bir bilsen... kaç kelâmın düşer duvarlarımdan? o yürüdüğün sahile değil ama... senin taaaa içine.
kaç kitap unuttu bu insanlar. kutsallarını bile hatırlamazlar.
kaç harf sıraladın da, adına "sözcük" dedin. ama elin boş.
kaç masala "paragraf"... yalanlarına "âşk" dedin. yalancılığına, "âşık".
kaç ruh taşıyorsun sen? yüzü gülen, öğretmen, vicdanlı, acımasız...
ve şimdi hiç utanmadan, hiç korkmadan, hem kaçıyor, hem de, âşk 'ı anlatıyorsun onlara. hem de, benim cümlelerimle, benim ormanımda, sevişmelerimle, hazırladığım kahvaltılar, çocukların saçını taradığım o sabahlar... terden, sana yapışan tenim! ve kestiğim o cılız nefesinle.
bunun elbette bir hesabı var... çünkü yolun uzun olacak ve aklın kısa senin. başkalarını da seveceksin. sadece bekle...
kitaplar, çok ağır hesap sorar. sayfalar şahit olur. cümleler bıçaklar. harfler vurur. yazanın elleri kırılır, yazdıkları onun olmayınca.
kanamaz bile. yaşadığını sanarsın da, nasıl öldüğünü anlayamasın. bir bakmışsın bitmiş. sadece kararır...
Be the first to comment