şimdi ben ne desem sana ne anlatsam hangi anıları yazsam hangi anları
dışarıda kar yapağıları savruluyor hava dumanlı doruk, ölü bir sevdadan söz ediyor o sevda ki, ayrılığın koynunda kurşun yemiş kanatlarıyla yarası Kızılırmak kadar kanayan
adını gizliyorum yüzümde bir ayıp gibi ne gözlerim yolda artık ne yüreğim ağzımda aldım bütün vuslatsızların kırgınlığını gülmeyeceğim bir daha
gittiğinden beri hayat güz intiharlarından arta kalan esinti öç alır gibi çırpıyor kanatlarını başımın üstünde gün olur bir düşmanın yüzü ya da daha kötüsü buzullardan daha soğuk daha dilsiz daha sağır
güneş çiçek açıyormuş, gün türkuazmış bu şehirde benim yanımda gündüzlere bölünmüş geceler var bu şehir batadursun sensiz olmuyor yar sensiz olmuyor
mevsimsiz iklimlerin örtüsü altında ruhum ölüsünü içinde saklayan toprak otlar nasıl kuruyorsa işte öyle unufak
keşke hiç görmeseydim gözlerinle yürümeseydim bu sokakları başımı alıp gelmeseydim senin ayaklarınla şimdi nasıl durdurabilirim nasıl gem vurabilirim şahdamarımdaki kana
ağlamak istiyorum ağlayıp unutarak geçirmek istiyorum zamanı geride bırakmak için geçmişin külünü gözyaşlarımla içimi yakmak istiyorum