GÜLAY PINARBAŞI: Canımdan daha değerli olan, zümrüt gözlü Hocamla yayınımıza devam ediyoruz. Buyurun Hocam.
ADNAN OKTAR: Didem Hocam dinliyorum.
DİDEM ÜRER: Hocam, Türkiye’nin iç işlerine karışmasını gerekçe gösteren Kahire Büyükelçimiz Botsalı'yı istenmeyen adam ilan eden ve Türkiye’yi terk etmesini isteyen Mısır, Türkiye’deki diplomatik temsilini maslahatgüzar düzeyini düşürdü. Ankara’da buna aynı şekilde cevap verdi.
ADNAN OKTAR: Ankara cevap verdi. İşte söylediğimiz o, yani Hz. Musa (a.s), Firavun’la bile muhatap oldu. Hadi diyelim ki oradaki idare Firavun-ki, zaten işin doğrusu öyle bir yöntem kullandılar. Firavun olduklarını düşünsek bile Hz. Musa muhatap olduğuna göre, hükümetimizde muhatap olup onları doğru yola çağırması gerekir. Arkadaşlığa, kardeşliğe, barışa, uzlaşmaya, Müslüman kardeşlerle hükümetin arasındaki buzlara çözecek bir faaliyete kendini vakfetmesi gerekiyor, hükümetimizin ve dış işlerimizin. Ama herhalde bundan sonra inşaAllah, düşünüyorlardır, düşünmüyor değillerdir, zannetmiyorum yani.
DİDEM ÜRER: Hocam bugün öğretmenler günü, bütün öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyoruz, inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Öğretmenler günü her gün öğretmenler günü olur, her gün anneler günü, her gün babalar günü olur ama iyi güzel. Sanki senede bir kere hatırlıyormuşuz gibi imaj veriliyor, ben ona biraz şaşırıyorum. Yani insanlarda burukluk meydana getirir bu. Bir öğretmen düşün, bir yılda bir kere tanınıyor, hatırlanıyor, hatırı soruluyor, gönlü alınıyor bu çok acı olur onun için, çok acayip olur. Olur mu? İnsan sevdiği bir öğretmeni varsa, gerekirse her gün arar, her hafta arar, her ay arar. Sık sık ziyaretine gider, gönlünü alır. Yani mantığın bu şekilde olması gerekir.
Evet dinliyorum.
DİDEM ÜRER: İsmet Berkan bugünkü yazısında “bakterilerin antibiyotiğe karşı direnç göstermesiyle ilgili duyduğu endişeyi” dile getirmiş. “Evrim böyle ilerlerse, bir sıyrık yüzünden ölebiliriz” demiş özetle. Ancak bildiğiniz gibi Hocam artık bilimsel olarak bakterilerin antibiyotik direncini o canlıya bir evrimleşme sağlamadığı ispatlanmış durumda. Fakat hala Türkiye’de böyle şeyleri savunabiliyorlar.
ADNAN OKTAR: Kardeşim bakteri, kainatın ilk yıllarından beri var. Yani milyonlarca, yüz milyonlarca yıldan beri var. Hep bakteriler hep bakteridir. Bakteri bir gün Charlton Heston’a dönmemiştir. Allah Allah, hep bakteri kalmıştır. Bıraksınlar bu işleri. Kayaların içerisinde var bakteri fosilleri, hiçbir şekilde değişmemiş. Her aşamasında var. Aynı bakteri fosilleri, her aşamaya ait var. Hiç birinde bir değişiklik yok. Ama Cenab-ı Allah bakterinin yaşayabilmesi için, ona bir imkan veriyor. Bakteriye bölünme imkanı veriyor. Bir savunma imkanı veriyor. Hoşlanmadığı bir şeyden kaçma imkanı veriyor. Bütün canlılara bunu vermiştir Cenab-ı Allah. Mesela bir kedi de kendini korur kollar. Bakteri de kendini korur kollar. Mesela koloni halinde hareket ediyorlar. Harika yönleri çok fazla. Virüs de öyle, yani muazzam bir teknolojiyle yaratılmış. Dolayısıyla onun evrimle devrimle falan alakası yok.
Hz. Mehdi (a.s), müminler için rahmet. Arkadaşlar sanki Hz. Mehdi (a.s)’ı bir bela gibi gösteriyorlar. Deccal bir beladır. Deccalle kucak kucağa birçok insan. Peki Hz. Mehdi (a.s)’la, İslam alemini birleştirmekten niye kaçınıyorsunuz? Bir de diyorlar ki işte Mehdiliği eğer ortaya korsak, her cemaat kendi liderini Mehdi bilir. Kardeşim bilsin, sana ne? Allah’a akıl mı öğretiyorsun sen? Sen Mehdi’yi aramaya çık, Allah senin karşına çıkaracak. Daha hala “yok, cemaatler her cemaat kendi liderini Mehdi olarak görür” diyor. Görsün. Ben sana ne diyorum? Sen ara bir araya gel, Allah senin karşına Hz. Mehdi (a.s)’ı çıkaracaktır diyorum. Fitne olmaz, kargaşa, hiçbir şey olmaz. Peygamber öyle diyor sana. Fitne olacak demiyor. “Mehdi’yi aradığınızda bereket olacak, güzellik olacak” diyor. Onu şeytan dedirtiyor. Şeytandan Allah’a sığının. Haberiniz bile olmuyor. Şeytan, Mehdiyet’i fitne gibi gösteriyor. Ayrılıp dağılmayı da bereket gösteriyor, hayırlı gösteriyor. Halbuki onda asıl fitne.
Didem Hocam buyurun.
DİDEM ÜRER: Hocam, Aylin dün El Arabiyya Televizyonu’nda Mısır büyük elçimizin ihraç edilmesi konusuyla ilgili olarak bir tartışma programına katıldı canlı yayında. Sizin de açıklamalarınız doğrultusunda Mısır’ın Türk büyük elçiliğinin de katıldığı programda, Mısır ve Türkiye’nin yıllar süren bir dostluğu olduğu, bu nedenle Türkiye’nin mutlaka uzlaştırıcı ve barıştırıcı olarak Mısır’ın tümünü kucaklayan politika içinde olması gerektiğini vurgulayan geniş bir konuşma yaptı, maşaAllah.
ADNAN OKTAR: İyi güzel olmuş, maşaAllah elhamdülillah. Demin de söyledim, Mısır’da idarenin Firavun olduğunu düşünelim, Tayyip Hocam Hz. Musa (a.s) olması lazım. Hükümetimizin Hz. Musa (a.s) olması lazım. Dış işleri bakanımızın Hz. Musa (a.s) gibi olması
ADNAN OKTAR: Didem Hocam dinliyorum.
DİDEM ÜRER: Hocam, Türkiye’nin iç işlerine karışmasını gerekçe gösteren Kahire Büyükelçimiz Botsalı'yı istenmeyen adam ilan eden ve Türkiye’yi terk etmesini isteyen Mısır, Türkiye’deki diplomatik temsilini maslahatgüzar düzeyini düşürdü. Ankara’da buna aynı şekilde cevap verdi.
ADNAN OKTAR: Ankara cevap verdi. İşte söylediğimiz o, yani Hz. Musa (a.s), Firavun’la bile muhatap oldu. Hadi diyelim ki oradaki idare Firavun-ki, zaten işin doğrusu öyle bir yöntem kullandılar. Firavun olduklarını düşünsek bile Hz. Musa muhatap olduğuna göre, hükümetimizde muhatap olup onları doğru yola çağırması gerekir. Arkadaşlığa, kardeşliğe, barışa, uzlaşmaya, Müslüman kardeşlerle hükümetin arasındaki buzlara çözecek bir faaliyete kendini vakfetmesi gerekiyor, hükümetimizin ve dış işlerimizin. Ama herhalde bundan sonra inşaAllah, düşünüyorlardır, düşünmüyor değillerdir, zannetmiyorum yani.
DİDEM ÜRER: Hocam bugün öğretmenler günü, bütün öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutluyoruz, inşaAllah.
ADNAN OKTAR: Öğretmenler günü her gün öğretmenler günü olur, her gün anneler günü, her gün babalar günü olur ama iyi güzel. Sanki senede bir kere hatırlıyormuşuz gibi imaj veriliyor, ben ona biraz şaşırıyorum. Yani insanlarda burukluk meydana getirir bu. Bir öğretmen düşün, bir yılda bir kere tanınıyor, hatırlanıyor, hatırı soruluyor, gönlü alınıyor bu çok acı olur onun için, çok acayip olur. Olur mu? İnsan sevdiği bir öğretmeni varsa, gerekirse her gün arar, her hafta arar, her ay arar. Sık sık ziyaretine gider, gönlünü alır. Yani mantığın bu şekilde olması gerekir.
Evet dinliyorum.
DİDEM ÜRER: İsmet Berkan bugünkü yazısında “bakterilerin antibiyotiğe karşı direnç göstermesiyle ilgili duyduğu endişeyi” dile getirmiş. “Evrim böyle ilerlerse, bir sıyrık yüzünden ölebiliriz” demiş özetle. Ancak bildiğiniz gibi Hocam artık bilimsel olarak bakterilerin antibiyotik direncini o canlıya bir evrimleşme sağlamadığı ispatlanmış durumda. Fakat hala Türkiye’de böyle şeyleri savunabiliyorlar.
ADNAN OKTAR: Kardeşim bakteri, kainatın ilk yıllarından beri var. Yani milyonlarca, yüz milyonlarca yıldan beri var. Hep bakteriler hep bakteridir. Bakteri bir gün Charlton Heston’a dönmemiştir. Allah Allah, hep bakteri kalmıştır. Bıraksınlar bu işleri. Kayaların içerisinde var bakteri fosilleri, hiçbir şekilde değişmemiş. Her aşamasında var. Aynı bakteri fosilleri, her aşamaya ait var. Hiç birinde bir değişiklik yok. Ama Cenab-ı Allah bakterinin yaşayabilmesi için, ona bir imkan veriyor. Bakteriye bölünme imkanı veriyor. Bir savunma imkanı veriyor. Hoşlanmadığı bir şeyden kaçma imkanı veriyor. Bütün canlılara bunu vermiştir Cenab-ı Allah. Mesela bir kedi de kendini korur kollar. Bakteri de kendini korur kollar. Mesela koloni halinde hareket ediyorlar. Harika yönleri çok fazla. Virüs de öyle, yani muazzam bir teknolojiyle yaratılmış. Dolayısıyla onun evrimle devrimle falan alakası yok.
Hz. Mehdi (a.s), müminler için rahmet. Arkadaşlar sanki Hz. Mehdi (a.s)’ı bir bela gibi gösteriyorlar. Deccal bir beladır. Deccalle kucak kucağa birçok insan. Peki Hz. Mehdi (a.s)’la, İslam alemini birleştirmekten niye kaçınıyorsunuz? Bir de diyorlar ki işte Mehdiliği eğer ortaya korsak, her cemaat kendi liderini Mehdi bilir. Kardeşim bilsin, sana ne? Allah’a akıl mı öğretiyorsun sen? Sen Mehdi’yi aramaya çık, Allah senin karşına çıkaracak. Daha hala “yok, cemaatler her cemaat kendi liderini Mehdi olarak görür” diyor. Görsün. Ben sana ne diyorum? Sen ara bir araya gel, Allah senin karşına Hz. Mehdi (a.s)’ı çıkaracaktır diyorum. Fitne olmaz, kargaşa, hiçbir şey olmaz. Peygamber öyle diyor sana. Fitne olacak demiyor. “Mehdi’yi aradığınızda bereket olacak, güzellik olacak” diyor. Onu şeytan dedirtiyor. Şeytandan Allah’a sığının. Haberiniz bile olmuyor. Şeytan, Mehdiyet’i fitne gibi gösteriyor. Ayrılıp dağılmayı da bereket gösteriyor, hayırlı gösteriyor. Halbuki onda asıl fitne.
Didem Hocam buyurun.
DİDEM ÜRER: Hocam, Aylin dün El Arabiyya Televizyonu’nda Mısır büyük elçimizin ihraç edilmesi konusuyla ilgili olarak bir tartışma programına katıldı canlı yayında. Sizin de açıklamalarınız doğrultusunda Mısır’ın Türk büyük elçiliğinin de katıldığı programda, Mısır ve Türkiye’nin yıllar süren bir dostluğu olduğu, bu nedenle Türkiye’nin mutlaka uzlaştırıcı ve barıştırıcı olarak Mısır’ın tümünü kucaklayan politika içinde olması gerektiğini vurgulayan geniş bir konuşma yaptı, maşaAllah.
ADNAN OKTAR: İyi güzel olmuş, maşaAllah elhamdülillah. Demin de söyledim, Mısır’da idarenin Firavun olduğunu düşünelim, Tayyip Hocam Hz. Musa (a.s) olması lazım. Hükümetimizin Hz. Musa (a.s) olması lazım. Dış işleri bakanımızın Hz. Musa (a.s) gibi olması
Kategori
🗞
Haberler