Sayın Adnan Oktar'ın A9 TV'deki canlı sohbeti (21 Nisan 2013; 23:30)

  • 11 yıl önce
CEYLAN ÖZBUDAK: Ruhum,  bir tanem,  gözümün bebeği Hocamla sohbetimize başlıyoruz, inşaAllah.  Buyurun Hocam.  

ADNAN OKTAR:  Şeyhimiz Sultanımız Şeyhin Şah Sultanımız Şeyh Nazım Kıbrısi El Hakkani Hazretleri,  dün bugün iyiymiş, maşaAllah.  Dün Şeyhimiz kalabalık bir düğüne katılmış. Bir saat kadar sohbet yapmış. Bugün hem Şeyh Bahaddin Efendi hem de Reham Hanım aramışlar.  Şeyh Bahaddin Efendi, bana çok selam söylemiş.  Aleyna ve Aleykum Selam ve Rahmetullahi ve Berakatuhu.  “Ellerinden öperim” demiş.  Estağfirullah.  Biz onun ellerinden öperiz, o bizim canımız. “Önümüzdeki günlerde gelmek istediğini” söylemiş. Şeref verir,  lütfeder.  

Didem Hocam dinliyorum.  

DİDEM ÜRER: Hocam, Çin’de dün meydana gelen 7. 0 şiddetindeki depremin ülkeye verdiği tahribat çok büyük olmuş.  Depremin ardından 1400’den fazla artçı şok yaşanmış.  Şu ana kadar enkaz altında kalanlar hariç, ölü sayısı 200,  yaralı sayısı ise on bir bini geçmiş.

ADNAN OKTAR:  İşte Ahir zamanda hep bunları duyuyoruz.  Deprem,  tsunamiler arkasından,  kasırgalar,  terör,  anarşi kesintisiz devam ediyor, ta ki Cenab-ı Allah’ın dediği oluncaya kadar, Hz. İsa Mesih (a.s) görünür hale gelinceye kadar.  Hz. Mehdi (a. s) zuhur edinceye kadar,  inşaAllah.  

Evet, Didem Hocam.  

DİDEM ÜRER:  Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici yaptığı son konuşmada şunları söyledi; “Biz yetmiş beş milyonun bir ve beraber olduğunu,  Allah’ın emriyle birbirine bağlanan bizlerin kardeşliğine kimsenin zeval getirmeyeceğini söylüyoruz.  Çünkü Allah’ın emrinden başka bizi bağlayan başka bir emir yoktur.  Bu yüzden hepimiz tüm inananlar,  tüm Müslümanlar bu emre amadeyiz ve bu emrin gereğini yaparız.  Dolayısıyla bizi kimse bölemez ve ayıramaz” diye konuştu.  

ADNAN OKTAR:  Çok güzel, Allah’a Kuran’a dayalı olarak konuşmak çok güzel.  Çok hoş olmuş.  Destici Hocamız, maşaAllah samimi bir Müslüman, samimi vatansever,  güvenilir bir insan, Allah yolunu açık etsin ve o mübarek Alperenlerin,  o koç yiğitlerin Allah her yerlerini nur kılsın, Allah şevklerini artırsın.

Evet, Didem Hocam.  

DİDEM ÜRER: Sayın Destici, ayrıca tüm partilerden seçilecek olan kişilerden,  cemaatlerden ve manevi önderlerden bir heyet kurulmasını ve çözüm sürecinin bu kişilerle konuşulmasını teklif etti.

ADNAN OKTAR:  Evet, geçen gün söylediğimiz,  on beş gün önce söylemiştim,  Allah razı olsun Destici Hocamız bu görüşe destek çıkmış,  maşaAllah.  Kısmen yapan kardeşlerimiz var ama dediğimiz tarzda olması önemli.  

Evet.

DİDEM ÜRER:  Hocam, Sayın Devlet Bahçeli “vur de vuralım,  öl de ölelim” sloganlarına cevaben “altmış üç aklı karışık insan bu sesten ürkmelidir” deyince,  Ak Parti genel başkan yardımcısı Mehmet Ali Şahin bu söze şöyle bir eleştiri getirdi; “Ak Parti bu ülkeyi kimseye böldürmeyecektir.  Bu ülkenin teminatı Ak Parti’dir.  Kimi vurmak,  kimi öldürmek için talimat vereceksiniz? Akil insanları hedef gösterdiniz.  Akil insanların başına bir hal gelirse, sorumlusu Devlet Bahçeli’dir” dedi.  

ADNAN OKTAR: Sayın Devlet Bahçeli, akil adamları dövün sövün demedi ki.  Öyle bir şey demiyor.  Bu coşkusu,  bu heyecanı vatanseverliğinden ama Ak Parti’nin de bölünmeye karşı tavrı çok net. Bayağı mükemmel bir bakış açısı var.  Ve kararlı bir bakış açısı var.  Ama Sayın Bahçeli’nin coşkusu,  heyecanı olmamış olsa, o zaman dışarıdan bakanlar ne der? “Bunlar hiçbir şeyle ilgilenmiyor bu millet” der.  Ne bölünme bu insanları, ilgilendiriyor ne başka şey ilgilendiriyor.  Kimi küfrediyor ses çıkarmıyor,  bölünmeden bahsediliyor ses çıkarmıyor” derler.  Ama öyle bir kükreme,  bir kararlılık,  milletin muazzam heyecanını görünce, derin devletler ayağını denk alır.  Yani derki “bu millet bölünmez,  bölünecek gibi değil, vazgeçelim” derler.  Daha önce alenen bölünme istiyorlardı.  Sonra federasyon istediler, kademe kademe kademe geri çekildiler.  Niye? Milletin kararlılığından.  Millet kararlı olmasa direk bölerdiler.  Federasyon da olurdu.  “Onu da kabul etmiyoruz” dedik. Kıbrıs’ta da öyle oldu.  Milletin kararlılığından vazgeçtiler.  Yoksa Kıbrıs gidecekti.  Bakıyorlar adamlar biz uyuyor muyuz,  ayakta mıyız. Bakıyorlar ki çakı gibi ayakta millet. “Olacak gibi değil” diyorlar.  Çanakkale’yi işgal ettiler adamlar, kontrol ettiler acaba ne oluyor. Baktılar hiç olacak gibi değil, “bize müsaade” deyip,  şapkalarla kaçtılar.  İzmir’de de öyle mesela