- Mesalihi mürsele nedir?
- Menfaatin celbi, mefsedetin defi
- Kabul edilen, mülga olan maslahatlar nelerdir?
- Maslahatın delil yönü
- Menfaatin celbi, mefsedetin defi
- Kabul edilen, mülga olan maslahatlar nelerdir?
- Maslahatın delil yönü
Category
📚
ÖğrenmeDöküm
00:00Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillahirrahmanirrahim.
00:05Elhamdülillah. Esselatu vesselamu ala rasulillah.
00:10Emma bat. Esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berekatuh.
00:14Kıymetli kardeşlerim, bu hafta İslami şahsiyet derslerimizde usulü fıkıh konularından mevhum deliller,
00:24yani şer'i delil olmadığı halde delil zannedilen konular bahsinde mes'alihi mürsele bahsini ele alacağız inşallah.
00:36Şimdi bildiğiniz gibi önceki derslerimizde şer'i deliller olan kitap, sünnet, icma-i sahabe ve kıyas bahislerini ele almıştık.
00:46Bunlardan sonra delil olmadığı halde, delil zannedilenler konusunda ilk olarak şer'u men kavlenai, yani bizden öncekilerin şeriatının bizim içinde şeriat olup olmadığı konusunu işlemiştik.
01:02Bu haftada mes'alihi mürsele bahsini ele alacağız.
01:08Öncelikle mes'alihi mürsele nedir bunu izah ederek başlayalım.
01:13Kardeşlerim mes'alih aslen maslahat dediğimiz şeyin çoğuludur.
01:19Yani maslahatlar demektir.
01:22Maslahat ise fayda, yarar, menfaat ve çıkar anlamlarına gelir.
01:29Usülde maslahat ise kulların korunması gereken menfaatleridir.
01:37Yani maslahat faydalı olanı elde etmek, zararlı olanı gidermektir.
01:44Buna da bazen menfaatin celbi ve mefsedetin def'i denir.
01:50Yani faydanın elde edilmesi ve zararın def'i yani giderilmesi tabiri kullanılır.
01:58Usulcüler maslahatı çeşitli şekillerde taksim etmişlerdir.
02:03Yani birkaç çeşide ayırmışlardır.
02:06Bizim konumuzla alakalı olan taksimat ise şöyledir.
02:11Üçe ayırmışlardır.
02:13Birincisi muteber olan maslahatlar.
02:16İkincisi mülga olan yani reddedilen maslahatlar.
02:20Ve mürsel olan maslahatlar olarak ayırmışlar.
02:25Bu ayrım bizim konumuz olan mes'alihi mürseleye ilişkin usulcülerin yaptıkları taksim ve ayrımdır.
02:33Dolayısıyla muteber olan kabul edilen maslahatlar ve mülga olan yani reddedilen maslahatlar konusunu anladığımızda
02:44mürsel olan maslahatların ne olduğu da ortaya çıkacaktır.
02:50Muteber olan maslahatlar hakkında usulcüler şöyle derler.
02:55Bunlar şâri'in hüküm koyarken itibar ettiği illet ve maslahattır derler.
03:05Mesela teklifin dayanağı akıldır öyle değil mi? İnsanın aklıdır.
03:10Dolayısıyla aklın muhafazası şâri'in maksadı olan bir maslahattır derler.
03:17Bu sebeple şâri içki, şarabı haram kılmıştır.
03:22Çünkü şarap sarhoş etmek suretiyle ne yapar? Aklı ifsad eder.
03:29Aynı şekilde dinin, canın, ırzın ve malın korunması gibi kendilerini gerçekleştiren hükümleri şeriat sahibinin meşru kılarak muteber saydığı maslahatlardır derler.
03:47Mesela şâri, şeriat sahibi cihadı dinin korunması için, kısası canın korunması için, içki içme cezasını aklın korunması için,
04:01zina ve zina iftirası had cezalarını ırzı korumak için, hırsızlık had cezasını da malları korumak için meşru kılmıştır.
04:13Ve bunlar şeriatın muteber gördüğü maslahatlardır demişlerdir.
04:19Birincisi bu muteber olan maslahatlar.
04:22İkincisi yani mülgâ olan, reddedilen maslahatlara gelince, bunlarsa İslam'ın kabul etmeyip iptal ve ilgâ ettiği maslahatlardır.
04:35Yani şeriat sahibi şâri bir takım hükümler getiriyor.
04:40Teşriği kıldığı bu hükümler ile aklın maslahat olarak gördüğü bir kısım şeyleri muteber saymıyor.
04:50Yani kıymetleri olmadığını ifade ediyor ve bu maslahatları tercih olunmayan, hakikatleri bulunmayan, vehim ve kuruntu mahsulü olan maslahatlar olarak gösteriyor.
05:04Ve ilgâ ediyor. Ne gibi?
05:06Mesela mirasta, malum erkeğe iki, kadına bir pay verilmesi hükmü, kızların da erkekler gibi eşit pay alma maslahatını ilgâ ediyor.
05:21Yani bunu maslahat olarak görmüyor.
05:25Yine mesela faizin haramlığı hükmü ile para ve sermaye sahibinin parasını bu yolla da arttırma faydasını, maslahatını ne yapıyor?
05:38İlgâ ediyor ve bunu reddediyor.
05:41Akıl bunu maslahat olarak görebileceği halde, şeriat bunu mefsedet olarak görüyor ve ilgâ ediyor.
05:51Bunlara da mülgâ maslahatlar yani şeriatın kabul etmediği ve reddettiği maslahatlar deniliyor.
06:00İşte kardeşlerim şeriatın ne makbul ve muteber olduğuna dair ne de mülgâ ve batıl olduğuna dair hakkında herhangi bir nas ya da delil bulunmayan maslahatlara mürsel maslahatlar denir.
06:20Yani mürsel demek hakkında delil bulunmayan, delilden kopuk olan demektir.
06:27Dolayısıyla mesâlih-i mürsele, bizzat kendisinin ya da çeşidinin itibar edilmesine dair şeriatta bir nassın geçmediği maslahattır.
06:42Ama o maslahat hakkında bir delil yoktur ve delilden yoksundur.
06:48Peki bir delil yoksa nasıl ona itibar edilebiliyor diye sorulabilir burada.
06:55İşte burada diyorlar ki ona itibar edilmesine şeriatın nassları külli şekilde, bütüncül şekilde delalet etmiştir.
07:07Yani böylece bir olay ve benzeri durumlarda şer'i nass olmadığında şer'i hükümler mesâlih-i mürsele esasına bina edilirler diyorlar.
07:20Yani maslahatın kendisi burada bizzat delil olmaktadır.
07:25Ve bununla da fakih, müştehit kendisinde baskın bir maslahat olan her amelin şer'en talep edilmiş olduğuna buna delalet eden özel bir şer'i nassa gerek duymaksızın hükmedebilir diyorlar.
07:45Tabi maslahatı kabul edenler şer'i maslahatlar ile şer'i olmayan maslahatları birbirinden ayırt ediyorlar.
07:53Veya şöyle diyorlar, delil olmaya uygun olan maslahatlar şeriatın maksatlarıyla uyumlu olan maslahatlardır.
08:04Şeriatın öncelikli maksadı işte beş zaruri maslahatın korunmasıdır.
08:10Onlar da biraz önce zikrettiğimiz dinin korunması, canın, aklın, malın ve neslin korunmasıdır diyorlar.
08:19Nitekim tüm ilahi şeriatlar işte bu beş rüknün saygınlığının ve korunmasının vacip oluşunda ittifak etmişlerdir.
08:32Bunlardan da diğer maslahatlar çıkar ve akıl onun maslahat olduğunu anlar diyorlar.
08:41Böylece onun maslahat oluşunun aklın takdirine göre olması şer'i delil oluyor.
08:52Zira şeriatın maslahatlarına götüren ve o maksatların gerçekleşmesine yardımcı olan her şey maslahat olur diyorlar.
09:03İşte kardeşlerim Mesalih-i Mürsele budur ve bazı usul kitaplarında buna ıstıslah ismi de verilir.
09:13Yani bazı usul kitaplarına baktığınızda bunu kiminde Mesalih-i Mürsele ismiyle bavu altında kiminde de ıstıslah bavu altında görürsünüz.
09:24Peki kıymetli dostlar hakkında özel bir delil olmadığı halde Mesalih-i Mürsele'yi neye binaen şer'i delil olarak kabul ettiler?
09:34Yani maslahatı delil kabul edenlerin getirdikleri deliller nelerdir?
09:41Gelin şimdi bunları inceleyelim.
09:44Mesalih-i Mürsele'nin delil olarak alınmasına dair temelde birkaç delil ileri sürülmektedir.
09:53Birinci olarak şöyle derler.
09:55Şari, şeriat koyucu hükümlerin cinsi hakkında, maslahatların cinsine itibar etmiştir derler.
10:04Yani şeriatın tümünde şari kulların maslahatını kastetmiştir.
10:11Muamenat hükümleri, maslahat neredeyse onunla birlikte dönmektedir.
10:18Zira bir durumda yasaklanan bir şeyde bir maslahatın olmadığını görürüz.
10:26Onda bir maslahat olduğunda ise caiz olduğunu görürüz derler.
10:31Mesela buna bir örnek verilir.
10:33Altın ve gümüşün belirli bir süreye kadar vade ile satışı caiz değildir.
10:41Bunu biliyoruz.
10:42Şeriat bunu yasaklamıştır.
10:44Ama borç vermekte caizdir.
10:48Altını bir ay sonra bedeli ödenmek koşuluyla satışı caiz değil.
10:56Ama birine bir ay sonra geri vermek koşuluyla borç olarak vermek caizdir.
11:03Bunu diyorlar ki bu kulların maslahatından dolayıdır.
11:09İşte külli olarak yani bütüncül olarak maslahatların cinsine itibar edilmesi,
11:17fertlerinden bir fert olması nedeniyle de bu maslahatlara itibar edilmesini gerektirir.
11:27Dolayısıyla mesalih-i mürsele-i şari'in itibar ettiği hususlardan olmaktadır derler ve diyorlar.
11:36Oysa ki kıymetli dostlar bu iddia esasında batıl bir iddiadır.
11:42Ve şeriatta bir senedi, bir dayanağı, bir delili yoktur.
11:48Zira hükümlerin cinsi hakkında maslahatların cinsine itibar edildiğine delalet eden ne kitaptan ne de sünnetten bir nasip gelmemiştir.
12:00Mesela çokça bu konuda örnek verilen biz seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik gibi ayetler illetlilik ifade ediyor derler.
12:15Ama bu ayet hem siyga olarak hem de mana bakımından illetlilik ifade etmez.
12:22Ayetten kast edilen Resulullah sallallahu aleyhi ve selleme İslam'ın gönderilmesinden meydana gelen neticenin insanlar için rahmet olmasıdır.
12:35Yani buna göre şeriatın alemlere rahmet olması şeriatın konulmasının illeti değildir.
12:43O sadece şeriattan meydana gelen bir neticedir.
12:49Buna binaen şari, şer'i hükümlerin cinsi hakkında maslahatların cinsine itibar etmemiştir.
12:58Çünkü maslahatları şeriatın konulmasına ve şer'i hükümlerin cümlesine illet yapmadı Rabbimiz.
13:08Dolayısıyla mes'ali-i mürsele için şeriata göre bir itibar olmaz.
13:15Kitap ve sünnetten şer'i naslar kula ait belirli bir fiille alakalıdır.
13:22Yani şer'i hükümler kulların fiillerine ilişkidir.
13:26Zira onlar bir fiil hakkında şeriatın hükmüne dair şer'i delildirler.
13:33O şer'i naslar maslahat ve zararla alakalı değildirler.
13:39Maslahat ve zarara delil olarak gelmemişlerdir.
13:44Mesela Allah-u Teala'nın belirlenmiş bir süre için birbirinize borçlandığınız vakit onu yazın ayeti.
13:53Ya da alışveriş yaptığınızda şahit tutun ayeti.
13:58Fiillerin hükmünü açıklamaktadır.
14:01Bunun maslahat olup olmadığını ne açıkça ne de delalet olarak açıklamadı, beyan etmedi şeriat.
14:10Nas bu hüküm maslahattır ya da değildir noktasına uzaktan yakından hiçbir şekilde götürmüyor bizi.
14:17O halde neye dayanarak bu maslahatların şer'i delil sayılabilmesi için şeriatın onlara delalet ettiği söyleniyor?
14:27Aynı şekilde şer'i illetler de ki bu meseleyi kıyas bahsinde detaylı bir şekilde incelemiştik.
14:36Bu şer'i illetler de şer'i naslar gibi kulun fiiliyle alakalı olarak bu fiil hakkında şeriatın hükmünün illetine delil olarak gelmişlerdir.
14:48Ve bu illetli naslar dahi maslahat ve zararı açıklamaz bize.
14:54İster bir illet ile gelmiş olsun ve illetlenmiş olsun, isterse de illetlenmemiş olarak gelsin,
15:03Şer'i hükümlere delalet eden şer'i naslar sadece kulun fiili hakkında Allah-u Teala'nın hükmünü açıklayan belirli bir takım manalara delalet etmektedirler.
15:19Maslahatların sağlanması ve zararların giderilmesi için gelmemişlerdir.
15:24Zira bu naslarda maslahat veya zarara bir yer yoktur.
15:29Çünkü naslar ona işaret etmiyor, ona delalet etmiyorlar.
15:33Dolayısıyla zina zararı engellemek için haramdır.
15:40Ya da casusluk zararı engellemek için haramdır.
15:45Faiz zararı engellemek için haramdır denilmez.
15:49Çünkü öyle değildir.
15:51Ona bu dediğimize herhangi bir şekilde delalet eden bir husus yoktur.
15:58Buna binaen şeriat hükümlerin cinsi hakkında maslahatların cinsine itibar etmiştir iddiası.
16:08Şer'i hükümlerde kendisine delalet eden bir hususun olmadığı batıl bir iddiadır.
16:16Ne illetli olmayan hükümlerde ne de illetli hükümlerde.
16:19Hatta ne de hükümlerin kendisinin yani hükümlerin illetlerinde bizzat buna delalet eden bir husus yoktur.
16:29Onun için bu getirmiş oldukları delil muteber bir delil değildir.
16:34Diğer bir delilleri ise kıymetli dostlar sahabelerin maslahata göre amel ettiklerini söylemeleridir.
16:45Sahabe onların durumlarını inceleyen kimse onların karşılaştıkları olaylarda yalnızca maslahatlarla yetindiklerine başka bir hususu aramadıklarına kanaat getirir.
17:01Bu ise onların maslahatları kabul ettiklerini gösterir diyorlar.
17:08Sahabe radiyallahu anh'ın mesalih-i mürseleye dayanarak amel ettiklerini söyledikleri bir takım ameller rivayet etmişlerdir.
17:21Mesela bunlardan bazıları şunlardır.
17:23Rasulullah aleyhissalatu vesselam'ın sahabesi onun zamanında olmayan bir takım hususları yapıyorlardı.
17:32Mesela Ebu Bekir radiyallahu anh Kur'an'ı bir mushafta toplamıştır.
17:37Osman radiyallahu anh mushaf nüshalarını çoğaltmıştır ve diğerlerini yaktırmıştır.
17:44Bunlar Rasulullah aleyhissalatu vesselam'ın zamanında yoktu.
17:48Fakat Ebu Bekir ve Osman'ın radiyallahu anh'ın gördükleri maslahat onları o ameli yapmaya zorunlu kılmıştır.
17:58Bunun üzerine onu yapmışlardır.
18:00Zira Kur'an hafızlarının ölmesiyle Kur'an'ın unutulmasından korkuyorlardı diyorlar.
18:07Sahabelerin bunları maslahata binaen yaptığını söylüyorlar.
18:14Keza yine Rasulullah aleyhissalatu vesselam'ın sahabesi ondan sonra maslahatlara ya da mesalih-i mürseleye dayanarak
18:23içki içenin haddini, cezasını 80 sopa olduğunda ittifak etmişlerdir diyorlar.
18:31Yine aynı şekilde Hazreti Ömer su karıştırılmış sütün tamamını sahtekarı cezalandırmak için döktü.
18:42Bunu da satıcıları insanları aldatmamaları için genel maslahat kapsamında yapmıştır diyorlar.
18:51Ve bu gibi örnekleri getiriyorlar sahabe efendilerimizin uygulamalarında.
18:57Oysa ki kıymetli dostlar sahabe radiyallahu anh'ın mesalih-i mürseleye şer'i delil olarak itibar ettikleri iddiası da doğru değildir.
19:09Onların birisinden herhangi bir sahih veya zayıf rivayette sahabelerin mesalih-i mürseleye delil olarak itibar ettikleri nakledilmemiştir.
19:21Ayrıca onların getirdikleri örneklerin hepsi de akıl, akli maslahata delalet etmiyor.
19:31Onlardan her örnek bir şer'i delile dayalıdır.
19:36Mesela Ebu Bekir radiyallahu anh'ın Kur'an'ı bir araya toplatılmasını emretmesi,
19:44Osman radiyallahu anh'ın belirlediği bir musab dışındaki diğer musabları imha edilmesini emretmesi olayları çok büyük bir zararın ortadan kaldırılmasına delalet etmektedir.
19:56Bunların hepsi de Müslümanların halifesinin kendisine göre kendisiyle amel ettiği bir maslahat değil bir zararın ortadan kaldırılmasıdır.
20:09Bu da sadece Rasulullah aleyhissalatu vesselamın zararın ortadan kaldırılmasını emretmesinden dolayıdır.
20:18Yoksa maslahat hükmünden dolayı değildir.
20:21Çünkü Rasulullah aleyhissalatu vesselamın şöyle dediği rivayet edilmiştir.
20:28''La darar ve la dirar''
20:30''Ne zarar vermek vardır ne de zarara maruz kalmak vardır.'' buyuruyor Allah Rasulü aleyhissalatu vesselam.
20:36Ebu Bekir ve Osman radiyallahu anh'ın yaptıkları zararın ortadan kaldırılmasıdır.
20:44O ikisinden her birisi bunu maslahat olarak gördükleri için değil sünnette Allah Rasulü'nün beyanına dayanarak yapmışlardır.
20:55Yine onların örnek olarak vermiş oldukları içki içene hamur içene verilen hat cezası bu da yine sünnet ile sabittir.
21:04Maslahat ile değil.
21:06Rasulullah aleyhissalatu vesselam hamur içene içki içene hat uygulamıştır ve bunu bize rivayet edilmiştir.
21:13Mesela Nebi sallallahu aleyhi ve selleme içki içen bir adam getirildi ve iki cirit sopası ile kırk civarında vuruldu diye bir rivayet vardır.
21:24Yine farklı bir rivayette Rasulullah aleyhissalatu vesselam içki içene iki ayakkabı ile kırk defa vurdu rivayeti vardır.
21:35Ali radiyallahu anh'tan yapılan rivayette ise şöyle geçer.
21:39Der ki Nebi sallallahu aleyhi ve sellem kırk sopa vurdu.
21:43Ebubekir kırk sopa vurdu.
21:46Ömer seksen sopa vurdu diye rivayette geçiyor.
21:51Yani bu Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellemin vurdurmuş olduğu sopanın kırk.
21:58Sahabe efendilerimizin vurdurmuş olduğu sopanın da kırk ve seksen olduğuna delalet eder.
22:05Yani bu ne demektir?
22:07Bu şu demektir.
22:08En azı kırk en fazlası seksendir verilecek cezanın içki hattı ile ilgili.
22:16Ve bu da imama terk edilmiş demektir.
22:19Yani buna binaen o mesaleyi mürseleden değildir.
22:24Zira Ömer radiyallahu anh seksen sopayı maslahat olduğu için değil,
22:30kırk ile seksen arası sopa vurma cezasının uygulamasının halifeye terk edilmiş olmasından dolayı yapmış olduğu bir uygulamadır.
22:41Velhasıl Ömer radiyallahu anhın yaptığı işlerin, yaptığı amellerin hepsi işlerin görüp gözetilmesi ve güdülmesi babından olan hususlardandır ki
22:53bu da kendi içtihadı ve görüşüne göre yapması halifeye terk edilmiş hususlardandır.
23:02Zira halife, valileri kendi görüş ve içtihadına göre hesaba çeker.
23:08Bir halifenin valileri tayin etmesi, hesaba çekmesi, beytül maldan harcama yapması, anlaşmalar yapması gibi işler
23:16halifenin içtihadına ve görevine bırakılmış olan hususlardandır.
23:21Halifenin bunu yapması şeriatın onu halifeye bir hak olarak vermesinden kaynaklanmaktadır.
23:29Dolayısıyla onu maslahattan dolayı değil şer'i bir hükümle yaparlar.
23:36Keza yine verilen örneklerde işte su karıştırılmış sütün dökülmesi hisbe hukukundan dolayıdır.
23:47Ve Resulullah aleyhissalatü vesselamın yaptığı gibi pazarı teftiş etmek bağlındandır.
23:53Dolayısıyla Ömer radiyallahu anh da sahtekarları cezalandırmak için hisbe hükmünü yerine getirmiş
24:02ve sütün karışmış olduğunu gördüğünde o işlemi yapanı cezalandırmıştır.
24:09Onun bu sütünü dökme cezası tazir cezası babındandır.
24:15Tazir cezasının takdiri de imama veya kadiye verilmiş bir haktır.
24:20O onu uygun gördüğüm için de takdir eder ve uygular.
24:24Dolayısıyla o şer'i bir hükümdür.
24:29Asla maslahat hükmünden dolayı değildir.
24:34Velhasıl onların sahabe radiyallahu anh'dan rivayet ettikleri bütün olaylar böyledir.
24:42Onlardan bir tanesi dahi maslahat değildir.
24:47Olaylar sadece şer'i delillere dayalıdırlar.
24:51İşte bunlardan açığa çıkmaktadır ki kardeşlerim
24:55Mesalihi Mürselenin şer'i delil olduğuna dair delil getirmek için ileri sürmüş oldukları bu deliller
25:03esaslarından batıl delillerdir.
25:07Onlarla delil getirmek bundan dolayı geçersiz olmaktadır.
25:14O zaman delil oluşuna delalet eden bir delil olmadığından dolayı
25:21Mesalihi Mürsel'e şer'i bir delil sayılmaz.
25:26Ve ona şer'i bir delil olarak itibar edilmez.
25:32Kıymetli dostlar yine bununla birlikte
25:36Onların tariflerine göre bizzat Mesalihi Mürsel'in vakası da onun bir hüccet olmadığına delalet etmektedir.
25:46Mesalihi Mürsel'in incelenmesinden onun şer'i delil sayılmasının birçok yönden fasit olduğu açığa çıkar.
25:56Mesela ilk olarak Mesalihi Mürsel'e şer'i hükmün tarifiyle çelişmektedir en başta.
26:04Yani şer'i hükmün vakasıyla çelişir.
26:08Dolayısıyla onu şer'i hüküm için delil saymak esastan batıldır.
26:14Zira şer'i hüküm nedir? Şer'i hüküm şari'in hitaptır.
26:19Dolayısıyla şari'in hitabından bir delili olmayan maslahatın delil yapıldığı hüküm kesinlikle bir şer'i hüküm sayılmaz.
26:33Çünkü o hükme şari'in hitabı olan şer'i hüküm vakası uygun düşmez.
26:40Bundan dolayı şeriatın kendisine delalet etmediği maslahatı şer'i hükme, şer'i delil olarak kabul etmek batıldır.
26:54Çünkü maslahata dayandırılan şer'i hükmün vakasına uygun düşmez.
27:03İkinci olarak kıymetli dostlar, Allah-u Teala, Rasul size neyi getirdiyse alın, sizi neyden ney ettiyse ondan sakının buyuruyor.
27:14Aklın ileri sürdüğü bu maslahatları ise Rasulullah Aleyhisselatü Vesselam getirmemiştir.
27:21Çünkü akıl onu belirli bir nastan anlamadı.
27:25Nereden çıkardı? Kendisinden çıkardı.
27:28Yani kendisi bir şeyi maslahat gördü ve oradan ileri sürdü.
27:32Onun için Mesali-i Mürseli'yi delil olarak kabul edenler diyorlar ki,
27:38Şari maslahatsız bir şeye izin vermez, zararlı olmadıkça da bir şeyi yasaklamaz.
27:46Dünya işlerindeki maslahatın yönünü beşer aklı idrak edebilir ve bilebilir diyorlar.
27:53Her ne kadar açık özel bir nas gelmemiş olsa da şariin emriyle onu terk eder.
28:01Yani bu durumda onlar şeriatın sadece maslahat getirmiş olması varsayımına binaen
28:11aklı maslahat ve zararlı olanı anlamaya muktedir kabul ediyorlar.
28:18Dolayısıyla onlara göre Mesali-i Mürseli'yi ileri süren nedir?
28:24Aklın kendisidir.
28:26E aklın ileri sürdüğü bir şeyin şer'i hüküm olarak alınması,
28:31onu Resulullah Aleyhisselatü Vesselam getirmediği için asla caiz değildir.
28:37Dolayısıyla aklın getirdiği ve ileri sürdüğü hüküm ne yapılmaz?
28:43Kesinlikle alınmaz.
28:46Aynı şekilde kardeşlerim Allah Subhanehu ve Teala
28:55Rabbine yemin olsun ki aralarında çıkan ihtilaflarda seni hakem kılmadıkları müddetçe iman etmiş olmazlar buyuruyor.
29:04Yine şüphesiz bu benim dosdoğru yolumdur.
29:08Buna uyun, başka yollara uymayın.
29:11Zira o yollar sizi Allah'ın yolundan saptırır buyuruyor.
29:16Allah'ın indirdiklerinin dışındakilerle hükmetmeyi fısıkla, zulümle ve küfürle basıtıyor birçok ayet.
29:23Buna göre Mesali-i Mürseli'yi delil yapmak, Resulullah Aleyhisselatü Vesselam'ın kitap ve sünnetten getirdiğinden başkasını hakim kılmaktır.
29:34Bu ise Allah-u Teala'nın indirdiğinden başkasıyla hükmetmektir.
29:41Hatta aklın ileri sürdüğü ile hükmetmektir.
29:46Bu ise şeriattan başkasına yani akla tabi olmak demektir.
29:54Bu da zikretmiş olduğumuz ayetlerin nassına ters düşer.
29:59Onun için Mesali-i Mürseli'yi şer'i delil olarak kabul etmek kesinlikle caiz değildir.
30:08Diğer bir husus ise bizler sadece Resulullah Aleyhisselatü Vesselam'a tabi olmakla emrolunduk öyle değil mi?
30:15Allah-u Teala buyuruyor.
30:21Eğer Allah'ı seviyorsanız bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin buyuruyor.
30:26Yine Resulullah Aleyhisselatü Vesselam'ın getirdiğinin sadece vahiyden olduğunu bildiriyor Rabbimiz.
30:32O kendi hevasından konuşmaz.
30:39Onun konuştuğu ancak kendisine vahyedilen bir vahiydir buyuruyor.
30:44Dolayısıyla biz vahiyle gelene tabi olmakla emrolunduk.
30:50E bunun mefhumu muhalifi nedir?
30:55Resulullah Aleyhisselatü Vesselam'dan başkasına tabi olmaktan nehyolunduk demektir.
31:02Yani Resulullah Aleyhisselatü Vesselam'dan başkasına tabi olmaktan nehyolunduk demektir.
31:08Mesali-i Mürseli maslahatları şer'i delil yapmak ise akla tabi olmaktır.
31:15Dolayısıyla o Resulullah Aleyhisselatü Vesselam'dan başkasına tabi olmaktır.
31:20Böylece onun delalet ettiği şey de şer'i hüküm olmaz.
31:26Onun için Mesali-i Mürseli'nin şer'i delil olması bu yönden de yine ne değildir?
31:33Caiz değildir.
31:35Keza diğer bir husus.
31:37Kardeşlerim yine onlar Mesali-i Mürseli hakkında
31:41Mürseli olması yani delilden kopuk olabilmesi için bizzat kendisinin ve çeşidinin itibar edildiğine delalet eden bir nassın şer'iyatta geçmemesini şart koşuyorlar.
31:57İşte onların bu sözleri dahi Mesali-i Mürseli'nin şer'i delil itibarından düşmesi için yeterli bir şeydir.
32:08Çünkü şer'iyattan kendisine delalet eden bir delilin geçmemesi onun reddedilmesi için zaten yeterlidir.
32:17Zira alınması kast olunan hüküm aklın hükmü değil biraz önce zikrettiğimiz gibi şer'iyatın hükmüdür.
32:25Onun şer'iyattan olduğuna itibar edilmesi için ona delalet eden bir delilin geçmesi zorunludur öyle değil mi?
32:35E şer'iyattan bir nassın kendisine delalet etmemesinin şart koşulması Mesali-i Mürseli'nin şer'i olmasının mümkün olmaması için ve şer'i sayılmaması için zaten başlı başına yeterlidir.
32:57Velhasıl kıymetli dostlar, kerim kardeşlerim Mesali-i Mürseli'nin şer'i bir delil olmadığına dair bunlar gibi bir çok şeyi daha zikredebiliriz.
33:08Ama hem vaktimiz doldu hem de maksat hasıl olmuştur diye düşünüyorum.
33:15Bütün bunlardan Mesali-i Mürseli'ye şer'i delil olarak itibar etmenin batıl oluşu açığa çıkmaktadır.
33:25Dolayısıyla şer'i delillerden bir delil olması uygun değildir.
33:30Ancak kıymetli dostlar buranın altını çizmek istiyorum.
33:34Delil zanlı olduğu için ve başta da belirttiğimiz şekilde bir kısım şer'i delillere hatalı da olsa dayandırıldıkları için bazı imamlar ve müştehitler onunla delil getirmişlerdir.
33:51Bundan dolayı onların istibat etmiş oldukları bu hükümler şer'i bir hüküm sayılır.
34:00Neden? Çünkü vehmedilen bir delil olsa da onun hakkında delil şüphesi vardır.
34:07Ve zayıf da olsa şer'i delillerden çıkartılmışlardır.
34:11Ama maalesef günümüzde Mesali-i Mürsel'e kifayetsiz ellerde birçok haramların yolunu açan ve birçok farzların hükmünü kaldıran bir İngiliz anahtarına döndü.
34:28Bir maymuncuya döndü.
34:30Batıya ait küfür kanunlarını, uygulamalarını bu halka hep maslahat anahtarıyla kabul ettirmeye çalıştılar.
34:38Ne zaman bir şer'i hükmün uygulanması talep edilse ve bu konuda onlarca delil ortaya koysanız hemen karşınıza maslahatı çıkarırlar.
34:50Ve bu anahtarla onlarca ayet ve hadisin hükmü kaldırıldı maalesef.
34:58İşte bugün maalesef bu maslahatı Mürsel'e konusu İslami hükümlerin ortadan kaldırılmasının büyük bir unsuru haline gelmiştir.
35:11Bu sebeple bu konunun bilinmesinin son derece önemli olduğunu düşünüyorum.
35:17Evet kıymetli dostlar böylece bir dersimizin de burada sonuna geldik.
35:24Tabi ki bu konunun daha ele alınacak bir çok farklı yönleri var.
35:29Ama vaktimizin sonuna geldiğimiz için burada noktalıyor.
35:34Bir sonraki dersimizde buluşmak üzere.
35:37Hepinizi Allah'a emanet ediyorum.
35:39Esselamu Aleykum ve Rahmetullahi ve Berekatuhu.