- 4 saat önce
Diyarbakır Cezaevi.... bir diğer adıyla "5 No'lu Cezaevi"... 12 eylül askeri darbesinin ardından mahkumlara yapılan işkencelerle öne çıkmıştı. Diyarbakır cezaevi müzeye dönüştürülüyor. Orada hapis yatan isimlerden AK Parti MKYK Üyesi Orhan Miroğlu, o günleri Haber Global canlı yayınında anlattı.
https://haberglobal.com/gundem/cehennem-zebanisi-gibiydiler-diyarbakir-cezaevi-muze-oluyor-208875
https://haberglobal.com/gundem/cehennem-zebanisi-gibiydiler-diyarbakir-cezaevi-muze-oluyor-208875
Kategori
🗞
HaberlerDöküm
00:00Şimdi bir hafıza mekanına dönüşüyor.
00:03Adalet Bakanı Bekir Bozdağ cezaevinin kapısına kilit vurdu.
00:06Anahtarını da Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'a teslim etti.
00:10Önce dünkü bir açıklamaları görelim.
00:12Sonrasında da o cezaevinde kalan isimlerden biriyle Orhan Miroğlu ile konuşacağız.
00:18Diyarbakır Cezaevi Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatıyla 12 Ekim'in 2022 tarihli bakan oluruyla kapatılmış
00:26ve kültür merkezi olarak kullanılmak üzere Adalet Bakanlığı'ndan Kültür ve Turizm Bakanlığı'na devredilmiştir.
00:33Sözümüzü tuttuk dedi.
00:35Diyarbakır Cezaevi'nin müzeye dönüşeceğini toplu açılış töreni için gittiği Diyarbakır'dan duyurdu.
00:41Geçmişten icacılara, zulümlere, kötü hatıralara konu olan Diyarbakır Cezaevi binası
00:49artık hem hafıza hem de farklı alanlarda faaliyet yürütme mekanı olarak hizmet verecektir.
00:581980'li yıllarda işkencelerle anılan Cezaevi'nin Kültür Bakanlığı'na devriyle bina, müze, kütüphane ve kültür sanat merkezi olacak.
01:07Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamasının ardından Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'la
01:12Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy Cezaevi'ne gitti.
01:16Bakan Bozdağ, incelemenin ardından Cezaevi'nin kapısına kilit vurup
01:20Anahtarı Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy'a teslim etti.
01:24Bugün burada, bu mekanın kapısına kilit vurmak suretiyle
01:30Türkiye'de geçmişte kötü hatıraların ve hak ihlallerin merkezi olmuş yerlerden birinin daha
01:37kapısına kilit vurmanın şeref ve onurunu yaşıyoruz.
01:41Evet, 12 Eylül darbesinin ardından o cezaevinde kalan, yanılıyorsam düzeltin beni Orhan Miroğlu,
01:516,5 yıl kaldınız değil mi o cezaevinde?
01:54Evet.
01:54Ve Orhan Bey'le konuşacağız gelinen noktayı.
01:57Dün de siz Diyarbakır'daydınız, aynı zamanda AK Parti MKYK üyesi Orhan Miroğlu.
02:02Şimdi şu fotoğrafta Cuma gününden değil mi Cuma günü gittiniz cezaevine, 41 yıl sonra girdiniz içeriye.
02:11Bu fotoğrafta Cuma günü gittim, Senem Hanım iyi yayınlar diliyorum bu arada.
02:16Cuma günü gittim ama bu fotoğraf pazar günü.
02:20Cumhurbaşkanımız gelmeden önce iki bakanımızla beraber dolaştık cezaevini, çeşitli mekanlarını gördük.
02:28Ben de tabii doğal olarak yani 41 yıl sonra bu cezaevine girmişken acaba kaldığım kovuşlar,
02:35birkaç kovuşta kaldım ama en son kaldığım kovuş yedinci kovuştu D-Block'ta.
02:40Bir de hücrelerde tabii ki uzun bir zaman kaldım.
02:44Bu fotoğraflar dün çekildi aslında.
02:47Yani dün Cumhurbaşkanımızın mitinginden yaklaşık 1-2 saat önce çekildi.
02:53Burası yedinci kovuş mu?
02:53Sayın bakanlarla gezerken.
02:56Burası yedinci kovuş mu?
02:58Yok, bu hücre. Benim kaldığım hücre.
03:00Sizin kaldığınız hücre.
03:01Evet, yani fiziksel olarak çok değişik.
03:05değişikliğe uğramış cezaevi.
03:07Ama hücrelerin olduğu kısım belli oranlarda korunmuş aslında.
03:14Yani üçüncü ve dörüncü katlardaki hücreler korunmuş.
03:17Ama bir ve ikinci katlardaki hücreler başka bir işlevsellik kazanmış.
03:21Ama ilginç bir şey oldu.
03:24Ben tabii bu değişikliğin kaldığım şeyde de, hücrelerde de olduğunu düşünüyordum.
03:28Ama olduğu gibi gördüm yani kaldığım hücreyi.
03:33Ama tabii burada aksi lavabo var, karlüfer peteği var.
03:36Bizim kaldığımız dönemlerde bunların yoktu tabii ki.
03:39Düz bildiğiniz beton yani başka bir şey yoktu.
03:41Evet, peki ben mesela şimdi şuradan yüz ifadenizle bakıyorum.
03:45İnanılmaz bir hüzün var.
03:47Yani bu fotoğraftan dahi alabiliyoruz onu.
03:49Ne düşündünüz orada Orhan Bey?
03:52Neler geçti aklınızda?
03:55Valla arkadaşlarımla da paylaştım daha sonra.
04:01Şöyle ben tabii bildiğiniz gibi yani Diyarbakır Cezaevi'yle ilgili bir iki kitabı ayınıza attım.
04:06Evet evet iki kitap da yazdınız.
04:08Başta kitaplar falan da var.
04:10Yani bu hafızaya ilişkin.
04:11Dolayısıyla önce bir isim aradım.
04:17Yani bu anı ifade edebilecek.
04:20Yazarlara her şeyde önce isimler çok ilgilendiriyor.
04:23Yani bir şey yazmak istediğiniz zaman ismi ne olsun dersiniz.
04:26Şöyle bir şey geçti aklımdan.
04:29Hücremi gördüm.
04:30Yani sonra dedim ki ya bu bir film ismi de olabilir.
04:34Çok güzel bir kitap da olabilir.
04:36Doğrusu burada 41 yıl sonra düşünebiliyor musunuz?
04:41Yani 25-30'lu yaşlarda girdiğim bir cezaevini 41 yıl sonra tekrar ziyaret ediyorum.
04:49Kaldığım hücreyi görüyorum.
04:50Buradaki arkadaşlarım aklıma geliyor.
04:52Ki çoğu yaşamıyor bugün maalesef.
04:55Bir kısmı burada katledildi.
04:58Burada hayatlarını kaybettiler.
05:00Şimdi mesela son olarak Fadime Özkan'a verdiğiniz bir röportaj var.
05:07Orada işte 6,5 yıl kaldınız.
05:11Ve 1984'e kadar her gün işkence gördük diye bir ifadeniz var.
05:17Evet.
05:18Her gün.
05:19Yani bu nasıl bir şey?
05:21Yani tabii ben detayları istemiyorum.
05:24Ama genel olarak yani nasıl bir şeyin içindeydiniz Orhan Bey?
05:29Nasıl tanımlarsınız siz orada yaşadıklarınızı?
05:32Ya ben yani bu cezaevini Türkiye'de herhalde yaklaşık 20-25 yıldır konuşuyorum.
05:37Yani fırsat bulup.
05:38Hani Türkiye'de demokratik hak ve özgürlüklerin sınırı genişlediği oranda.
05:43Hatırlıyorum 2004 yılında ilk Dijvar demin sizin ekranlarınızda da göründü.
05:47Bir anı romandır bu ve Diyarbakır Cezaevini anlatır.
05:50Basacak yer bulamamıştım.
05:52Bu 2004 yılıydı.
05:53Yani henüz Türkiye maalesef 12 Eylül Anayasası'nın kısıtlamalarını falan yaşıyordu.
05:58Ki bugün de tabii ki önemli değişiklikler oldu ama bugün de hala maalesef bu cezaevi konseptini tahammüden yani tahammüt hukuki bir kelimedir planlayarak hayata geçirmek bir şey.
06:10Yani birisini rastgele biri gider birisini vurur öldürür.
06:14Tahammüt aranmaz ama bir başkası da bunu planlayarak yapar.
06:17Bu cezaevi planlanmış bir, üretilmiş yani siyasi mühendisliği, sonuçları, toplumu nasıl etkileyecek, Türkiye'nin siyasi ortamını, iç siyaseti, dış siyaseti, bölge halkını nasıl etkileyecek, nelere yol açacak?
06:32Bence dört başı mamur bir mühendislik stratejisi olarak ortaya konuldu.
06:39Ve biz bu cezaevi ile ilgili birçok gerçeği öğrendikçe burada şimdi dört yıl tabii insanlara şöyle düşünebilir insanlar yani dört yıl bu insanlar orada her gün dövüldüler mi?
06:50Tabii ki öyle değil.
06:50Fiziki işkencenin dışında psikolojik işkencelerden bahsediyorum ben.
06:55Yani bu psikolojik işkence derken mesela veremliler koğuşu oluştu zamanla.
07:01Yani sağlıksız beslenmeden ötürü o yıllarda verem cezaevinde çok yaygındı.
07:06Öyle yaygın oldu ki artık veremlileri tecrit etmek zorunda kaldı idare ve iki tane veremliler koğuşu oluştu.
07:14Bunun için tabii kimse dayak falan yemiyordu ama bir veremli insan sabaha kadar kan kusuyordu ama sadece bir supradin, bugün de var o hap biliyorsunuz piyasada, supradin veriliyordu ve onunla işte tedavi bekleniyordu.
07:29Tabii ki bu işin bir yanı işte görüşmeler, ailelerimizle yaptığımız görüşmeler, benim annem hem Kürtçe hem Arapça biliyordu ama Türkçe bilmiyordu.
07:39Her iki dille mesela ben annemle konuşamadım. Ta durum normalleşinceye kadar, açık görüş sağlanıncaya kadar.
07:46Bu da yaklaşık 85 yılı, yani 85 yılından sonra durumda bir değişiklik oldu.
07:52O değişiklik de tabii Türkiye'de işte Özal iktidarı aldı, rahmetli Turgut Özal.
07:59O iktidar değişimini tabii ki biz hissettik cezaevinde. Şartlar biraz daha olgunlaştı.
08:05İşte kitap almaya başladılar vs. Ama geçmişe dönük, evet 4 yıl yani 80'den 84'ün sonuna kadar,
08:13sonuna kadar diyorum çünkü cezaevindeki en büyük direniş ya da bu kötü muameleye karşı çıkma isyanı ne diyeceksek diyelim.
08:2284 Ocak ayında başladı ve Mart, Nisan'a kadar devam etti bu hal.
08:28Ondan sonra bir iyileşme yaşanmaya başladı.
08:33Ama şimdi işte bilançoya baktığınız zaman hep böyle söylenir.
08:38Bugün de baktığım medyamızda 34 kişinin hayatını kaybettiği deniliyor.
08:42Evet bu 88'e kadarki rakam ama 88'in sonu galiba 89'un başında da 9 insan daha burada hayatını kaybetti.
08:51Bir nakil olayı sırasında oldu bu. Dolayısıyla baktığınız zaman yani 40'ı geçmiş sayıda insan...
08:58Bir de Orhan Bey galiba sonuçta hani oradaki o işkencelerin sonucu hani ciddi rahatsızlıklar yaşayıp sonrasında da aslında buna bağlı ölümler doğmuştur muhakkak.
09:10Çünkü şeydi. Bu arada siz hani dediniz ya işte annenize örnek verdiniz.
09:16Yanılıyorsam düzeltin ama ben Namazın Öztürk'ün kitabından hatırlıyorum o fotoğrafı.
09:20Türkçe konuş çok konuş. Cezaevinin girişinde zaten o yazıyordu değil mi?
09:24Görüşme yerinde.
09:25Şimdi tabii onlar ben ilk girdiğinde bakanlarımız daha gelmemişlerdi.
09:31Cuma günü girdim ve çok ilginç. Mart ayında 1981'de yağmurlu bir günde girmiştik.
09:37Bir grup olarak götürdüler bizi ama gözlerimiz bağlıydı tabii.
09:41Gözlerimiz bağlı olarak girdik.
09:43Ana koridora götürüldük.
09:44Orada çok kötü bir şeyle karşılaştık.
09:48Sonra işte koğuşlara dağıtılmadan önce hücrelere konulduk.
09:52Kaldığımız koğuş hücrelerde bu gördüğünüz metre karelik hücrelerde 20-28 kişi olduğumuzu hatırlıyorum ben.
10:00Yani balık istifi gibi sırt sırtaydık ve hücrenin kapısı açıldığı zaman böyle balıkları nasıl kasadan boşaltırsınız böyle dökülürler bir anda.
10:10Bizde öyle oluyordu yani öyle trajikomik diyebileceğim sahnelerle karşılaşıyorduk.
10:16Şimdi tabii mesela o cezaevi hani Esat Oktay Yıldıran hani binbaşı cezaevinin sorumlusu.
10:21Siz az önce dediniz ya bir şey mühendislik ifadesini kullanmadınız.
10:25Evet aynen.
10:26Yani buradan da ben şu sonucu çıkarıyorum.
10:28Orada bu sadece o binbaşının inisiyatifiyle onun hareketiyle olan bir şeyden bahsetmiyoruz yani değil mi?
10:36Hayır.
10:37Çok haklısınız Senem Hanım.
10:39Kesinlikle öyle değil.
10:40Ama tabii bu ortam hazırlandığı zaman Yüzbaşı Esat gibi çok insan bulunabilir.
10:46Zaten mesela bizde gardiyanlık yapan insanların çoğu bildiğiniz Anadolu çocuğu.
10:52Yani böyle saf güzel insanlar ama bir şekilde bir eğitimden geçiriliyorlardı ve zalimleşiyorlardı.
11:01Zaten zalimleşemeyeni orada tutmuyorlardı.
11:03Nereden biliyoruz bunu?
11:05Mesela işte işkenceler yapıldığı zaman havalandırmada mesela işte çıplak süründürme.
11:11Bunu gardiyan yapamıyordu mesela bazı gardiyanlar bu emri veremiyorlardı ve onlar da takip altındaydılar aslında.
11:18Çünkü sonradan konuştuğumuz gardiyanlar oldu.
11:20Benim mesela ağrılı bir gardiyanla konuşmuşluğum oldu.
11:24Hatta CNN Türk kanalı vasıtasıyla Okan Bayülken'in işkence üzerine bir programıydı.
11:30Ben de davet edilmiştim.
11:31Stüdyoya aradı sonra bu şekilde buluştuk neyse.
11:33Bana dedi ki biz de sizin gördüğünüz aşağı yukarı baskılarla karşı karşıyaydık.
11:40Yani biz de takip altındaydık.
11:41İzliyorlardı.
11:42Kim bu uygulanan programa sadık?
11:48Kim değil?
11:48Kim ithakkar?
11:50Kim değil?
11:50Hatta şöyle bir şey de yapılıyormuş.
11:52Yüzbaşı mevcut ne bileyim 30-40 çeşit işkence.
11:56Yani çeşitlendirmek yani işkence yöntemlerini çeşitlendirmek konusunda gardiyanlar adeta yarış halindeydiler.
12:03Çünkü bu yarışı bir şekilde Yüzbaşı ödüllendiriyordu.
12:07Bir haftalık işte ev izni gibi ne bileyim hafta sonu işte gidin Diyarbakır'da istediğiniz gibi dolaşın gibi.
12:14Çünkü o dönemde şey değildi.
12:16Ardiyanlar öyle gidip Diyarbakır'da da dolaşamıyorlardı.
12:19Kritik bir şeydi zamanıydı Diyarbakır'ın.
12:22Ama evlerine gönderiyorlardı vesaire.
12:24Şimdi dolayısıyla Yüzbaşı Esat'ı sadece sorumlu tutmak büyük bir yanlış.
12:32Kemal Yamak'tan başlayarak o dönemin kolordu komutanı, 7. kolordu komutanı bu bir askeri hiyerarşi olarak tepeye kadar gidiyordu.
12:41Ama tabii bu tepeyi hiçbir zaman Türkiye'ye öğrenemedi.
12:45Dolayısıyla ben mecliste milletvekili döneminde Diyarbakır Cezaevli Araştırma Komisyonu teklif ettim.
12:52Arkadaşlar kabul ettiler.
12:53Kurduk bu komisyonu.
12:54Bir, bir buçuk yılda çalıştık.
12:56Elimizde çok güzel bir malzeme var.
12:58Ve biz orada mesela devletin çeşitli kurumları ve yaptığımız yazışmalarda bir yerde tıkandığımızı gördük.
13:041988'de göreve başlamış bir gardiyanla karşılaştım Diyarbakır'da.
13:10Tabii o öncesini bilmiyor.
13:11Yani doğal olarak bilmiyor.
13:13Belki kulaktan dolma bir takım bilgileri vardı.
13:15Ama 88'den sonrası da çok fazla şey bir dönem değil yani.
13:19Yani ilgi duyacağımız bir dönem değil.
13:22Normalleşme var çünkü her şeyden önce.
13:24Dedim ki peki buranın arşivi nerede?
13:26Yani hani biliyordum zaten nerede olduğunu da.
13:30Dediler ki 88'den sonra peki ya öncesi dedim.
13:33Dediler ki işte Ankara'ya gönderildi.
13:35Ve biz Ankara'da tabii genel kurmaya vesaire sorduk yani birçok yere.
13:39Meclisten resmi yazışmalar yaptık.
13:41Maalesef bu arşivlerle ilgili bir şeye rastlayamadık.
13:46Kemal Yamak hatıralarını yazdı.
13:48700 sayfa.
13:49Ve ben merakla kitabı aldım.
13:51Yani hani kendi cephesinden en azından anlatır burayı.
13:54Yani tabii ki bizim yaşadıklarımız üzerinden bir hikaye beklemiyordum.
13:59Ama kitabı oku.
14:01Anılarla burayla ilgili hemen hemen tek satır yoktu Kemal Yamak'ın yazdığı kitapta.
14:09Ve bu böyle.
14:10Ama biz işte bu meclisteki çalışmayı yaparken mesela Altan Tan'ın rahmetli bedi Tan'ın babası.
14:16Bizim Altan Bey'in babası.
14:17Orada hayatını kaybetti.
14:21O olaydan sorumlu gardiyanı bulduk biz komisyon olarak getirdik.
14:26Mecliste tanıklık yaptı o döneme ait.
14:30Birkaç asker daha bulduk o şekilde söyleyeyim.
14:34Ama daha derinlere inemedik doğrusunu isterseniz.
14:39Dolayısıyla Diyarbakır cezaevi bence bir hep öyle düşündüm hep öyle de tarif ettim.
14:45Bir kere etnik hınç ve öfkenin çok hakim olduğu bir cezaeviydi.
14:50Bazı gardiyanlar mesela bize ne bileyim yemek verilmesini bizim havalandırmaya çıkarılmamızı bir lüks gibi görüyorlardı.
14:59Bunu itiraf da ediyorlardı.
15:00Diyorlardı ki yetkimiz olsa hepinizi çıkarırız havalandırmaya kurşuna dizeriz diyorlardı.
15:06Çünkü böyle bir anlayışla eğitiliyorlardı.
15:10Dolayısıyla siz etnik hınç ve onun bir göstergesi dediniz ya sonrasında ben yine sizin kitaplarınızda da var açıklamalarınıza da yansıyor.
15:20Mesela örgütü neler besledi bu işte geçen 50 yılda diye baktığımızda Diyarbakır cezaevinin çok büyük bir katkısı var galiba.
15:28Bunu Abdülayı Calan da söylüyor.
15:30Yani biz hani bir eleştiri olarak falan söylemiyoruz.
15:34Abdülayı Calan diyor ki Diyarbakır cezaevi olmasaydı biz olmazdık ama hiçbir şey tesadüf değil.
15:39Zaten Diyarbakır cezaevindeki bu ortam hazırlandığında Abdülayı Calan'ın da Beka'daki vadisi hazırdı Senem Hanım.
15:48Ve ben 1988'e tahliye oldum.
15:51Şöyle bir hava gördüm.
15:53Tabii toplumdan kopmuşum.
15:54Bir darbe yaşamış Türkiye.
15:55Biz onu içeride yaşamıştık ama akrabalarımız, dostlarımız da dışarıda yaşamıştı bu darbe koşullarını.
16:00Onlar da zor günler geçirmişler ama bize mutlaka işte Beka'ya gidecek potansiyel gençler olarak bakıyorlardı.
16:11Ben 34 yaşında çıktım cezaevinden ve baktım ki etrafında böyle bir şüphe var.
16:16Ya niye öyle düşünüyorsunuz dedim.
16:17Yani benimle kurduğunuz ilişkide bir şey var, bir gariplik var.
16:22Dediler ki ya biz işte ne zaman Beka'ya gideceksin diye kendi kendimize konuşuyoruz.
16:27Niye gideyim dedim benim Beka'yla bir işim yok.
16:29Zaten tutuklanma gerekeceğim de hiçbir şekilde yani şiddet, terör vesaire meseleler değil.
16:34Biz naif bir gruptuk.
16:37Kemal Bey'le birlikte politika yaptık.
16:39Kemal Burkay'ı hatırlarsınız meşhur Sezen Atun'un Bir Kedim Bile Yok şiirinin yazarı.
16:48Böyle bir gruptuk yani ama işte böyle bir felaketi de yaşadık.
16:52Çünkü dışarıda kimse kalmayınca inanın gittiler.
16:57Cumhuriyet Halk Partisi'nin örgütlerinden bazı insanları topladılar.
17:01Teşkilatlarını topladılar.
17:02Siirt'te, Diyarbakır'da Cumhuriyet Halk Partisi'yle.
17:05Çünkü artık dışarıda hani bu Kürt meselesiyle alakalı diyebileceğimiz grup falan kalmamıştı.
17:10Kişiyle kalmamıştı.
17:11Kaçan kaçmıştı.
17:13Avrupa'ya kaçan vardı.
17:14Orta Doğu'nun çeşitli ülkelerine gidenler vardı.
17:16Benim arkadaşlarım mesela gittiler Suriye'de, İran'da falan uzun süre kaldılar.
17:21Ama kimse de kalmayınca bir gün baktık ki Cumhuriyet Halk Partileri getirmişler cezaevine.
17:27Onlar bile içlerimde dostlarım da var benim.
17:30Kemal Eziber gibi Allah rahmet eylesin vefat ettiği Kemal.
17:32Gençlik kollarında işte görev yapan vesaire.
17:36Hiç boş kalmadı yani o cezaevi.
17:39500 kişilik bir yer olarak inşa edilmişti.
17:42Ama zaman geldi ki 3 bin kişi, 4 bin kişi bir arada kaldı o cezaevinde.
17:47Benim kaldığım işlerin sözünü ettiğim 7. koğuş 20-25 kişilik bir koğuştu.
17:51Ama biz 70-80 kişi kaldığımızı hatırlıyorum yani.
17:54Tabii o dönemin herhalde pek çok cezaevinde değil mi?
17:57Aslında işkenceler vardı ama ben hani biraz sizin de değerlendirmelerinizden yola çıkarak
18:02Diyarbakır cezaevine bir özel bir misyon yüklenmiş anladığım kadarıyla.
18:07Kesinlikle ama bu sadece Türkiye için de geçerli değil.
18:10Bakın ben şöyle düşünüyorum mesela.
18:13Yani yazdığım kitaplara tabii ki çok kafa yorduğum için araştırıyorum.
18:17Yani dünyanın başka yerlerinde ne oldu ne bitti.
18:19Ne Ebu Gureyp'te ne de evin cezaevi mesela yani İran'da böyle bir mühendislik olduğu kanaatinde değilim.
18:27Yani Ebu Gureyp'in DAEŞ'i yarattığı söylenir.
18:30Doğrudur bu.
18:31Ama mesela DAEŞ'in sonuçlarıyla toplum bir şekilde mücadele etmek için, sonuçlarını bertaraf etmek için 40 yıl uğraşmadı.
18:42Ama Diyarbakır yayın mı kesildi acaba?
18:45Yo yo duyuyoruz sizi.
18:46Evet ama Diyarbakır, Senem Hanım doğundu sanki.
18:52Diyarbakır cezaevi böyle değil.
18:54Bence bugün Diyarbakır Türkiye'nin tarihi ve hele hele bölgede işte Kürt meselesiyle ilgili tarihe baktığınız zaman
19:03Diyarbakır cezaevinden başlamak ister bilim adamı olun, ister siyaset adamı olun, ister akademisyen olun, ister aydın olun, ister ne bileyim yazar olun.
19:14Bu cezaevinden başlamak kaçınılmaz bir görev gibi duruyor.
19:19Ama şuna da üzülmüyorum değil.
19:22Yani akademisyen, yani üniversitelerimizde, bölge üniversitelerini de kastederek söylüyorum.
19:26Ne Mardin Artuk Üniversitesi'nde, ne bileyim Dicle Üniversitesi'nde, ne Alparslan Üniversitesi'nde bildiğim kadarıyla olmuşsa özür dilerim.
19:34Ama bildiğim kadarıyla bu konularda yapılmış hani bir test çalışması bir şey de yok.
19:39Ben ve birkaç arkadaşımızın, oranın mağduru birkaç arkadaşımızın yazdığı kitaplar var.
19:45Bunların da sayısı dördü beşi geçmiyor zaten.
19:48Dışvar şu an ekranda görülüyor.
19:51Bu cezaevini ve üç faili meçhul cinayeti anlatan bir anı romanın.
19:54Bugünlerde yani bir senaryoya dönüşmesi için biraz vakit ayırıyorum doğrusu.
20:00Ama dediğim gibi hücre ziyaretinden sonra hem geçmişi hem de bugünü bir bakıma,
20:08paralel bir anlatımla yoluna devam edecek bir metin yazayım istiyorum.
20:15Öyle yani Senem Hanım.
20:16Umarız bir daha asla tekrarlanmaz.
20:20Hiçbirimiz yaşamayız, tanış olmayız.
20:23Çok teşekkürler.
20:24Dün işte Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkür ettim.
20:28Gençlik toplantısı vardı.
20:29Gençlik toplantısına girmeden önce gençlik buluşmasına.
20:32Dedim ki çok önemli bir adım atıldı dedim.
20:35Size teşekkür atılalım diyorum.
20:36Orhan Miroğlu çok teşekkürler.
20:39Sağ olun bu yayına katıldığınız için.
20:42Teşekkür ederim.
20:43İyi yayınlar.
20:43Diyarbakır cezaevinin kapatılması ve orada kalan ve maalesef o işkencelerden geçen bir isim
20:49Orhan Miroğlu'dan dinledik.
20:50Birebir o cezaevini.
20:52İzlediğiniz için teşekkürler.
Önerilen
2:25
1:48
1:42
1:16
İlk yorumu siz yapın