ADNAN OKTAR: Polisle olan çatışmalarda da polis kendini korurken işte o gaz atarken falan, tabii ki bu insanın yüzüne gelir, gözüne gelir, ağzına burnuna gelebilir. O kontrol edilebilir bir şey değil. Böyle bir risk var. Öyle olan yerlerde insanlar artık yüzünü koruyacak yahut öyle bir ortamda kalırsa bir yere sığınacak. Bir yeri kendine siper alması lazım eğer polis kendine o şekilde gaz atıyorsa, çözüm o olur. Yoksa onun bir rotası yok. Kulağa da gelebilir, göze de gelebilir her yere gelebilir. Polisin de yapabileceği bir şey yok burada. Polis çünkü onu atmakla mükellef orada. Amirleri at deyince, atacak. Attığında da nereye gideceğini tespit edemez. Ama en güzeli, çatışma ortamı meydana getirmeden demokratik, sevecen özgür bir ruhla demek istediklerini gençler diyecekler. Polis de onlara imkan tanır, devlet de imkan tanır gayet de güzel olur. Her yerde bu bu şekilde olması gerekiyor. Ama saldırmak, can yakmak, cam-çerçeve kırmaya kalkmak, bunlar olmaz. Bunun açıklaması yok. Bunu zaten o gençler de savunmuyorlar. Mesela Beşiktaş’ın koç yiğitleri hemen tavır almışlar aslanlar. Aslan gibiler, vatanına da titiz onlar, bayrağına da titiz, milletine titiz, polisini sever, askerini sever, bölünmeye karşı. O gençler, o aslanlara kimse oyun oynayamaz zaten.