Türkiye'de yargı mekanizması, uluslararası insani krizlere karşı duyarlılığını bir kez daha ortaya koydu. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, Gazze Şeridi'nde yaşanan sistematik saldırılara ilişkin kapsamlı bir soruşturma başlattı. Bu süreçte, İsrail Devleti'nin üst düzey yetkilileri ve askeri unsurları hedef alınarak, savaş suçu iddiaları mercek altına alındı. Soruşturma, 7 Ekim 2023'ten bu yana devam eden çatışmalarda binlerce sivilin hayatını kaybettiği bir dönemi kapsıyor ve uluslararası hukuk normlarını ihlal eden eylemleri inceliyor.
Soruşturmanın temeli, Gazze'deki bombardıman ve kara harekatlarının sivillere yönelik ayrım gözetmeyen niteliğine dayanıyor. Yetkililer, bu eylemlerin soykırım boyutuna ulaştığını ve uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu vurguluyor. Özellikle, 17 Ekim 2023'te El-Ehli Baptist Hastanesi'ne düzenlenen saldırı, yüzlerce masumun ölümüne yol açmıştı. Bu olay, tıbbi tesislerin ve sivillerin korunması ilkesini hiçe sayan bir örnek olarak dosyaya girdi. Benzer şekilde, 31 Ekim 2023'te Gazze'de 50'den fazla kişinin hayatını kaybettiği hava saldırıları da delil zincirine eklendi.
İstanbul merkezli operasyon, 10-14 Ekim 2023 ve 4-9 Ekim 2025 tarihleri arasındaki kritik dönemleri kapsıyor. Bu süreçte, Adli Tıp Kurumu ve ilgili uzman ekiplerin raporları doğrultusunda, mağduriyetler detaylıca belgelendi. Savcılık, bu raporları temel alarak, İsrail'in üst düzey komuta kademesindeki 37 şüphelinin kimliklerini tespit etti. Şüpheliler arasında, eski Savunma Bakanı Yoav Gallant, Başbakan Benjamin Netanyahu, Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ve çeşitli askeri liderler yer alıyor. Bu kişiler, Gazze'deki operasyon emirlerini veren ve uygulayan ana figürler olarak tanımlandı.
Soruşturma kapsamında, şüphelilerin Gazze'deki hastane, okul ve yerleşim birimlerine yönelik emirleri, uluslararası ceza hukukuna göre savaş suçu teşkil ediyor. İstanbul 2. Nolu Baro Başkanlığı'nın 7 Kasım 2025 tarihli başvurusu üzerine harekete geçen savcılık, "soykırım" ve "insanlığa karşı suç" maddelerini devreye soktu. Bu kapsamda, şüphelilerin mal varlıklarına yurtdışından erişim sağlanarak tedbir kararları alındı. Özellikle, İsrail Deniz Kuvvetleri Komutanı David Saar Salama gibi isimlerin rolü, delillerle desteklendi.
Şüphelilerin yakalanması için uluslararası adli işbirliği protokolleri devreye sokuldu. Tutuklama talepleri, Interpol üzerinden iletildi ve 77 sayfalık iddianame hazırlanarak mahkemeye sunuldu. Bu dava, Gazze'deki mağdurların sesini duyurmak amacıyla başlatıldı ve Türkiye'nin evrensel adalet anlayışını yansıtıyor. Hukuk uzmanları, bu tür davaların caydırıcı etki yaratabileceğini ve küresel vicdanı harekete geçireceğini belirtiyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturmanın titizlikle sürdürüleceğini ve kamuoyunu şeffaf bir şekilde bilgilendireceğini açıkladı. Bu süreç, sadece hukuki bir adım değil, aynı zamanda ins
İlk yorumu siz yapın