Kehf kıssasından açıklamalar-2: Hz. Musa (as) Hz. Hızır ile İstanbul’da karşılaşmaktadır. Hz. Mehdi (as) ve çevresinde olan insanların yaptığı hikmetli olaylar halk tarafından tam anlaşılmayacaktır.

  • 10 yıl önce
MERVE BÜYÜKBAYRAK: “(Musa) Dedi ki: ‘Bizim de aradığımız buydu.’ Böylelikle ikisi izleri üzerinde geriye doğru gittiler.”

ADNAN OKTAR: İkisi de izleri üzerinde zamanda geriye doğru gidiyorlar.

MERVE BÜYÜKBAYRAK: “Derken, Katımız'dan kendisine bir rahmet verdiğimiz ve tarafımızdan kendisine bir ilim öğrettiğimiz kullarımızdan bir kulu buldular.”

ADNAN OKTAR: Sen ona ister Abdulhay de, ister Abdulrezzak de, Hz. Hızır (a.s) de ama Peygamberimiz (s.a.v)’in ona verdiği isim ‘Hızır’. Ama tabii ki çok ismi vardır, birkaç ismi vardır. Mesela Tevrat’ta da ismi daha değişik, Hıristiyanlıkta da ismi daha değişik. Halk arasında da Hıdır da diyorlar, Hızır da diyorlar. Ama o şahıs, oradaki kişi. Yani batın ilminin sultanı, ilmi ledünün sultanı. Hz. Mehdi (a.s)’a baktığımızda ilmi ledünün Hz. Mehdi (a.s)’da hakim olduğunu görüyoruz. Adam niye itiraz ediyor, İstanbul’daki büyük alim? Hz. Musa (a.s) nasıl itiraz ediyor? Haşa, Hz. Musa (a.s) ile tabii kıyaslanmaz. Hz. Musa (a.s) orada onu anlayamıyor. İstanbul’daki alim de hasta olduğu için anlayamıyor. Ondaki ilmi, ondaki derinliği anlayamıyor. Anlayamadığı için de itiraz etmiş oluyor. Demek ki ledün ilmiyle hareket ediyor Hz. Mehdi (a.s).

MERVE BÜYÜKBAYRAK: “Musa ona dedi ki: ‘Doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?’” Rüşd; doğru yol, Kuran, Allah’ın Kitabı, o devirde Tevrat. Ama Allah “doğruyu ondan öğreneceksin” diyor.

MERVE BÜYÜKBAYRAK: “Dedi ki: ‘Gerçekten sen, benimle birlikte olma sabrını göstermeye güç yetiremezsin.’”

ADNAN OKTAR: Hz. Mehdi (a.s)’la olma sabrına insanlar güç yetirebilir mi? Güç yetiremiyorlar. Kaç kişi güç yetirebiliyor? Hz. Mehdi (a.s)’ın belki binlerce talebesi oluyor ama 313 kişi güç yetirebiliyor. Başlangıçta 9 kişi güç yetirebiliyor, sonra 30 kişi güç yetirebiliyor. Çünkü anormal görüyorlar Hz. Mehdi (a.s)’ın yaptıklarını. Hayatını da anormal görüyorlar; yaptıklarını da, konuşmalarını da anormal görüyorlar. Ve zor ve tehlikeli görüyorlar. Çok çetin, tehlikeli ve riskli görüyorlar. O yüzden uzak duruyorlar.

MERVE BÜYÜKBAYRAK: “(Böyleyken) ‘Özünü kavramaya kuşatıcı olamadığın şeye nasıl sabredebilirsin?’”

ADNAN OKTAR: Özü ayrı demek ki, zahiri ayrı; özü derinlere doğru gidiyor. Özünü kavrayamaz, insanlar genellikle hep sathidir. Bakar, duruma göre karar verir. Yüzeyseldir insanlar. Ama Hz. Mehdi (a.s)’daki konum derinliğe dayalı olduğu için yüzeysel bakanlar batıyorlar. Ancak derin bakan, kalp gözüyle bakan görebiliyor.

MERVE BÜYÜKBAYRAK: (Musa:) “‘İnşaAllah, beni sabreden (biri olarak) bulacaksın. Hiçbir işte sana karşı gelmeyeceğim’” dedi.

ADNAN OKTAR: Demek ki sabır başarının başı. Başarının anahtarı sabır. Demek ki Hz. Mehdi (a.s) talebelerinde en çok ne görülecek? Sabır görülecek. En hayati. Sabır, metanet.

MERVE BÜYÜKBAYRAK: “Dedi ki: ‘Eğer bana uyacak olursan, hiçbir şey hakkında bana soru sorma, ben sana öğütle-anlatıp söz edinceye kadar.’”

ADNAN OKTAR: Gerekirse anlatır. Anlatmıyorsa tevekkül edip hüsn-ü zan etmek… Hz. Mehdi (a.s)’a hüsn-ü zan esastır. Hüsn-ü zan edemiyorsan batarsın. Hz. İsa Mesih (a.s)’da da öyledir, hüsn-ü zan edemeyen batar.

MERVE BÜYÜKBAYRAK: “Böylece ikisi yola koyuldu. Nitekim bir gemiye binince, o bunu (gemiyi) deliverdi.” 

ADNAN OKTAR: Bak mesela, gemiyi delmek… Demek ki Hz. Mehdi (a.s)’da öyle bir olaylar olacak ki çok tehlikeli görülecek. Gemiyi delmek felaket demektir, suç. Demek ki Hz. Mehdi (a.s)’ın çevresinde bulunanlar büyük suçlarla itham edilecekler, sanki büyük suç işliyormuş gibi gözükecekler. Gemiyi delmek ne demek? Terör demektir. Dışarıdan bakışa göre. Bayağı tehlikeli bir şeydir. Onun yanına kim yanaşır böyle durumda? Yanaşmaz kimse. Birçok kimse yanaşmaz. Gemiyi delen bir insanın yanına yanaşır mı insan? Çok tehlikeli. Ama yaptığı batında hak, doğru. Gemi demek ki denizin kenarında, demek ki öyle herhangi bir deniz de değil; şehrin içinde bir deniz. Geminin hareketli olması için, gemilerle iç içe olması için boğaz üzerinde olan bir şehir olması gerekiyor. Dünyada da boğaz üzerinde olan tek şehir İstanbul’dur, başka yoktur. İki denizin birleştiği, boğaz üzerinde olan şehir sadece İstanbul’dur.

MERVE BÜYÜKBAYRAK: “(Musa) Dedi ki: ‘İçindekilerini batırmak için mi onu deldin? Andolsun, sen şaşırtıcı bir iş yaptın.’”

ADNAN OKTAR: Bak, suçlama; “şaşırtıcı bir iş yaptın.” Hz. Mehdi (a.s)’a ne diyecekler? Çok şaşırtıcı bu iş, yanlış yaptın” diyecekler. “Sen ümmeti mahvetmek için mi geldin, insanları batırmak için mi faaliyet yapıyorsun?” diyecekler. Ne diyor Hz. Musa (a.s)? “İçindekileri batırmak için mi geldin?” Yani “bu adamları öldür