Annemden sonra hiç bu kadar ölmedim! Bir yerlerden çıkar gelirdi: İzmir'den, Sivas'tan, Erzurum'dan, Asya'dan, Afrika'dan... O gelince birbirimize sevinçle haber verir, "Bahaddin abi İstanbul'da..." derdik. Muhabbet etmek için her gelişini adeta "ganimet" bilirdik. O gelince... İstanbul'a Asya, Afrika, Ortadoğu gelirdi. Filistin, Irak, İran, Pakistan, hele ki Afganistan gelirdi. Tek başına koca bir millet, bir kutlu ümmet gibiydi... * * * Seksenli yılların başında Akif Emre ile birlikte kaldığımız öğrenci evine ziyarete geldiğinde tanışmıştık. Abdülhamit Muhaciri müstearıyla, Afganistan direnişinin "günlüğünü" tutan o mübarek insan demek buydu. Müthişti. Cahit abinin (Zarifoğlu) teşvikiyle "Mavera" dergisinde, bizzat savaştığı, omzundan vurulup gazi olduğu Afganistan direnişini anlatıyordu. * * * Öyle yiğit, öyle celadetli, öyle heyecanlıydı ki, bütün dünya üzerine kalksa, bildiği yoldan milim sapmazdı.
İlk yorumu siz yapın