- 1 gün önce
Söyleşi: Faruk Ekici
Bazen en parlak renkler bile karanlık bir gölgede kaybolur. Melahat Üren'in hayatı da tam böyle bir gölgenin hikâyesiydi.
Ünlü ressam Eşref Üren'le evli olmak, Melahat Hanım'ı kendi evinde dahi görünmez kılmıştı. Kendi fırçasıyla rengarenk dünyalar yaratırken, omuzlarında sevdiği adamın gölgesi vardı. Çok istemesine rağmen, yaşamı boyunca tek bir kişisel sergi bile açamadan sessizce bu dünyadan göçtü.
Melahat Hanım'ın içindeki sızı, kendi dizelerinde gizliydi:
"Gün olur eteği belinde
Hamarat, titiz;
Gün olur eli böğründe
Tenbel, isteksiz
Kırgın, bedbaht,
Sızlanır ağlar sebepsiz.
Başını alıp yanından kaçmak istersin
Gün olur, tahammülsüz bir derttir başında!
Kıskanç, yırtıcı,
Küskün,
Kızgın, kavgacı
Yalanla, hakikat anlaşılmaz gözlerinde...
Boğazını sıkıp boğmak istersin!
Gün olur kokusundan
Kucak kucak renginden,
Uysal, tatlı,
Lâtiftir gülden!
Neşeli, mesuut!.
Bilinmez gülüşü neden?
Yakalayıp birçok öpmek istersin..."
Unutulmuş bir kadın ressam, gölgede kalmış bir sanatçı ve duyulmayan sesiyle Melahat Üren'in başrolde olduğu, 10 Temmuz 2026 tarihine dek Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nde ziyaretçilerini bekleyen Yan Yana sergisini, küratörü Dr. Öğr. Üyesi Ali Kayaalp’ten dinleyelim
Bazen en parlak renkler bile karanlık bir gölgede kaybolur. Melahat Üren'in hayatı da tam böyle bir gölgenin hikâyesiydi.
Ünlü ressam Eşref Üren'le evli olmak, Melahat Hanım'ı kendi evinde dahi görünmez kılmıştı. Kendi fırçasıyla rengarenk dünyalar yaratırken, omuzlarında sevdiği adamın gölgesi vardı. Çok istemesine rağmen, yaşamı boyunca tek bir kişisel sergi bile açamadan sessizce bu dünyadan göçtü.
Melahat Hanım'ın içindeki sızı, kendi dizelerinde gizliydi:
"Gün olur eteği belinde
Hamarat, titiz;
Gün olur eli böğründe
Tenbel, isteksiz
Kırgın, bedbaht,
Sızlanır ağlar sebepsiz.
Başını alıp yanından kaçmak istersin
Gün olur, tahammülsüz bir derttir başında!
Kıskanç, yırtıcı,
Küskün,
Kızgın, kavgacı
Yalanla, hakikat anlaşılmaz gözlerinde...
Boğazını sıkıp boğmak istersin!
Gün olur kokusundan
Kucak kucak renginden,
Uysal, tatlı,
Lâtiftir gülden!
Neşeli, mesuut!.
Bilinmez gülüşü neden?
Yakalayıp birçok öpmek istersin..."
Unutulmuş bir kadın ressam, gölgede kalmış bir sanatçı ve duyulmayan sesiyle Melahat Üren'in başrolde olduğu, 10 Temmuz 2026 tarihine dek Türkiye İş Bankası Resim Heykel Müzesi’nde ziyaretçilerini bekleyen Yan Yana sergisini, küratörü Dr. Öğr. Üyesi Ali Kayaalp’ten dinleyelim
Kategori
🦄
YaratıcılıkDöküm
00:00Bazen en parlak renkler bile karanlık bir gölgede kaybolur.
00:04Melahat Üren'in hayatı da tam böyle bir gölgenin hikayesiydi.
00:08Ünlü ressam Eşref Üren'in eşi olmak Melahat Hanım'ı kendi evinde görünmez kılmıştı.
00:14Kendi fırçasıyla rengarenk dünyalar yaratırken omuzlarında sevdiği adamın gölgesi vardı.
00:20Çok istemesine rağmen yaşamı boyunca tek bir kişisel sergi bile açamadan sessizce bu dünyadan göçtü.
00:27Melahat Hanım'ın içindeki sızı kendi dizelerinde gizliydi.
00:31Gün olur eteği belinde, hamarat, titiz.
00:35Gün olur eli böğründe, tembel, isteksiz, kırgın, bedbaht.
00:42Sızlanır ağlar sebepsiz, başını alıp yanından kaçmak istersin.
00:47Gün olur tahammülsüz bir derttir başında, kıskanç, yırtıcı, küskün, kızgın, kavgacı.
00:57Yalanla hakikat anlaşılmaz gözlerinde, boğazını sıkıp boğmak istersin.
01:03Gün olur kokusundan, kucak kucak renginden, uysal, tatlı, latiftir gülden, meşeli, mesut.
01:12Bilinmez gülüşü neden, yakalayıp birçok öpmek istersin.
01:16Unutulmuş bir kadın ressam, gölgede kalmış bir sanatçı ve duyulmayan sesiyle Melahat Üren'in başrolde olduğu bu sergiyi küratöründen dinleyelim.
01:26Melahat ve Eşref Üren çifti sanat yaşamlarını uzun yıllar yan yana sürdürmüş önemli iki ressamımız.
01:31Onların sanatsal yolculuğunu ve ilişkilerinin üretimlerine nasıl yansıdığını bize özetleyebilir misiniz?
01:36Melahat Üren ile Eşref Üren'in ilişkisini belirleyen ilk unsur, çok belirgin bir şey bu.
01:42Aslında bunun çok hiyerarşik bir ilişki olması.
01:45Çünkü zaten tanıştıklarında bir genç kız Melahat Hanım ve Eşref Bey'in öğrencisi Erzurum Lisesi'nde.
01:52Eşref Bey'le aralarında 20 yaştan fazla bir fark var.
01:55Dolayısıyla zaten bir öğretmen-öğrenci ilişkisi içinde başlıyor bunların ilişkileri.
01:59Daha sonra evleniyorlar ve de çok belirleyici bir başka fark Eşref Bey, Devlet Güzel Sanatlar Akademisi mezunu.
02:07Melahat Hanım herhangi bir formal sanat eğitimi almamış bildiği kadarını Eşref Bey'den öğreniyor öncelikle.
02:13Daha sonra onun üzerine kendi koyarak, kendi inşa ederek bir resimsel dil yaratıyor.
02:18Ve bir sanatçı kadın Melahat Hanım.
02:22Dolayısıyla bütün bu dinamikler onların ilişkisinde son derece hiyerarşik bir kurgu yaratıyor.
02:28Ve bunun etkisini biz çiftin kili yaşamında da daha sonra ayrı ayrı yürüttükleri sanat faaliyetlerinde de görüyoruz.
02:35Yani uzunca bir süre Melahat Üren'in öncelikle Ressam Eşref Bey'in eşi olarak anıldığını görüyoruz.
02:41Kendi başına bir hikayesinin olmasına, kendi resim dilini oluşturmasına ve bunun üzerinde uzun uzun çalışmasına filan açıkçası çok da fazla fırsat bulamamış.
02:51Son yıllarında büyük ölçüde kendi resimsel dilini oluşturuyor.
02:55Ve pek çok yerde de karşımıza çıkan bir bilgi.
02:58Bir kişisel sergi açamıyor Melahat Hanım ya da açmıyor.
03:02Bence açamıyor daha ziyade belli dışsal faktörler yüzünden.
03:06Dolayısıyla 1969'daki erken vefatının ardından 50 ya da 51 yaşında vefat ettiğinde
03:12ve Melahat Üren'in hikayesi bir yerde sona eriyor gibi bir şey oluyor.
03:161973 senesinde Eşref Bey kendisinin 35, Melahat Hanım'ın da 30 eserini İş Bankası'na bağışlıyor.
03:24Çünkü bu resimlere en iyi İş Bankası'na sahip çıkabileceğini ve bunların en iyi banka tarafından muhafaza edilip
03:30bir günde bir güzel sergi yapılabileceğini düşünüyor.
03:33Ve dönemin gazetelerine verdiği bir mülakatla bu düşüncesini dile getiriyor.
03:38İş Bankası koleksiyonundaki bu çok sayıda Melahat ve Eşref Üren resimlerinin mevcudiyeti de aslında biraz bu çekirdeğe dayanıyor.
03:46Daha sonra bu iş koleksiyon yeni alımlarla genişleyecek ve zenginleşecek.
03:51Peki bu sergi açamaması, sanatçı kıskançlığı mı yoksa başka bir şey mi?
03:55Bilgi var mı bununla ilgili?
03:57Bununla ilgili bir kesin bilgi yok ama Eşref Üren Ankara'da çok iyi tanınan, sevilen, çok saygı duyulan bir ressam.
04:05Dolayısıyla Melahat Üren'in bir sergi açmasını kolaylaştırabilecek bir kişi böyle bir rol oynamadığını görüyoruz.
04:13Dolayısıyla bunun arkasında elbette başka bir takım sebepler olduğunu insan ister istemez düşünüyor.
04:18Ben Eşref Bey'in o hanenin esas ressamı olarak anılmak istediğini düşünüyorum.
04:23Yani genç ve kendisinin öğrencisi de olmuş bir kadın sanatçının üstelik bir sergi açarak parlaması belki de onun çok hoşuna gidecek bir şey değildi.
04:34Melahat Hanım bunun kavgasını veriyor mu?
04:36Melahat Hanım bunun kavgasını aslında veriyor çeşitli şekillerde.
04:41Bir kere müthiş bir üretim döngüsü var Melahat Hanım'ın.
04:45Sadece resim yapmıyor, karikatürler yapıyor, roman tefrika etmeye çalışıyor, şiirler yazıyor, piyesler kaleme alıyor.
04:53Yani ciddi bir edebiyat üretimi de var bir yandan bunun niteliği hakkında ayrıca tartışabiliriz ama sürekli düşünen ve yazan bir kadınla karşı karşıyayız.
05:02Bu şekilde kendisine çizilen alanın ki bunun Eşref Bey tarafından öncelikle ve sonra da işte toplum tarafından çünkü ne de olsa halen bir patriyarkal sistemin yoğun bir biçimde yürürlükte olduğu bir dönem bu.
05:16O alanın dışına taşmaya çalışan bir sanatçı kadın görüyoruz biz burada.
05:21Şu hikaye sık sık anlatılır.
05:24Bu Melahat Hanım'ın bu döngünün dışına çıkma çabasının bir kanıtı olarak.
05:28Bir zaman, bir tarihte Eşref Bey ile Melahat Hanım'ın Ankara'daki evine iki tane kişi geliyor, resim satın almaya geliyorlar.
05:37İşte onlar gelmeden önce Melahat Hanım, Eşref Bey resimlerini çıkarıyorlar, masanın üstünde diziyorlar.
05:42Bu müşteriler Eşref Bey'in resimlerini alıyorlar.
05:45Melahat Hanım'dan da ayıp olmasın diye bir ya da iki tane resim alıyorlar, gidiyorlar.
05:48Ondan sonra Melahat Hanım bu haksızlığa, bu görünmezliğe o kadar öfkeleniyor ki masanın üzerinde duran Eşref Bey resimlerinden birini, satılmayan resimlerden birini alıyor, Eşref Bey'in kafasına geçiriyor.
06:01Bu acıklı bir olay aslında çünkü görünmez olmaya biraz da mahkum kalmış bir kadının öfkesinin dışarı taştığı anlardan bir tanesi ve bu ilişkide bu şekilde karakterize edilen anların sayısı çok da az değil diye düşünüyorum.
06:17Yani popüler bir çift olan ürenlerin Ankara'daki sofralarında büyük yemekler veriyorlar.
06:24Masanın ressamı Eşref Bey.
06:25Eşref Bey anlatıyor, Eşref Bey'i dinliyor.
06:28Melahat Hanım ilgilenen olursa işte şiirlerinden bahsediyor, hikayelerini gösteriyor, resimlerinden bahsediyor.
06:33Yani hep bir kabuğu kırıp, bir duvarı aşıp görünür olmaya çalışan ama bunu kısmen gerçekleştirebilmiş bir sanatçı kadın var karşımızda.
06:41Ve bir sergi açamamış olmak aslında sanatçı için sonsuz bir görünmezliğin kilidi sayılabilir.
06:49Peki ilk sergisini öldükten sonra, ilk kişisel sergisini öldükten sonra açıldığını söylediniz.
06:55Onu da Eşref Bey mi açıyor yoksa nasıl oluyor o ilk sergi, ilk kişisel serginin açılışı?
07:01Melahat Hanım 1969'da vefat ettikten sonra arkasından yazılanlara baktığımızda şunu görürüz.
07:07Bir sergi açamamış olması Melahat Hanım'ın çok içinde kalmış bir şeydir.
07:11Dolayısıyla vefatından 4 sene sonra 1973'de Eşref Bey elindeki resimlerden bir sergi düzenler Melahat Hanım'a.
07:19Bu suretle ilk Melahatüren kişisel sergisi de onun vefatından 4 yıl sonra açılmış olur.
07:24İlgi toplar ama Melahat Hanım'ın tarihinde de bu bir şeydir, bir görünürlük anıdır.
07:30Onun dışında Türk Sanat Tarihi kanalında Melahat Hanım'dan pek fazla bahsedilmez.
07:36Belki bazı karma sergilerde birkaç eserine yer verilmiştir.
07:40Genellikle Eşref Bey'le beraber eserleri sergilenir.
07:44Dolayısıyla ister istemez orada da bir hiyerarşi içinde sergilenir bu eserler.
07:49Ve genellikle bu Melahat Hanım'ın lehine bir kurguda değildir.
07:52Sizce bu çifti sanat dünyasında farklı kılan nedir?
07:56Hem fırça anlamında hem kişisel yaşamları anlamında diğer ressamlarımızdan farklı kılan,
08:02yani buraya resim heykel müzesine gelmelerini sağlayan o farklılık, o özellik nedir sizce?
08:08Her şeyden önce Eşref Güren akademik resim kurallarını iyi bilen bir ressamdır.
08:13Yani ressam gibi bir ressamdır daha açık bir şekilde söyleyecek olursam.
08:17Melahat Hanım formal eğitim almış bir ressam olmadığı için istediği kadar özgür davranabilir.
08:22Dolayısıyla bu ona akademik kurallarla bağlı olan ressamların sahip olmadığı bir esneklik verir, bir özgünlük verir.
08:30Bunlar bile kendi başına önemli ve belirleyici.
08:33Bir de hikayeleri önemliyici.
08:34Yani özellikle Melahat Üren'in bir büyük görünmezliğin ardından sadece resimleriyle değil içerideki salonların birinde teşhir ettiğimiz bir sürü kişisel malzemeyle ve arşiv malzemesiyle, efemera ile filan birdenbire İstanbul'un sanat ortamının içine girişi bu sergiyi görülmeye değer kılıyor bence.
08:55Bu soruyu şöyle kısaca sormuş olayım.
08:57Bu sergide Melahat Üren'e pozitif bir ayrım şıklamayabildiniz mi?
09:01Kesinlikle.
09:03Zaten amaçlardan birisi de buydu.
09:05Amaçlardan biri sanatçı kadınları daha görünür kılmaktı.
09:08Fakat Eyüboğlu sergisi ile Üren sergisi arasında bir belirgin fark da vardı.
09:12O da şundan ileri geliyor.
09:13Eren Eyüboğlu zaten tanınan ve bilinen bir ressamdı.
09:18Her ne kadar Bedri Rahmi Bey gibi neredeyse mitolojik bir kişiyle olan ilişkisinden ötürü onun gölgesinde kalma durumu.
09:26Eren Hanım için de geçerli olsa da Melahat Hanım'ınki gibi bir büyük sessizlik ve görünmezlik örtüsüyle örtülü değil.
09:33Eren Hanım'ın sanatı ve yaşamı.
09:35Ama Melahat Üren'de aksine hakkında pek az yazılmış, kişisel sergisi olmamış, eserlerin kataloğu yapılmamış, hakkında bir akademik makaleye benim rastlamadığım bir obskür ressamla karşı karşıyaydık.
09:48Dolayısıyla Melahat Hanım'ın hem eserlerini hem hayat hikayesini ve bu görünmezliği kaçınılmaz kılan sebepleri ortaya koymak gerekiyordu.
09:58Dolayısıyla evet bu açıkça Melahat Üren'in daha önde olduğu bir sergiydi.
10:02Öyle olması da gerekirdi ki Eşref Üren'de böylesi bir kurgunun altında pek ezilecek bir sanatçı değil.
10:10Ama odak noktası Melahat Üren'de evet.
10:13Ve onun görünmezliğiydi ya da sessizliğiydi.
10:15Burada Resim Eykel Müzesi'nin üçüncü katında ziyaretçilere nasıl bir seçki bekliyor?
10:21Resim Eykel Müzesi'nin bu katı aslında iç içe açılan bir takım odalardan oluşuyor, salonlardan oluşuyor.
10:27Birinci odamızın adı dünyaları kesiştirmek. Sonuçta bu iki kişinin beraber paylaştığı bir ev, bir fiziksel ortam var ve o evin içinde gerçekleşen bir yaşam var.
10:38Bu yaşamın dekoru aslında bu bizim birinci salonda gördüklerimiz.
10:41Tümortlar olsun, enteriyörler olsun, bazı portreler olsun ortak yaşamdan, bu işte yan yana devam ettirilen yaşamdan çeşitli sahneleri görselleştiriyor.
10:51İkinci salonumuzun adı tanıdık yüzler, demin de bahsetmiştim, Ürenler Ankara'nın sevilen çiftlerinden biri.
10:57Dolayısıyla evlerine girip çıkan çok dostları var, ahbapları var, öğrencileri var, resim öğrenmek isteyen genç resim merakları var, modeller giriyor çıkıyor filan.
11:08Dolayısıyla biraz onların yakın çevresini oluşturan insanların suretlerinden oluşan bir portre odası olarak düşündük orayı.
11:14Üç ve dördüncü odalar bana sorarsanız bu serginin en önemli kısımları.
11:18Çünkü burada daha önce Melatüre'nin bir yerde yayınlanmadığını düşündüğümüz kişisel malzemesi yer alıyor.
11:25Bunun içinde kendi eliyle yazdığı bir otobiyografik metin var.
11:28Daha sonra değiştirdiği ve daktilo ile yazdığı ikinci bir otobiyografik metin bulunuyor.
11:33Bir rüyasını kaydetmiş el yazısıyla.
11:35Onun içsel yaşantısını anlamamıza çok yardımcı olacak bir şey bu.
11:39Şiirleri var, piyeseleri var, karikatürleri var, bilmeceler yazıyor.
11:43Yani onun o sessiz sedasız Eşref Bey'in gölgesi altında senelerce ürettiği ve yazıya döktüğü pek çok şeyi bu odada bir araya getirdik.
11:52Burası bir bellek odası oldu ve aslında Melatüre'nin de kendine ait bir odası olduğunu varsayarak yaptık bunu.
12:00Bundan sonraki odalarda nüleri görüyoruz, Ankara manzaraları görüyoruz.
12:07Birlikte tatile gittikleri Erdek gibi tatil beldelerinden yapılmış resimler var.
12:12Yani aslında seyirciler ürenlerin hayatında şöylece bir dolanmış oluyorlar bu serginin kurgusu içinde.
İlk yorumu siz yapın