Nilüfer Belediyesi’nin 2025 Yılın Yazarı olarak belirlediği usta edebiyatçı Rıfat Ilgaz anısına düzenlenen etkinlikler, iki gün süren \"Çocukluktan Sınıfa, Sınıf’tan Hayata Rıfat Ilgaz Sempozyumu\" ve ardından gerçekleştirilen Yılın Yazarı Öykü Ödülü Töreni ile tamamlandı.
00:00Sempozyumunuzun Bir Çocuk Gibi Düşünmek, Rıfatılgız'ın edebiyatında saflık ve mizah başlıklı oturumuna hepiniz hoş geldiniz.
00:10Öncelikle mizah yani komediyi ele almadan trajediyeye mutlaka değinmek gerekir.
00:18Çünkü trajediyalar Aristoteles'in söylediğine göre Dianizos şenliklerinde İsa'dan önce 5-6. yüzyıllarda gözlemlediğimiz bir durum.
00:32Ve Dianizos şenliklerinde öncelikle trajediyalar var. Komedi diye bir şey yok.
00:39O içimizde olan bir hamur var ya öğretmek ve karşımıza öğrenmek için gelen biri ve o gücü hissettiğimizde mutlaka bir şey söylemek istiyoruz.
00:47Bir mesaj vermek istiyoruz ve işin içine ahlaki öğretiler giriyor, mesajlar giriyor, kaygılar giriyor ve çocuğa ideal olanı anlatmak, öğretmek geliyor.
00:58E tabii böyle olunca da işe nasıl olmamız gerektiği konusu bulaşıyor.
01:03Bu gereklilikler biliyorsunuz hayatımıza hiç iyi gelmiyor bize.
01:06Çünkü neyin gerekli olduğunu ve ideal olanı biliyoruz ama o ideale ulaşmak gerçekten çok zor.
01:12Bazen de belki de gereksiz çünkü sahici ve gerçekçiliği kaybettiğimiz bir noktaya gidiyoruz.
01:20İşte burada Rıfatılgaz önümüzde yine her zamanki gibi bir rehber.
01:24Çünkü hem o kırk kuşağının çocuğa bakışı, biraz önce Hasan Bey'in bahsettiği o saflık ve ideallik ve Hababam sınıfında da görüyoruz.
01:34Nasıl olduğumuz hakkında bilgi veren kısım çok çok kıymetli.
01:38Rıfatılgaz da Cumhuriyet'in eksiklerini, eğitim sistemindeki yanlışları eleştirmekten geri durmadı.
01:46Şehirli taşralı ayrımını, çatışmasını, köyden kente göçü, sınıf çelişkilerini anlatırken mizahın gücünden yararlandı.
01:54Romanlarını genellikle tanrı anlatıcı aracılığıyla aktarsa da gözünü hep bu ülkenin yoksul ve ezilen çocuklarına çevirdi.
02:04Ve onlarla aynı sırayı paylaşarak, aynı hizada durarak yazdı metinlerini.
02:10Onlara tepeden bakmadı.
02:12Çocuklar da samimiyetle uzatılan bu eli asla havada bırakmadılar.
02:17Ve yıllardır onun metinlerini okudular.
02:20Gerçekten de Rıfatılgaz'ın edebiyata vurgun olduğu yıllar belalı yıllardı.
02:26Dünya Hitler'le boğuşuyor.
02:28Memlekette ise, deyim yerindeyse, ökçü bir saldırganlıkla tamamlanamamış Cumhuriyet projesinin var olan kazanımları bir bir ortadan kaldırılmaya çalışılıyordu.
02:38Karartma geceleri aydınların üstündeki baskının bir yansımasıydı.
02:43Bu nedenle bir bakıma onların kuşağı savaş kuşağıydı.
02:47Bilmezlerdi elde silah dövüşmeyi.
02:50Ama düzenin pisliklerini duyumsayan bir anlayıştan geliyorlardı.
02:54Kesinlikle nazizme ve faşizme karşıydılar.
02:57Tevfik fikret geleneğini sürdürerek, çağdaş humanist bir yaklaşımla yakın çevre ilişkilerinin yarattığı duyarlılıkları kaleme alıyorlar.
03:04Bir yandan da Nazım'ın edebiyatta omuzlarına bıraktığı büyük mirası taşımaya çalışıyorlardı.
03:10Bu nedenle onun şiirlerini okuyarak cezaevine girmeyi göze alan bir anlayışın izini sürüyor.
03:17Büyük yaratılarını arıyorlardı henüz.
03:20Alçak gönüllüle dair, zaten alçak gönüllü bir adamdım.
03:25Herkesten uzak yaşadın, cami avlusunda, ölümünde gürültüsüz olsun diyor.
03:31Başka bir şiirde yaz geliyor şiiri var.
03:33Orada da biraz önceki bu sanataryum şiiri gibi bir ironisi var.
03:37Artık kömürlüğün önünden geçmek, ne beni korkutacak ne oğlumu, bir türlü gözü doymayan sobamızı hapsedeceğiz merdiven altına.
03:48Çünkü yaz geliyor.
03:50Sınıf kitabının dün de çok konuşulduğu, sınıfın ozanıyım mimli, hababam sınıfının yazarıyım ünlü dediği kitap.
03:57Yani onun özellikle kırklı yıllar, tabi biraz burada çok konuşulacak romanlarına geçen özellikle karartılmış geceler, günüyle gündüzüyle karartılmış günler o kırklı yıllar.
04:09O yaşadıkları tanıklarını, tanıklarını romana yazmış.
04:19Yani Rıfatılgaz'ın romancılığının, metinlerinin, yazarlığının işte belki de daha fazla kıymet görebilecekken görmemesi bağlamında bir hani görme biçimimizi değiştirelim, bakış açımızı değiştirelim.
04:36Türkiye'de üretilen romanları ya da edebiyatı alışla geldik çerçevelerin dışında düşünürsek belki Rıfatılgaz gibi kendine özgü, özgün yazarlara daha farklı bir alan açabiliriz diyerekten bir konuşma hazırladım.
04:54Edebiyatımızda niye bunca yıl varlığını sürdürmüş olmasına rağmen göz ardı edilmiş olması?
05:00Burada bulunan hemen herkes bundan önce de defalarca sempozyumlara, anma toplantılarına, etkinliklerine katılmıştır.
05:10Akademik olarak da yaptığımız işler var bu yönde.
05:15Ama şunu gerçekten söylemek ihtiyacını duyuyorum.
05:20Bu sempozyum bütün düzenleyicileriyle, hazırlayıcılarıyla kutlanmaya değer bir sempozyum.
05:32Ve Rıfatılgaz gibi düşünen pek çok insanın başına gelenleri, 2025'in Türkiye'sinde bir kez daha hatırlamak, nereye doğru gittiğimiz sorusunu bir kez daha sordururken,
05:44öte yandan da bu hayatın uzantısı olan edebiyatın, sanatın ve belki de bugün sabah konuşulduğu üzere öğretmenliğin nasıl bir şey olacağını da düşünmemizi sağlıyor.
06:02Belki o dönemde işte zaten memleket zor günlerden geçiyor, işte bir milli beraberlik, birlik ve beraberlik ruhu var.
06:12İşte biz zaten hani siyasal iktidar zar zor gemiyi yüzdürüyor, biz de fazla yüklenmeyelim diye düşünmüş olabilir mizahçılar.
06:22Döneminin o bin dokuz yüz kırklı yılların oluşturduğu o kültürel birikimin, o bin dokuz yüz kırklı yılların içinde o biriken kültürel birikimi bu dergide görebilmek çok mümkün.
06:37Çünkü Yunan ve Latin klasiklerinden örnekler veriyorlar.
06:41Hababam sınıfının değeri nedir?
06:43Hababam sınıfı büyülü kılan, önemli kılan, yetmiş yıldır gündemde tutan nedir?
06:49Yedi soru soracağım dedim Haydar Bey, sizin yediliklere bunu da ekleyebilirsiniz.
06:54Tabii şöyle bir özelliği var, bir metin düşünün.
06:57Şimdi işte yaratıcı yazarlık kurslarında, atölyelerinde bir metin, bir öykünün farklı şekillerde yazılması üzerine insanlar yazıyorlar, çiziyorlar, yeni şeyler getirmiş gibi sunuluyor.
07:08Tabii bu anlamda onlarda kıladığımız yok, işlerini yapıyorlar.
07:11Rıfat Irgaz bundan yetmiş yıl önce bir dergide yetmiş sekiz sayı devam eden bir öykü yazıyor.
07:20Babam tanıştırdı falan, baktım çay mayda yapmış onlara.
07:27İşte ben de çay koydum, oturdum ama babam konuşmasına devam ediyor ve oldukça sinirli.
07:35Yani Tarık Akan'a çıkışıyor.
07:39Sen diyor, hiç bu kitabı okudun mu oğlum diyor.
07:43Ha babam sınıfının kitabından bahsediyor.
07:47Okumadan diyor, bu rolü nasıl kabul edersin diyor ama babamı sinirli gördüğüm çok azdır.
07:54Bir ya da iki keredir böyle.
07:55Öyle hani çok kızgın, kavgacı halini hiç yani evde rastlamadım, görmedim.
08:03Gerçekten çok kızgındı.
08:07Tarık diyor ki, okumadım hocam.
08:10Okumadan bu rolü nasıl oynarsın?
08:13Takmış damat Ferit rolüne.
08:16Sen diyor, hangi okulda gördün diyor.
08:19Çocuk doğurmuş da diyor, üst katta çocuk büyütülsün diyor.
08:23Bu rolü kabul etmeyi hiç düşünmedin mi diyor falan.
08:26Hocam diyor, kitabı okumadım ama verdikleri senaryoyu okudum oynadım.
08:30Neyse daha söylendi, söylendi.
08:35Sonra dedi ki Tarık, ben dedi başka bir iş için geldik buraya hocam dedi.
08:41İşte karartma gecelerini çekecekler.
08:44Sonra Yusuf Kurçenli lafı aldı, anlattı.
08:49İşte planı söyledi, yönetmenliğini ben yapacağım dedi.
08:52Babam bir yandan Tarık'a bakıyor, bir yandan Yusuf Kurçenli'yi de sever, çok sever.
09:01Sonra da ikna ettiler, kabul etti.
09:05Neyse film çevrildi ve bir gece özel bir yerde yemek verirdi Bakırköy'de.
09:11Orada da yemek yerken filmi izledik, karartma gecelerini.
09:15Sonra Tarık geldi, hocam affettirdim mi kendimi size dedi.
09:19Gel dedi, anlından bir öpeyim dedi.
09:22Bunu da öyle affetmiş oldu ama Tarık da hep sonra söylerdi.
09:28Yani hocanın o kızışını hiç unutamayacağım diye.
09:33O kadar utandım ki dedi o kitabı okumadan.
09:36O rolü nasıl kabul ettim diye.
09:38İki anı kitabı var.
09:39Yokuş Yukarı ve 40 yıl önce, 40 yıl sonra.
09:42Aslında buna bir 40 daha eklesek, ne yazık ki değişen bir şey yok.
09:47O anılarından da onu görüyoruz.
09:49Yokuş Yukarı'da bilinçli verdiği bir tabii at.
09:52Hem Cağoloğlu Yokuş'un da bulunması orada çok büyük emek veriyor.
09:56Yalnızca yazar olarak değil, matbaa bölümünde de çalışıyor Rıfatılgaz.
10:00Bir de yaşamın getirdiği zorluklar var.
10:05İşte hapishaneler, sorgulamalar, hastalığı var, yoksulluk var, baskı.
10:12Her şey var, bütün zorluklar onunla birlikte.
10:17Tabii ondan, belki de o zorluklar onu da besliyor.
10:20Bu ülkenin hem yoksulluğa hem geliciliğe karşı mücadele eden kadınları, patriyat, patriarkaya karşı mücadele eden kadınları en umulmayan yerden bir şeyler söyleyebiliyorlar.
10:31Bu sabahki oturumun bize umuda dair çok fazla şey söylediğini belirtmem gerekiyor.
10:38Bu memleketten bir şey olmaz.
10:40İşte 50 yıldır bir şey değişmiyor falan diyenlere inat, o gençlere, o kadınlara bakmak gerekiyor.
10:46Bu ülkede çok şey değişir, çok güzel şeyler olur.
10:49Çünkü bu memleketin yüzyıllara dayanan bir birikimi var, kültürü var ve bunu işleyen aydınlık, güzel insanları var.
10:5812 Eylül'ün tüm sıcaklığıyla hepimizi ürperttiği günlerde tehlikeli bir işe başladım ben.
11:07Kastamonu gazetesinde yazı yazmaya başladım.
11:11İşte birkaç ay yazdıktan sonra, bu arada Rıfat Hoca Kastamonu mezbahasına atıldı.
11:17Oradan Dadayballı Dağ'a götürüldü.
11:20Biz uzaktan izliyoruz ve de onu muayene eden doktorlarla kontak kurmaya çalışıyoruz.
11:26Nitekim başardık da sonunda.
11:30Neyse hoca çıktı, İstanbul'a gitti, izliyoruz yine nasıl, sağlığı yerinde mi falan diye.
11:35Çünkü o da yazı yazıyordu, Kastamonu gazetesinde, Bartın gazetesinde.
11:39Yani koskoca yazar, Mahalli gazetelerde, Cide Postası'nda düzenli yazı yazan birisiydi.
11:46Bu kadar alçakgönlü bir insandı, bir yazardı.
11:49Gene destan gibi bir etkinliğe tanık olduk.
11:53Başından beri buradaydım, iyi ki gelmişim.
11:56Benim Bursa'ya kaçıncı gelişim diye düşündüm ve bulamadım.
12:04Fakir Baykurt etkinliğinde vardım, konuşma yapmıştım.
12:08Evvelki yıl Tomri Suyar etkinliğinde buradaydım.
12:12Ama Bursa'yla tanışıklığım bundan ibaret değil.
12:15Hayatı dirençle, mürekkeple, inatla, inançla geçmiş, bütün ömrü böyle geçmiş kıymetlimiz büyük ustamız Rıfat Ilgaz'ın.
12:26Benim yazdıklarım, halkımın gülüşünden ve öfkesinden doğdu sözünü aklımızdan ve masamızdan eksik etmeyelim.
12:34Çok teşekkür ederim.
12:45Umutla, öykü sevinciyle, saygı ve sevgiyle selamlıyor, sabırla dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
13:12Öyküleri Mansiyon'a ve Seçki'ye değer görülen yazar arkadaşlarımı ayrı ayrı kutluyorum.
İlk yorumu siz yapın