etmeden önce yoğun bir şekilde sünnete saldırmaktadır.
19:55Yani sünnette yönelik ilk etapta işte olsa olsa ancak 100 tane kadar sayı hadis vardır diyen bir insan daha sonraki süreçte aslında sayı hadis diye bir kavram yoktur diyerekten sünneti tamamen inkar etmektedir.
20:15Akabinde işte bir takım matematiksel hesaplar yapmak suretiyle 19 mucizesi adı altında bir teoriyi geliştirmektedir.
20:24Ve o teoriyi kalkıp tekrar Kur'an'a uygulamaktadır ve bu şekilde Kur'an'a da dil uzatmaktadır ve Kur'an'da bazı ayetlerin olmaması gerektiğini ifade etmiştir.
20:34Ve bugün işte bu söylemlerini ya da bu teorilerini işte İslami aileden giren bir takım şahsiyetler tarafından dillendirilmekte ya da propagandası yapılmaktadır.
20:46Mesela bu noktada yine çok daha ileri düzeyde kadarlaşmış olan Libya işte ölen lideri Albay Gaddafi.
20:57Kendisi de sünnet mümkürü olmakla birlikte sonraki süreçlerde Kur'an'a da müdahale etmek istemiştir.
21:06Yani sosyalist bir anlayışı var, milliyetçi bir anlayışı var.
21:12Kur'an'daki işte ümmetçi kavramını, ümmete yönelik kavramları değiştirmek istemektedir.
21:19Düşünün yani değil mi ya sünnet inkarcılığıyla başlayan süreç aslında bizatihi Kur'an'a yönelik bir saldırıdır.
21:26Fakat çoğu insanlar bunun ilk etapta farkında değildirler.
21:31Yani kendilerince daha çok Kur'an'ı anlamak adına yaptıklarını ifade ederler ama
21:35baktığımız zaman bu yola giren insanların zamanla Kur'an'a da dil uzattıklarını
21:41ya işte Kur'an'ın işte eksik ve fazla olduğunu ifade ettiklerini
21:45ya da işte Kur'an'ın içindeki açık ve net ayetleri kendi heva ve heveslerine göre tevil ettiklerini rahat bir şekilde görebiliyoruz.
21:56Yani Libya liderinin işte kendisine bu meseleyi arz etmek isteyen 13 kişilik bir heyetin tamamını idam ettirmiştir.
22:10Yani İslami hayatı yeğinden başlatma gayesini hedef edilmiş olan, gaye edilmiş olan işte Hizb-i Tahrili 13 tane alimi idam ettirmiştir.
22:21Sırf sünnet konusunda kendisine münakaşa ettiği için sünnetin Kur'an gibi bir teşri kaynağı olduğunu kendisine arz ettiklerinden dolayı
22:32sünnete karşı olan nefretinden dolayı o Müslümanları tatletmiştir.
22:37Evet yani Allah subhanehu ve teala aslında yani bizler kendi mantıksal önermelerimizle sünnetin vahiy olduğunu değil,
22:49bizatı aslında sünnetin vahiy olduğunu ve Müslümanlar için bağlayıcı olduğunu Allah subhanehu ve teala ifade etmektedir.
22:57Ve bunu biz sahaba hayatında da görüyoruz ve biz ondan sonraki bütün İslam tarihindeki nesillerde de görüyoruz.
23:06Yani ayetlere geçmeden önce örneğin mesela sahaba hayatına şöyle bir baktığımızda,
23:12eshaba baktığımızda hani hepsinin sünnetle amel ettiğini görüyoruz değil mi?
23:18Yani Evvekir radiyallahu anh'a işte bir kadın gelip kendisine mirasın düşüp düşmedin,
23:26yani ölen torunundan bir pay sahip iyi olup olmayacağını sorduğunda,
23:30Evvekir radiyallahu anh bu konuyla alakalı Kur'an-ı Kerim'de bir hüküm bulamadığını ifade eder
23:38ve sonra yandaki sahabelere bununla alakalı Allah Resulü aleyhissalatü vesselam bir şey uygulayıp uygulamadığını ya da söyleyip söylemediğini sorar.
23:46Orada sahabeler evet Allah Resulü böyle bir durumda işte neneye altıda bir oranda miras hakkı veriyordu dediğinde o hükmü uyguluyordu.
23:59Ya da Ömer radiyallahu anh'a işte hani meşhur bir olay vardır.
24:04Bir sahabe gelip Musa ile şari olması lazım.
24:08Gelip kapısını üç defa çalar ve kapı açılmayınca ya da kendisine izin çıkmayınca arkasını dönüp gider.
24:16Sonra Ömer radiyallahu anh onu çağırtır ve niye böyle yaptığını sorar.
24:22O da der ki ben Allah Resulü'nden böyle duydum.
24:25Yani sizler gidip bir kapıyı üç defa çaldığınızda eğer size kapı açılmıyorsa,
24:31yani içeri girmeye izin verilmiyorsa sırtınızı dönüp gidin.
24:34Ve Ömer radiyallahu anh ona bu noktada diyor ki söylemiş olduğun şeyi ispatlaman lazım yoksa hani benden çekeceğin var.
24:43Yani Allah, Ömer zihniyetten baktığından şöyle bir durum yok.
24:48Yani bu Muhammed aleyhisselamın kendi bakışı olabilir demiyor.
24:52Bunun Muhammed aleyhisselamın söyleyip söylemediğini tabircisi ispatlamak istiyor.
24:59Ve sonra başka sahabeler de bu sahabenin sözünü duyduğunu ve bu şekilde Allah Resulü'nün böyle ifade ettiğini söyleyince ondan sonra bunu kabul ediyor.
25:10Ve herkese hani Ali radiyallahu anh'ın uygulaması neydi?
25:14Yani kendisinin duymadığı, kendisinin bilmediği bir hususta bir sahabe bir hadis söylediğinde ya da Allah Resulü aleyhisselatü vesselam işte böyle yaptı ya da böyle söyledi dediğinde
25:24sadece sen bunun doğruluğuna yemin eder misin dediğinde yani yemin etmek suretini onu kabul ediyordu.
25:31Yani bütün halifeler, bütün sahabeler öyleydi.
25:34Ve şunu hatırlayın yani Allah Resulü aleyhisselatü vesselam Muaz bin Ceveli Yemen'e kadı olarak tayin ettiğinde
25:41hani ona gelen nasihat yaptıktan sonra şunu sorar, sen neyle hükmedeceksin insan arasında?
25:48Muaz der ki ben Allah'ın kitabıyla hükmedeceğim.
25:51Peki onda bulamazsan işte senin sünnetinle muamele edeceğim.
25:56Peki onlarda bulamazsan ya bu iki kaynağa dayanarak kendi rehime göre iştahat ederim.
26:02Yani Allah Resulü Muaz bin Cevel'den bunu duyduğunda Allah hamlediyor.
26:07Yani bu davranışını olumluyor.
26:09Dolayısıyla sahabelerin tamamı bu anlamda sünnet ile muamele ettiklerini, sünnet ile hükme vardıklarını
26:19çok açık ve net bir şekilde görebiliyoruz.
26:27Herkese yani bugün mezhep imamları, mezhep kurucuları, işte İmam Şafiler, İmam Ebu Hanifeler, İmam Malikler,
26:35Ahmet İbni Hammerler, İmam Zeydler, İmam Cağfilerin tamamları yani fıkıhlarını oluştururken
26:42fıkıhların neresinde büyük çoğunluğu sünnetten deli getirmek suretiyle oluşturmaktadırlar.
26:51Sünnet konusunda tarihte sadece şöyle bir sorun oluşmuştur.
26:57Yani mutezile ekolunun haber-ül vahid kısmında tereddütleri olmuştur, farklı bir usul ortaya koymuştur.
27:05Onun haricinde Şia'da sadece ehli beyt olarak tarif etmiş olduğu şahıslardan gelen rivayeti kabul etmişlerdir.
27:14Yani hiçbir ekol ya da hiçbir imam, hiçbir alim sünnetin vahiy olmadığını, sünnet ile hüküm çıkartılamayacağını, sünnetin teşrik kaynağı olmadığını ifade etmemişlerdir.
27:30Sadece sünneti kendilerine ulaşma noktasında farklı usluplar ortaya koymuşlardı ya da farklı usuller belirlemişlerdir.
27:39Bunun haricinde hiçbiri sünnetin teşrik kaynağı olma noktasında bir tereddütleri ya da bir sıkıntıları olmamıştır.
27:49Çünkü onlar Allah s.w.t'nin apaçık ayetlerinde onun zaten bağlayıcı olduğunu görüyorlardı ve buna göre amel ediyorlardı.
28:00Dediğim gibi ta bu mesele ta 1800'lü yıllara kadar da öyleydi.
28:04Yani İslam tarihi süresince bütün Müslümanlar Kur'an ve sünnete aynı ölçüde değer veriyorlardı.
28:13Hem ayetlere hem hadislere.
28:15Çünkü ikisinin de vahiy olduğuna kesin bir şekilde kanaat getirmişlerdi.
28:20Ve ona göre de hayatlarını tanzim ediyorlardı.
28:23Ve yine görüyoruz ki onlar Kur'an ve sünnete göre hayatlarını tanzim ettikleri süre içinde de hep mutlu kaldılar.
28:30Hep kalkınmış ve huzurlu bir toplum içerisinde yaşadılar.
28:34Fakat ne zamanki kafirler Müslümanlara karşı artık üstünlük kurmaya başladılar.
28:42Onlara yönelik artık kültürel saldırılarda da başladılar.
28:46Örneğin 1979 yılında yine Amerikan istihbaratına bağlı bir adam Mısır'da oradaki yöneticilere sünnet konusunda çok planlı hareket etmelerini öneriyor.
29:05Yani bilinçli bir şekilde sünneti tahkir edecek, sünneti üzerinde şüpheler uyandıracak yayınlar, neşiyatlar yayınlamalarını istiyorlar.
29:16Ve bunu da gerçekten de yapıyorlar.
29:18Dediğim gibi sünnet konusunda Müslümanlar da genel anlamda bir şüphe oluşturulmuş olsa da
29:25Aslında aklı selim bir şekilde Müslümanlar bu meseleye eğseler, yani Kur'an'ın nasıl bize ulaştığını, nasıl toplatıldığını, sünnetin nasıl bir araya getirildiğini, nasıl kaleme alındığını veya bunlar işte toplanırken hadisler ya da Allah Resulü'nün işte rivayetlerini hususlar kaleme alınırken hangi metotlar uygulandığını bilseler, alimlerin ne kadar titizlikle çalıştığını göreceklerdir.
29:52Yani mesela zaten aslında sünnetin yazılmasına sebebiyet veren husus da o dönemdeki yine münafık veya işte zındıkların yaymış oldukları yalan hadislerden dolayıdır.
30:06Şimdi dediğim gibi onlar hadislerin Müslümanlar nezdinde Kur'an ayetleri gibi bağlayıcılığını görüyorlardı ve biliyorlardı.
30:14Ve Müslümanlar bir hadisi gördüklerine ya da duyduklarına onu hayatlarına uyguluyor ve onunla amel ediyorlardı.
30:23Dolayısıyla onlar da kendi fasit amellerini gerçekleştirmek adına bilinçli olarak yalan hadis uydurup yaydırmaya başladılar.
30:32İşte Müslümanlar münafıkların bu eylemlerini gördükten sonra hadis toplama başladılar.
30:38Ve ondan sonra alimler hadis toplarken de dediğim gibi çok ince elleyip sık dokunmak suretiyle, titiz bir çalışmayla yani Allah'tan korkma dörtüsüyle hareket ederek hadisleri topladılar.
30:52Ve belki öyle çok kriterler ortaya koydular ki belki birçok diyebileceğimiz sayı olabilecek hadisleri dahi kabul etmemeliler.
31:02Maksat şüphelerden arındırılmış bir çalışma olsun diye.
31:07Şimdi Müslümanlar bunu okumamışlar.
31:09Müslümanlar İmam Buhari'nin ya da İmam Müslim'in ya da İmam Şafi'nin ya da İmam Malik'in bir hadisi alırken hangi kriterlere riayet ettiğini, nasıl titizlikle hareket ettiklerini bilmiş olsalardı,
31:23hadislere karşı bu kadar fütursuzca dillerini uzatamazlardı.
31:26Şimdi bugünkü hadis mümkirleri ya da işte sünnette karşı böyle şüpheci içerisinde olan insanlar sadece şuna baksalar ya,
31:37yani uydurma hadis, yalan hadis vakası bile hadisin vahyi olduğunu ispatlayan bir anlayıştır.
31:44Çünkü bir insan hadisin o anlamda Müslümanlar nezdinde bağlayıcılığını, vahye dayandığını idrak edip görmezse,
31:55yalan hadis uydurma ihtiyacına da girmez zaten.
31:59Yani bugünkü zaten onların tabii ki kendi ellerinde argüman olarak kullandıkları hususlarının çoğunda o anlamda o uydurulmuş yalan hadislerden ibarettir.
32:10Evet, şimdi sünnetin vahiy olduğu noktasındaki işte birkaç ayeti de size hatırlatmak istiyorum.
32:19Bunların teferatların dediğim gibi çok daha tefsirleriyle şahleriyle birlikte neşatları da okuyabilirsiniz.
32:26Evet.
32:26Nas suresini 44. ayetinde Allah subhanahu ve teala
32:34O peygamberleri apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik.
32:40İnsanlara kendilerine indirileni açıklaman ve onların da özlerine düşümleri için sana bu Kur'an'ı indirdik.
32:48Yani Kur'an'ı indirmeyi ayrı tutuyor, Kur'an'ı açıklamayı ise farklı bir eylem ve farklı bir görev olarak Allah-u Teala Resullerine yüklemiş olmaktadır.
33:01Dolayısıyla var olan Kur'an'ın beyanını eğer Allah kendi Resulüne indirmemiş olsa,
33:09manen ona vahyetmezse Resul kendi beşeri görüşüyle onu izah etmesi mümkün müdür?
33:15Mümkün değildir. Çünkü onun beyanı, onun izahatı, onun açıklanması, apaçık bir şekilde ortaya çıkarılmasını sağlaması bir beşer olarak değil,
33:26bir Resul ve vahiy alan bir Resul olarak gerçekleşmesi mümkündür.
33:31Başka bir ayette, Necm Suresi'nin 5. ayetlerinde Allah subhanahu ve teala müalen şöyle buyuruyor.
33:39İnmekte olan yıldızı andolsun ki, arkadaşınız yani Muhammed Aleyhisselatü Vesselam'ı kastederek hiç sapmadı ve azmadı.
33:49O hevesinden konuşmaz.
33:52O ancak vahiydir ve kendisine vahiy edilir.
33:55Onu müthiş kuvvetli olan biri öğretti.
33:58Şimdi, yine ayette geçen, onun konuştuğu vahiydir ifadesi, herhangi bir karineyle, bir işaretle, bir delille sınırlandırılmış ya da özelleştirilmemiştir.
34:12Yani, buradaki konuştuğunun vahiy olduğu, hani, bu noktadan diyor ki, sadece Kur'an ayetleri ifade ediliyor.
34:21Aslında değil, Kur'an ayetleri ile sınırlandırılığına dair bir işaret yoktur.
34:27Dolayısıyla Allah Resulü Aleyhisselatü Vesselam'ın konuştuğunun tamamının vahiy olmasını içermektedir bu anlam.
34:33Ve mesela, işte arkadaşımız Muhammed hiç sapmadı.
34:38Yani, bu tabirse, yine bu görüşü kuvvetlendiren, güçlendiren bir tabirdir.
34:44Yani, Allah Resulü Aleyhisselatü Vesselam'ın günlük yaşantısında hayatını idame ettirirken, vahyin dışında çıkmadığını ifade ediyor.
34:53Yine, Araf Suresinin 203. ayetinde Allah Subhanahu Teala me'ale,
35:00De ki, ancak benim Rabbimden bana vahiy edilene uymaktayım.
35:07Yani, kendisine vahiy edilene uygun bir söz ve fiiliyattadır demektir.
35:13Allah Resulü'nün, yine burada bir sınırlandırma yok.
35:16Yani, benim şu hallerim vahiye güredir, benim şu hallerim vahiye güredir, demiyor.
35:21Ben ancak, benim yaptığım filyat, yaşadığım hususlar vahiye uymaktır.
35:28Ben ancak bana vahiy edilene uyuyorum, ona tabiimdir.
35:32Ve yine başka bir ayette, Enfal 45'te, şey, Enbiya 45'te, me'alen,
35:37De ki, ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum.
35:40Şimdi, Allah Resulü Aleyhisselatü Vesselam kendisine giren vahiy,
35:43anlatmakla birlikte, bütün konuşması, bütün daveti, insanlara karşı hitabeti,
35:49hep ayet miydi?
35:52Hayır.
35:52Ayeti de söylüyordu ve ayetin beyanını da ifade ediyor, açıklamasını da ifade ediyordu.
35:58Ve ayet dışında da insanlara, davete bulunup, onlara emirler verip,
36:03ya da yasaklar veya helale verip, ve haramlar tayin ediyordu.
36:06Onun için, Allah Resulü'nün, teşhik kapsamında, din kapsamında,
36:11yani helal, haram, yasak, emir, nehi veya işte tavsiye içeren hususların tamamı, teşhik kapsamındır.
36:20Ve bizi bağlayan da, sünnet olarak tabir ettiğiniz şey de budur.
36:26Hani, belki şurada bir ara prantez geçip, bu mesele değinmek lazım.
36:30Şimdi, Allah Resulü Aleyhisselatü Vesselam'dan, üç farklı fiiller meydana gelir.
36:37Üç farklı.
36:39Bir tür vardır ki, sadece Resul olması, Nebi olmasından dolayı, ona has fiillerdir.
36:47Ümmetinin, inananların, bu fiillerde, onun takip etmesi, ona uyması caiz değildir.
36:54Bakın, bunu araştırıldığında görürsünüz.
36:56Örneğin, Allah Resulü Aleyhisselatü Vesselam'a ait olan bir takım fiiller nedir bunlar?
37:03Aynı anda, birden fazla kadınla evli olmasın.
37:06Dörtten fazla kadınla evli olmasın.
37:07Normalde, ayette sabitir ki, bir Müslüman en fazla, aynı anda dört kişiyle evli olabilir.
37:13Veya, kendisinin vefatından sonra, onun eşleriyle herhangi bir insanın evlenememesi.
37:19Değil mi? Ona ait bir unsurdur.
37:21Hiçbir Müslüman, kendi eşine böyle bir yasağı koyamaz.
37:25Böyle bir hakkı da olamaz.
37:27Öldükten sonra böyle bir şey yapamasın diyemez.
37:30Ya da, visal orucu dediğimiz bir oruç türü vardır.
37:33İşte, ifsar açmaksızın Arda'da üç gece, üç gün oruç tutmak.
37:38Sadece Resulü astır.
37:39Bir Müslüman, işte bu Resul yaptı diye, ben de onu takip edeyim, yapayım diyemez.
37:43Yine, Nebi ve Resulü, biz miras bırakmayız der.
37:48Değil mi?
37:49Miras, hiç kimse onlara miras olamaz, mirasçı olamaz bu anlamda.
37:53Yani, buna benzer birkaç şey daha var.
37:56Sadece, Nebi ve Resulü'ne has olan fiillerdir ki,
38:00ümmetinin, ona inananların bu noktalarda ona tabi olması, ayrıntısına takip edilmesi caiz değil.
38:05İkinci tür fiiller, hani, beşeri fiiller dediğimiz fiiller meydana gelir.
38:12Hani, insan olması münasebetiyle ve her insanın hayatında doğal olarak yaptığı şeyler vardır.
38:19Hani, yemesi, içmesi, yatması, uyuması, gezmesi, yani lavaya gitmesi, temizlenmesi vs.
38:26Bunlar, hepsi mübah dairesi içerisinde olup, sünnet olarak tabir edilmezler.
38:31Çünkü, o da bir beşer ve bir beşer olarak bir beşerin hayatını sövdürme noktasında,
38:37doğal olarak yapması kaçınılmaz olan şeyler vardır.
38:40Hani, cibili davranışlar dediğimiz davranışlardır.
38:43Bunlar da sünnete girmez.
38:45Sünnet dediğimiz, yani, bizi bağlayan kısım ise,
38:49Resul'ün din kapsamında, teşhi konusunda,
38:53bizlere, işte, yönetmiş olduğu emirler, yasaklar, nehirler, tavsiyelerdir.
39:00Sünnet olan odur.
39:02Vahiy olan da odur.
39:03Bizi bağlayan husus da odur.
39:06Bunu ayırt etmek lazım.
39:08Yani, bunu gördüğümüzde zaten, bizi bağlayacak noktada ne olduğunu görürüz.
39:14Yine, Haşr suresinin yedinci ayetinden,
39:16Mu'alen Allah s.w.t.
39:17O Resul size neyi verdiyse alın ve sizin neden nehyetiyse ondan sakının.
39:26Yani, baktığımızda ayet açık ve net, genel bir yetki veriyor.
39:29Genel bir, sınırlandırmaksızın, genel bir emirden bahsediyor.
39:34Yani, benim Resul'e vahiy ettiğim ayetlere uyun, onun kendi beşeri söylemine uyup uymayabilirsin diye bir ayırıma gitmiyor.
39:42Buradan anlaşılıyor ki, eğer bizler, Resul'un bize her getirdiğini alıp, bizi her neyden nehyetiyse ondan da kaçınmamız gerekiyorsa,
39:51Bu, Kur'an'da geçse de geçmese de bizi bağladığını göstermektedir.
39:56Ve onun da aslında vahiy olduğunu ifade etmektedir.
40:00Başka bir ayette,
40:02Mu'alen söylüyorum, biraz hızlı hızlı.
40:05Kim, Resul'e itaat ederse, Allah'a itaat etmiş olur.
40:10Ve her kim de yüz çevirirse, biz onlara seni bekçi olarak göndermedik.
40:15Yani, Allah apaçık bir şekilde ayetinde, her kim ki Resul'e itaat ederse.
40:22Şimdi, Resul'e itaat, şurada itaat var, şurada far değil, yine bir ayırıma gitmemiş.
40:28Yani, Resul ayetleri okuduğunda ona itaat edin.
40:32Yine ayet dışında konuştuğunda itaat etmeyin diye bir şey çıkmıyor.
40:36Buradaki lafız ve emir geneldir.
40:40Allah Resul'e itaat farz.
40:41Her kim ki Resul'e itaat ediyorsa, bilsin ki Allah'a itaat ediyordur.
40:52Yine başka bir ayette,
40:56De ki, eğer Allah'ı seviyorsanız, bana uyun.
41:01Ki Allah da sizi sevsin.
41:04Ve günahlarınızı bağışlasın.
41:07Yani yine açık ve net.
41:08Yani, ayet, Resul'ün tabiri cezisinde ağzıyla geliyor.
41:14Söylemiyle geliyor, diliyle geliyor.
41:16Eğer Allah'ı seviyorsanız, bana uyun.
41:18Bana tabi olun.
41:20Ki, Allah da sizi sevsin.
41:23Ve günahlarını bağışlasın.
41:25Ondan Resul'e tabi olmak ne demek?
41:27Resul'ün sözlerine, Resul'ün fiillerine tabi olmaktır.
41:30Resul hayattayken, yaşıyorken, bil fiili onun emrine, söylemine ve uygulamasına tabi olmaktır.
41:37Onun vefatından sonra sünnetine tabi olmaktır.
41:40Başka bir anlama gelmiyor.
41:43Onun için, yani nice ayetler var.
41:47Evet.
41:48Başka bir ayette, Tövbe 29'da.
41:51Mealen, Allah'a ve kıyamet gününe inanmayanlarla, Allah'ın ve Resul'ünün haram kıldığını haram olarak kabul etmeyenlerle savaşın.
42:04Bakın, Allah'ın ve Resul'ünün haram kıldığını, yani sadece Allah'ın haram kıldığını demiyor.
42:12Resul'ün de haram kıldığını.
42:14Ha şimdi biz burada Resul'ün bir beşer olarak, beşeri görüşünü, iştihadi görüşüyle haram kılma meselesi olduğunu iddia etmiyoruz.
42:23Öyle bir vaka da yok.
42:25Yani Resul'ün Kur'an dışında, Kur'an'daki ayetlerde belirtilen haramlar dışında, bu haramdır dediğinde, aslında yine Allah'ın ona emretmesiyle, vahyetmesiyle demiştir.
42:37Çünkü o heva ve hevesine konuşmuyor, Necm suresinde.
42:40O eğer bir şeye haram kılıyorsa, Allah'ın emriyle haram kılıyordur.
42:46Evet.
42:48Yine hepinizin, hani çokça burada zikrettiğimiz ayetlerden biri, Nisa 59 ve 65'lere bu apaçık bir şekildedir.
42:55Ne diyordu Nisa 59'da?
42:57Ey insanlar, ey müminler!
43:00Allah'a, Resul'e ve sizden olan emir sahiplerine itaat edin.
43:06Yani emirlerine boyun bükün, teslim olun.
43:08İhtaatın vakası bu.
43:09İsyan etmeyin, itaat edin.
43:13Ancak, bir konu hakkında çekişirseniz, anlaşmazlığa düşerseniz, o meseleyi Allah'a ve Resul'üne döndürün.
43:24Şimdi Allah-u Teala, ayetinde itaat edilmesi gereken üç merciyi gösterdi.
43:29Allah, Resul ve Ulul Emir, yani komutan, halife, devlet başkanı, değil mi?
43:36İtaat edin bunlara dedi.
43:38Ama hüküme gelince, yani ihtilaf edilen bir meselenin hükmüne gelince, Ulul Emir'i devlet dışında bıraktı.
43:44Teşri kaynağı, Allah ve Resul'üne döndürün dedi.
43:49Onun için, Resul'ün sünneti bağlayıcıdır.
43:52Bu ayetlerle açık ve nettir.
43:54Yine Nisa 65'te ne diyordu?
43:56Onlar iman etmiş olmazlar.
43:57Ta ki senin, yani Allah Resul'ünü kast ederek,
44:01Yuhakimûke, seninle muhakeme olmazlarsa,
44:05Seni hakemtayıp, senin verdiğin hükme tabi olmazlarsa, iman etmiş olmazlar diyordu.
44:11Yine Resul'e günlendirmektedir.
44:14Dolayısıyla, yine başka bir ayette,
44:16Yani, ayetler çok, en azından bu konudaki farklı farklı ayetleri ifade etmeye çalışıyorum hatırlatmaya.
44:24Nuh 48'te örneğin, Allah-u Teala,
44:26Onlar aralarında hükmetmek için,
44:29Allah'a ve Resul'üne çağırdıkları zaman,
44:33Görsün ki, onlardan bir kısmı yüz çevirirler.
44:37Evet.
44:38Başka bir ayette,
44:40Hak kendilerine ait olunca,
44:44Boyun, buna boyun eğerek gelirler.
44:48Bunlara ne oluyor ki?
44:49Kalplerinde bir hastalık mı var?
44:52Yoksa koşkuya mı kapıldılar?
44:53Yoksa Allah ve Resul'ünün kendilerine zulmedeceklerini mi,
44:59Haksızlık yapacaklarından mı korkuyorlar?
45:02Hayır.
45:03Doğrusu onlar zalim olanlardır.
45:05Yani, Allah ve Resul'ünün hükmüne kuşkuyla bakan,
45:10Onun kendilerinin işte,
45:11Hakkındaki hükmünün,
45:12Adaletten uzak olduğuna,
45:15Düşünen insanların,
45:16Kesinlikle zalim olduğunu ifade etmekle birlikte,
45:20Bu ayetteki yine,
45:21Bizim konuyla alakalı olan kısım neydi?
45:24Yani, onlar Allah ve Resul'üne çağırdıklarını,
45:27Ya da,
45:27Allah ve Resul'ün vereceği hükmü.
45:30Şimdi,
45:31Bütün bunlar apaçık bir şekilde ortadayken,
45:34Biri kalkıp da,
45:35Aslında,
45:36Allah ve Resul'ünün kasıt,
45:37Allah'tır,
45:38Nasıl der?
45:38Bir karine yok.
45:41Bir işaret yok.
45:43Teorik olarak da böyle,
45:45Pratik olarak da,
45:46Uygulamalarında da,
45:48Bütün sahabeler,
45:49Allah Resul'ünün her söylediğini bu anlamda,
45:52Ya bu senin midir,
45:53Yoksa vahiy midir?
45:55Hani,
45:55Şey,
45:57Demiyorlardı.
45:59Hani vahiy derken,
45:59Ayet midir,
46:00Yoksa senin sözün mü demiyorlardı?
46:02Öyle diyelim.
46:03Vahiy olup olmadığını sordukları,
46:04Dönemden olmuştur ama,
46:05Hani Kur'an'dan mıdır,
46:07Yoksa değil midir?
46:08Sormuyorlardı.
46:09Allah Resul'ü,
46:10Emretmişse,
46:11İfade etmişse,
46:12Evet,
46:12Bu Allah'tan mı diyorlardı?
46:14Yani,
46:14Onlar için Allah'tan olması,
46:16İlla ki,
46:16Kur'an'da geçir olması,
46:18Demek,
46:19Değildi.
46:21Yine başka bir ayette,
46:24Müemmillerin,
46:25Aralarında hükmetmesi için,
46:27Allah'a ve Resul'üne çağırdıkları zaman,
46:30Ancak,
46:31İşittik ve itaat ettik derler.
46:33İşte,
46:34Fela kavuşanlar da,
46:35Bunlardır.
46:37Yine aynı ifade,
46:38Yani,
46:38Allah'a ve Resul'üne çağırdıklarında,
46:40Müemmillerin gösterdikleri tavır,
46:43Semina,
46:43Bu etanadır.
46:45Allah ve Resul'ün hükmüne,
46:46Koşulsuz bir şekilde,
46:48Teslim,
46:49Olmaktır.
46:50Dediğim gibi,
46:50Ayetler,
46:52Bununla alakalı,
46:53Hakikaten çokça ayet var.
46:55Yani,
46:56Bu kadar,
46:56Hükmü açık,
47:02Subutu kat'i,
47:03Ayetler varken,
47:04Müslümanların,
47:05Sünnet konusunda,
47:07Şüpheye düşmeleri,
47:09Kabullenebilecek,
47:11Ya da,
47:12Akıl edebilecek,
47:13Bir şey değildir.
47:14Anlaşılır bir şey değildir.
47:17Dolayısıyla,
47:18Buradaki eksiklik varsa,
47:20Müslümanların,
47:21Biraz da bilgisizliğinden kaynaklanır.
47:23Yani,
47:24Müslümanların,
47:24Kendi kaynaklarını,
47:25Yeterince,
47:26Okuyup,
47:27Tetkik etmelerinden,
47:28Etmemelerinden,
47:29Kaynaklanıyor.
47:30Eğer Müslümanlar,
47:31Bu noktada,
47:32Yeterince araştırmalar,
47:33Okumalar yapabilselerdi,
47:36Başta,
47:36Kafirlerin,
47:37Ortaya atmış olduğu,
47:38Bu,
47:38Tuzaklar,
47:39Bu,
47:39Fitne unsuru,
47:41Fikirler,
47:42Müslümanlar arasında,
47:43Zuhur,
47:44Etmezlerdi.
47:46Dediğim gibi,
47:47Bu kadar apaçık ayetler,
47:49Bize şunu,
47:50Net bir şekilde,
47:51İspatlıyor ki,
47:53İslamın iki kaynağı var,
47:54Biri Kur'an'dır,
47:55Biri sünnettir.
47:57Sünneti,
47:57Bizim için kaynak yapan,
47:59Subutu,
48:01Kat'i,
48:02Mucizevi özelliği ortada olan,
48:04Kur'an'ın kendisidir.
48:06Biz Kur'an'ın kendisinden,
48:08Sünnetin bizim için bağlayıcı olduğunu,
48:10Açık veren bir şekilde görüyoruz.
48:12Yani biz sünneti,
48:14Sünnetle,
48:15Bağlayıcılığı sünnetle ispatlamıyoruz.
48:17O,
48:18Kur'an bize yeter,
48:19Diyen insanlar,
48:20Aslında Kur'an'a,
48:21Aklı selim bir şekilde,
48:23Yaklaşsalar,
48:25Vicdanlı bir şekilde yaklaşsalar,
48:27Bütün bu ayetler,
48:28Zaten onları,
48:30Mutlak surete,
48:31Rasul'e tabi olmaya,
48:33Ona itaat etmeye,
48:34Onun uygulamalarını,
48:36Yani sözlerini,
48:37Uygulamalarını,
48:37Ve sünnetini,
48:39Yani sünnetini,
48:42Artık kendileri için kaynak,
48:43Almaları gerekir diye,
48:45Yine dediğim gibi,
48:46Yani baştaki,
48:47İfade ettiğim şeyi hatırlatacak olursak,
48:49Aslında mesele burada,
48:51Özüm yemek değil,
48:53Yani,
48:53Şimdi kafir kalmış,
48:55Müslümanlar için,
48:56Kaynak tespitini mi yapacak?
48:59Yani,
48:59Bu sahittir,
49:00Bu sahih değildir mi yapacak?
49:02Biz Müslümanların,
49:03Kafirlerin Müslümanlara olan,
49:04Bakışını biliyoruz,
49:05Niyetlerini biliyoruz,
49:07Davranışlarını da biliyoruz,
49:08Dolayısıyla,
49:10Kafirlerin başlattığı,
49:12Bu fitneye,
49:13Bugün Müslümanların,
49:14Destek verip,
49:15Onu alevlendirmesi,
49:17Kesinlikle,
49:18Yani,
49:20Cehalet unsuru değildir.
49:22Bu bir ihanet unsurudur.
49:24Yani ihanettir.
49:26Çünkü,
49:27Siz,
49:27Sünnet üzerinde şüpheler oluşturmak suretiyle,
49:30Sünnetin vahiy olmadığını,
49:32Ya da sünnetin sahih olmadığı,
49:34Şüphesini Müslümanlara,
49:36Verdiğinizde,
49:37Müslümanlar,
49:37Apaçık bir şekilde,
49:39Fikirsiz,
49:41Çözümsüz,
49:42Nizamsız kalırlar.
49:44Dolayısıyla,
49:45Müslümanları,
49:46Batı'dan ithal ettiğiniz,
49:48Nizamlara,
49:49Boyun böktürürsünüz,
49:50Ve onları teslim edersiniz.
49:52Zaten,
49:53Bununla,
49:53İstihal eden insanların da,
49:55Aynı şeyi yaptıklarını,
49:57Çok net bir şekilde,
49:59Görürsünüz.
50:00İnşallah,
50:00Bu gün,
50:01Hatırlatmak istediğim hususlar,
50:03Bunlardı.
50:04Rabbim nasip ederse,
50:05Bir sonraki sohbetimizde ise,
50:09Sünnet ile Kur'an arasındaki ilişkiyi,
50:12Daha detaylı bir şekilde,
50:14El almaya çalışacağım.
50:16Rabbim hepinizden razı olsun.
50:17Ve ahirul da'vana,
50:19Elhamdülillahi Rabbil Alemin.
Recommended
1:12:00
|
Up next
38:34
48:40
50:00
47:50
45:52
38:51
37:06
43:40
55:16