Eyalet sistemini savunmak bölünmeyi savunmaktır ve Armageddon’un alt yapısı oluşturulmuş olur.

  • 10 yıl önce
DİDEM ÜRER: Sayın Devlet Bahçeli bugünkü parti grubundaki konuşmada şunları söyledi. “Sayın Erdoğan İlkelerini ve kurallarını siyasi niteliğini korumakla hükümlü olduğu Türkiye’yi hangi hakla ve yetkiyle eyalete dönüştürmekten bahsetmektedir. Bilinsin ki, eyalet sistemi tam anlamıyla federal bir yönetimdir. Türk milleti adeta kıyamet gününe adım adım götürülmektedir. Cumhuriyeti yıkmak ve Türkiye’yi etnik parçalara ayırmak küfürdür, düşmanlıktır, azgınlıktır. Sayın Başbakan bunu bilmiyor mu? Milli ve manevi bağlılığından şüphe etmediğim Ak Parti’ye oy vermiş kardeşlerim, gidişata tepki göstermeli, ses vermeli ve mutlaka gelişmelere söyleyecekleri bir şey olmalıdır. Ak partili vatansever milletvekili arkadaşlarım, Başbakanın düşüncelerine nasıl onay vermektedir” demiş.

ADNAN OKTAR: Mesela bu, Devlet Bahçeli Hocamız’ın makul aklı başında kişiliğinin yansıması. Çok makul bir konuşma, güzel bir konuşma, haklı endişeleri var, bir Müslüman evladı olarak, Türk evladı olarak bölünmeye karşıdır tabii ki. Türk İslam Birliği’ni ilke edinmiş bir insan, bölünmeden bahseden insanların olduğu bir ortamda susamaz. Tabii ki kükreyecektir. Güzel konuşmuş, hoş konuşmuş. Teyakkuz yoğun olması gerekir. Eyalet sistemini savunmak, federatif sistemi, otonomiyi savunmak, bölünmeyi savunmaktır. Kibar isimlere gerek yok. Bir de Güneydoğu’da üstelik komünist bir devlet kurmak. Bu, Türk milletinin İttihad-ı İslam sevdasına vurulmuş çok büyük bir darbe olur, bütün bölgeyi mahvedecek bir yangının başlangıcı olur, Armageddon’un alt yapısı bu şekilde tamamlanmış olur, hem milletimizi mahveder, hem bölgeyi mahveder, hatta İsrail’i bile mahvedecek belanın başlangıcı olur. Bir avuç evanjelikin ideallerine hiç kimse hizmet etmesin, etmeyecek. Başbakanımız benim gördüğüm, üslubundan nur gibi insan, kararlı. Bölünmeyi gizlice isteyen varsa, Allah onları helak etsin. Herhangi bir kibar isim altında federatif sistem olabilir, eyalet sistem olabilir, otonomi olabilir, ona benzer bir isim altında, gizliden gizliye Türkiye’yi bölmek isteyen varsa, Allah onu ve destekleyenleri helak etsin. Allah hidayet versin, hidayet vermezse helak etsin. Bin bir türlü belayla, bin bir tür ızdırap içerisinde kendi başı dertlerine düşürsün Allah. Ama başbakanın bu kadar açık sarih ifadeleri varken, illa böyle diyemeyiz. Çünkü anarşi durdu, hakikaten. Bak hiç şehit cenazesi gelmiyor. Ortada bir şey yok. Tamam sözler dönüyor, laflar dönüyor ama fiiliyatta bir şey yok. Fiiliyatta bir şey yoksa, bir şey yoktur. Ama Allah vermesin, anormal bir şey olsa, biz Türk milleti olarak gerilmiş yay gibi bekliyoruz. Anında karşılığını veririz, kanunla, hukukla. Yani 75 milyon vatan evladı hazırız. Biz öyle şuraya, buraya falan Yugoslavya’ya, Irak’a benzemeyiz. Türkiye’yi bölmeye kalkan, dünyayı bölmüş olur, dünyayı ortadan parçalamış olur. Kıyamet kopar, mümkün değil.

Mehdiyet’in olduğu ortamda, Hz. İsa Mesih (a.s)’ın olduğu bir ortamda, sen Allah’ın kaderini değiştirmeye kalkıyorsun, öyle mi? Allah’ın kaderini değiştiremezsin. Allah’ın kaderi İttihad-ı İslam’dır. Allah’ın kaderi Hz. Mehdi (a.s)’ın çıkışıdır. Allah’ın kaderi Hz. İsa Mesih (a.s)’ın çıkışıdır. Hz. Hızır (a.s) ile kimse mücadele edemez, Hz. Mehdi (a.s)’la kimse mücadele edemez, Hz. İsa Mesih (a.s)’la kimse mücadele edemez, Allah’ın planını kimse bozamaz, Allah’ın yarattığı kaderi kimse bozamaz. Allah’ın plana ihtiyacı yokta, kader anlamında diyorum. Olabilir bu sesler gelecektir, bu seslerin, bu uğultuların arasından çok güçlü bir Türkiye, büyük bir İttihad-ı İslam çıkacak.

Dolayısıyla, biz tabii ki sebebe sarılırız ayrı ama Türkiye’nin kılına kimse dokunamaz. Sayın Devlet Bahçeli’nin üslubunda bir güzellik gördüm ben, konuşması hoş. Tabii ki teyakkuz olur, diyecek, bir vatansever olarak, Türk İslam Birliği ülküsü için bütün ömrünü vermiş bir insan olarak, böyle konuşması lazım, başka ne konuşacak? Kükresin demiştik, biz zaten, o da kükrüyor, maşaAllah, inşaAllah. Zaten küçücük bir vatan parçası var, küçücük bir vatan toprağı var değil mi? Bizi zaten ufacık toprağa sıkıştırdılar, zaten Osmanlıyı parçaladılar, geri kalanı da alacağız, kafasıyla ortaya çıkıyorlar, Lazistan bilmem ne zorla. Karadeniz bir kere silme delikanlıdır. Sen Karadeniz’e en olmayacak yere giriyorsun, en olmayacak damardan giriyorsun. Yani Karadeniz dedin mi, bir 10 dakika düşüncen kardeşim sen. Zırıl zırıl deli olsa, gidip böyle bir teklifi yapmaz, Karadeniz’in delikanlılarına. En başından, en sonuna silme delikanlı doludur, namlıdır delikanlılıkları, hepsi kabadayıdır. Ya aklını kaybetti bunlar, ya bir şey oldu, gitmiş Karadeniz’de, diyorlar “sizi ayırsak nasıl olur?” Yani Karadeniz halkı buna cevap dahi vermez. Cevap verirse zaten Allah vermesin. Cevap dahi vermez. En iyisi onlar bunu söylememiş olsun, Karadenizli kardeşlerim

Önerilen