Kalbimin levhinde ancak kamet-i yâr elfi var Pîş-i çeşmânımda yârin nokta-i ruhsâr-ı var Başka harf öğretmedi üstâd-ı aşk-ı lem-yezel Bildiğim bir, gördüğüm bir, sevdiğim Allâh var
Ger zemînin altı üstü olsa birdir âşıka Sidre'den makbûl o yer ki onda vechullâh var Çıksa eflâke ne hâsıl âşıka olmazsa yâr Cennet-i alâ o câh ki onda aşkullâh var
Sağ u sol arz u semâ mi'râc için farklı değil Çünki maksad vuslat-ı Hak bir cemâlullâh var Âşık u mâşûka bak hem mest ü sâkîyle müdâm Kâinatta cümlede mevcûd nûrullâh var
Kâbe-i rûy-i nigârı tavf eden uşşâk-ı yâr Varlığı yâre verip der, ben yokum Allâh var Kutlu olsun Yûsuf-i Ken'ân'a mi'râc-ı güzîn "Lâ"ye saldı Ken'an'ı "illa" dedi Allah var