SAMSUN’da Atakent Ortaokulu’nda görev yapan görme engelli öğretmenler Ahmet Tayfur Arslan (37) ve Habib İbar (46), hem öğrencilerine hem de çevrelerine ilham oluyor. Arslan, “Gören bir öğretmenden farkımız yok. Normal bir öğretmen gibi görevleri yerine getirmeye çalışıyoruz. Tabii ki yapamadığımız şeyler var. Her gören de her şeyi yapmıyor” dedi. Kentte yaşayan Ahmet Tayfur Arslan, 20 yaşında göz tansiyonu ve üveit rahatsızlığı nedeniyle görme yetisini kaybetti. Sadece ışığı ayırt edebilen Arslan, açık öğretim lisesini bitirdikten sonra Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nde (OMÜ) Sosyal Bilgiler Öğretmenliği Bölümü’nü kazandı. Ahmet Tayfur Arslan, 2016 yılında mezun oldu ve daha sonra OMÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Kadın ve Aile Araştırmaları’nda yüksek lisans eğitimini tamamladı. Arslan, 3 yıldır Atakent Ortaokulu’nda sosyal bilgiler öğretmeni olarak görev yapıyor. Aynı okulda müzik öğretmeni olan doğuştan görme engelli Habib İbar ise İnönü Üniversitesi’nde Müzik Öğretmenliği bölümünden mezun oldu. İbar, 15 yıl Malatya’da görev yaptı. 6 Şubat depremi sonrası Samsun’a taşınan Habib İbar, Atakent Ortaokulu’nda göreve başladı.
‘TEK FARKIMIZ, MATERYAL VE YÖNTEM’ Ahmet Tayfur Arslan, 3 yıldır öğretmenlik yaptığını söyleyerek, “Göz tansiyonu veya benzeri hastalıklar sonucunda 20 yaşında görme yetimi kaybettim. Daha öncesinde üniversitede ve Milli Eğitim’de memur olarak çalıştım. Ailemde eğitimciler var. Babam uzun yıllar okul müdürlüğü ve öğretmenlik yaptı. Ağabeyim halen öğretmenlik yapıyor. Aslında Milli Eğitim camiasına yabancı biri değilim. Çocukluğumuz okullarda geçti” diye konuştu.
Arslan, çalışma sistemini anlatarak, “Neyi nasıl yapacağınızı karşı tarafa anlattığınız takdirde iyi bir şekilde iletişim kurup derslerimizi işliyoruz. Sadece diğer öğretmenlerden farkımız, kullandığımız materyaller, yöntemler. Bazen farklı yöntemler kullanmak da sınıflarda işlerimizi daha da kolaylaştırabiliyor. Önemli olan iletişim. Çocukların o diline inip, o iletişimi, o frekansı yakaladığımızda sınıfta herhangi bir problem yaşamıyoruz. Örneğin, parmak kaldıranı görmem gerekiyor. Sınıfta bir çocuk görevlendiriyorum. O çocuk parmakları söylüyor. Akıllı tahtayı açmam gerekiyorsa biriyle akıllı tahtayı açıyoruz. O süreci çocuklarla birlikte yaşayarak öğreniyoruz ve çocuklar bir yerden sonra da bunu çok net bir şekilde kavrayıp, aslında bunun doğal bir durum olduğunu anlayınca hiçbir problem kalmıyor” ifadelerini kullandı.
‘ÖN YARGI DEĞİL, FIRSAT İSTİYORUZ’ Engelli eğitimcilerin sınıfa girmeden yargılanmasının motivasyonlarını olumsuz etkilediğini belirten Arslan, “Türkiye’nin birçok bölgesinde, birçok görme engelli veya diğer engel grubuna yönelik öğretmen arkadaşımız çalışıyor. Ama bazen ön yargılarla karşılaşabiliyoruz. Bunlar bizim çalışmamızı, motivasyonumuzu etkiliyor.
04:35Sen bu işi bilmiyorsun değil, sınıfa girip deneyimleyip bu işi yapamıyorsak da zaten hiçbir arkadaşın genel olarak o çocuklarla ilgili vebali alacağını düşünmüyorum.
04:45Toplumun önyargılı olmadan herkes gibi eşit bir şekilde bize davranıp öğretmenliğimizi yapabilmeyi toplumdan bekliyoruz aslında.
04:54Kısaca bu yapamadığımız takdirde de zaten biz gereğini yapabiliriz.
04:58Burada özellikle Atakent Ortaokulu'nda uzun yıllardır çalışan hocalarımız var, idarecilerimiz var.
05:03Geldiğimizde de ciddi bir şekilde aslında Habip Hocam'ın söylediği işte bu önyargılarla karşılaşmadık.
05:10Bu da çok değerliydi.
05:11Yani öğretmenler odasındaki öğretmen arkadaşlarımızın, Atakent Ortaokulu'nun tavrı gayet olağan bir akışta davranmaları.
05:20Yani yeri geldi mi ya işte Ahmet Hocam şunu yapamaz deyip değil, Ahmet Hocam sen şunu yaparsın deyip görev vermekten kaçınmamak.
05:27Yani olabildiğince o süreçte tüm süreçte yani öğretmenler odasında olağan bir öğretmen gibiyiz aslında.
05:32Gören bir öğretmenden farkımız yok yani bir farklılığımız yok.
05:35Neyse o.
05:36Bir öğretmen ne görevlerini yerine getirebiliyorsa onu yapmaya çalışıyoruz.
05:40Tabii ki yapmadığımız şeyler var ama şunu da unutmamak lazım.
05:44Her görende her şeyi yapmıyor.
05:46Herkesin yetenekleri, ilgi alanları farklı.
05:48O yüzden okula da özellikle Atakent Ortaokulu idarecilerine, öğretmenlerimize de buradan teşekkür etmezsek kendimizi borçlu hissederdik.
05:55Allah'ın kimseye bir daha tekrar yaşattırmasın.
05:586 Şubat depremi münasebetiyle bizim çalıştığımız iş yerimizde herhangi bir problem olmadı ama
06:04bulunduğumuz mahallede iş yerimize giderken gelirken evlerimizin bulunduğu mahallelerde çok ciddi yıkımların olması nedeniyle
06:122 yıl daha dayandım açıkçası.
06:16Biz de mecburen bu taraflara gelmek durumunda kaldık.
06:19Eşimin ailesi de şu anda burada olmasından dolayı benden önce onlar geldiler.
06:24Onlar buraya yerleşince biz de buraya yerleştik.
06:26Buradaki yaklaşımı dersek biraz önce tabii Ahmet hocamların da burada olmasından dolayı
06:34birazcık alışıklar gibi geldi bana, alışmışlar gibi geldi.
06:37Çok fazla bir şey yaşamadım açıkçası.
06:40Bir sıkıntı yaşamadım.
06:41Çocukların da benimle aralarındaki uyumda bir sıkıntı yaşamadım.
06:47Genelde de iletişimimizi sağlam zemine oturtmaya çalıştık çocuklarla.
06:53Gerek idarecilerimizin, gerek öğrencilerimizin, gerek velilerimizin öncelikle bu konumda bilinçlendirilmesi
06:59yani onların da bizim de kendileri gibi olduğumuzu, çok fazla bir fark olmadığını
07:04sadece az önce Ahmet hocamın da ifade ettiği gibi bir takım farklılıkların olduğunu
07:09işleyişte farklılıkların olduğu, düzende farklılıkların olduğu, anlatımda farklılıkların
07:15olduğunun dışında herhangi bir şeyin fark etmediğini bilmeleri gerekiyor.
07:20Bunları anlatmamız gerekiyor diye düşünüyorum.
İlk yorumu siz yapın