00:00Bakın, şimdi bir başka konuğum daha var, gene zenginleşme ile ilgili, o bandı hazırlayın, bir hanımefendi var.
00:09Şimdi bakın, notlara göre normalde Seyit Bey dediğim gibi fındık toplanacağı zaman köye geliyormuş ama o dönem Nisan ayında gelmiş.
00:18Yani bu şaşırtıcı olmuş köyde için. Sonra o gün baba Mustafa ile dayı Seyit'in beraber yemek yediğini görenler var, çocuk bu yemekten sonra kaybolmuş.
00:28Seyit'in çocuk verildikten sonra aldığı parayla ün yada arsa aldığı konuşulmuş ama işte o sizin arsa aldığınız Mustafa'nın da…
00:37Bir saniye lafımı bitirin, cevap verin.
00:39Bakın bunlar köyde konuşulanlar arkadaşlar, ben bunu gece yatıp da rüyamda görmedim.
00:43Sizin hakkınızda konuşulanlar 16 yıldır bu.
00:47Ne kadar büyük bir şans ki sizin için.
00:49Siz de sizin hakkınızda bunları konuşanlara burada cevap verebiliyorsunuz.
00:53Önemli değil ki biz sizi bu saatten sonra da tanımayacağız.
00:57Yani Van'daki adam için sizin hakkınızda ne konuşulduğu önemli değil.
01:01Herkes kendi şeyinde şöhretlidir.
01:04Herkesin şöhreti kendi köyünde, kendi kentinde, kendi iş yerinde, kendi sosyal alanında.
01:09Sizin için konuşulanlar bunlar. Bakın bunlara sağlıklı cevaplar verin.
01:14Seyit Bey'in kızının satılmasıyla ilgili bu parayla ün yada arsa aldığı, Mustafa'nın da borçlarını ödediği konuşuluyor.
01:20Ayrıca Seyit ile Mustafa normalde pek anlaşamaz diye de köyde konuşulanlar arasında.
01:25Yani bunlar anlaşamazdı ama birisi ikisi de zenginleşti deniyor.
01:30Dayı Seyit'in ün yada kendi üzerine olan bir arsası bulunamamış.
01:34O yüzden arsayı bir başkasının üzerine geçirmiş olabileceği değerlendiriliyor.
01:38Ben de buradan ün yada ün yada sesleneyim.
01:40Ün yadaki izleyicilerimize mesela Seyit Bey'in ün yada herhangi bir organik ya da inorganik bağ olan bir arsası var mı?
01:48Buyurun.
01:49O arsa 93'te Cerrahulları'ndan alındı.
01:52Benim ayakkabı dükkanım vardı.
01:55Biz çoluk çocuk çalışıyorduk.
01:57Ün yediğiydikken onu biz de taksitli taksitli ödedik.
02:01Ama 93 yılında?
02:0293 yılında.
02:03Bizim çocuğumuzun kaybı 2008 yılında.
02:06Bu çocuk kaybımız 2008 yılında.
02:09Bunu uyduma işleyen, laf yapanlar bizim yanımıza konuşsunlar.
02:17Benim oradan ayakkabı dükkanım vardı.
02:19Ben millet çekmiş, senetli ayakkabı alırdı.
02:22Ben Gaziantep'ten senetsiz çeksiz benim ayakkabı ayağımın dibine gelirdi.
02:27Ben herkesin parasını öderdim.
02:29Kimseye de bir mudara etmezdim.
02:30Güvenilir bir esnaftınız o yüzden.
02:32Hanımım da arsyanede çalışıyordu.
02:34Devlet hastanesinde arslanlık yapıyordu.
02:38Ben ayakkabı dükkanı değilim.
02:39Çocuklarım da okulda okuyordu.
02:404 tane çocuk okuyordu.
02:41Yani diyorsunuz ki ben 2008'de değil ondan çok daha önce 1993 yılında bu arsayı taksit taksit aldım diyorsunuz.
02:47Şimdi lütfen oturun ayağa kalkmanıza gerek yok.
02:50Arsayı nereden sokmuşlar içine?
02:52Bunların ifadesi mi bu?
02:54Onların değil köylüler konuşuyor bunu.
02:56Ayağına taş değişen edemeyeceğim.
02:58Onlar benim arsamın olduğunu nereden öğrenmişlerse öğrenmişlerdir.
03:02Tamam işte siz de cevap veriyorsunuz.
03:04Çünkü bakın bir hanımefendi daha var benim anladığım kadarıyla bu hanımefendi.
03:08Yani bakın ben burada isimlerini vermiyorum ama ben de isimleri saklıyorum yani onu söyleyeyim.
03:12Bunlar öyle şey değil yani kimin ne olduğunu biliyoruz.
03:14Bilen de konuşuyor bilmeyen de konuşuyor.
03:16Babamızın da tutkunun da arkadaşı.
03:18Bakın bir izleyelim.
03:259 yaşındaki Tutku Dilara Kayıkçı kaybolduktan sonra babası Mustafa Kayıkçı'nın maddi durumunun iyileştiğini söyleyenleri bir yenisi daha eklendi ve bir görgü şahidi bildiklerini anlattı.
03:33Ben de Samsun Termekocaban kasabası köyündenim.
03:36O döneme ait olan olayları hatırlıyorum.
03:38Tutku Dilara'nın ailesi yoksul bir aileydi.
03:41Çevresindeki insanların yardımları ile çocukların kıyafetlerini giydiriyorlardı.
03:45Ve okul zamanında çok iyi hatırlıyorum ki kara lastik dediğimiz plastik ayakkabılarla okula geldiği dönemler vardı.
03:51Kaçırılma tarihinin sonrasında maksimum bir hafta köy yerinde bir arama olayı gerçekleştirildi.
03:57Babanın söylemiş olduğu gibi herhangi bir pankartlarla resim gösterme olayı hiçbir zaman yaşanmadı.
04:03Çocuğu kaybolan bir baba yemez içmez uyumaz yani.
04:07Benim kendi görüşüm ve düşüncemle ortalığı ayağa kaldırması gerekir.
04:11Panik bir şekilde araması gerekir.
04:13Ama bir hafta sonrasında hiçbir şey olmamış gibi adam hayatını sürdürmeye devam etti.
04:18Çevresindeki insanlar daha çok aileden fazla ses çıkarttılar Tutku Dilara'nın bulunması için.
04:24Dilara'nın kaybolmasından sonra zaten adamın kılık kıyafet tarzı da değişmeye başladı.
04:29Farklı farklı yeni kıyafetlere geçiş yapıldı.
04:31Belli bir tarih sonrasında da artık hani kıyafetin de dışına geçti.
04:35Oturmakta oldukları ev üzerinde de bir değişiklik yapılmaya başladı.
04:39Mustafa evini yeniliyor, evinin çatısını yapıyor, mutfağında değişiklikler yapıyor.
04:43Yeni mobilyalar, eşyalar aldı gibi şeyler anlatıyordu babam o dönem.
04:47Çok yoksul bir aile olduğu için hızlı bir şekilde bu değişimi nasıl yaptı bu da çok merak konusu benim için.
04:52Ki genel köy halkı için de aynı şekilde.
04:54Herkes aynı şeyi söyledi.
04:56Baba Mustafa Kayıkçı parası olmadığından kaynaklı çocuğunu parayla sattı.
05:00Ki bir tane de Tutku Dilara'nın ablasına evlatlık vermiş.
05:07Şimdi sakin sakin bunlara cevap verelim.
05:09Evet Mustafa Bey.
05:10Dilara kaybolduktan sonra hani size bir yerden para geldi mi?
05:13Bakın akrabalarınız ki sizin yanınızda başka kardeşleriniz de varmış.
05:17Onlarla da röportaj yaptık.
05:18Sizin Silivri'den bir dolu parayla geldiğinizi onlar da görmüş.
05:21Onların da röportajı var.
05:23Yani şimdi bunu saklamamak lazım.
05:24Siz diyorsunuz ki ben bunu kardeşim mi ablanız mı bana bileziğini verdi.
05:29Bu kaç liralık bir bilezikti?
05:31Bir tane normal bildiğiniz 10-12 gramlık bir bilezik.
05:35Tamam ama 10-12 gramlık bilezik yani şu an altında fiyatı çok arttı ama 10-12 gramlık bilezikte kaç dolar alınır?
05:41Müge Hanım ben bileziği Leyla kardeşimden aldım.
05:45Leyla'dan evet.
05:46Çocuklarım o dönemler okuyordu.
05:48Onunla bir müddet aldım kendim çalışıyorum.
05:51Eve gelince evin üstünü ben yaptırmadım.
05:55Evin üstünü ben yaptırmadım.
05:58Kim yaptırdı?
05:59Şu anda hep zaten bağlanıyorlar bunu yaptıranlar.
06:02Hani buraya bağlanamıyorlar.
06:04Bağlanırlar abiciğim niye bağlanmasınlar?
06:06Bana bunu sağdan soldan gelen yardımlarla yaptırdı bu evin üstünü.
06:11Tamam kimler yardım etti?
06:13Köylü, vatandaş.
06:14Bir dakika Seyit Bey sen niye onun avukatı mısın bir dur.
06:17Şimdi.
06:18Tamam.
06:19Hayır siz niye Mustafa Bey'le bir taraf oluyorsunuz ben anlamadım yani sizi.
06:23Sizin bu konuyla aslında diğer kardeşleriniz gibi hiç ilginiz yoksa.
06:27Ve bütün köyde babadan şüpheleniyorsa.
06:30Biz babayız.
06:31Bu çocuk da sizin.
06:32Bak yani dayı demek önemli bir şeydir.
06:34Yani niye siz Mustafa'dan yanasınız?
06:37Tamam konuş.
06:41Şimdi.
06:42Kimler para verdi abiciğim hızlıca anlat.
06:44Kim verdi Ahmet, Mehmet, Hüseyin kim?
06:46Kim verdi?
06:47Kocaman köyün muhtarı.
06:48Muhtara verdi.
06:49Muhtar.
06:50Yaşar Taş.
06:51Ha.
06:53Mazhar.
06:54Geziyor musunuz arkadaşlar?
06:56Evet.
06:57Mazhar.
06:58Mazhar.
06:59Öğretmen bu.
07:00Öğretmen Mazhar Bey.
07:02Evet.
07:03Dinçer.
07:06Yani önüne gelen.
07:07Çatını yaptır diye bunlar paralarının parasını verdiler.
07:10Evet.
07:11Tamam.
07:12Koltukları falan kim aldı?
07:13Evde koltuk yok ki.
07:14Muhabir, muhabir şey.
07:16Müge.
07:17Müge Hanım evime geldi.
07:20Ben Müge Hanım'ın altına bir tane sandalye veremedim.
07:24Sandalye bir tane sandalye.
07:26Benim evimde buzdolabı yok.
07:28Şu anda.
07:29Benim evimde buzdolabı yok.
07:31Müge Hanım gönderdiğiniz bana Müge Hanım.
07:34Ona bir tane oturacak sandalye veremedim.
07:37Niye?
07:38Müge Hanım yok.
07:39O dediğiniz o dolarlar, o gelme paralar, tutmalar yok.
07:43Ben sadece sabahın yedisinde, sabahın yedisinde kahveye gidiyorum.
07:48Beş yüz lira günlükten çalışan, iki tane üniversite çocuk okudan.
07:53Hani diyorsunuz ya bu çocuk kayboldu.
07:56Baba şöyle böyle.
07:57Ondan hariç bende iki tane bebek var.
08:00Bebekler bakıma muhtaç.
08:02Şimdi.
08:03Nasıl?
08:04Kaç yaşında?
08:05Bebek bir beş yaşında, birisi üç dört yaşında.
08:09Çocuklar var bende bunlar var.
08:11Umut var.
08:12Umut var.
08:13Onlar kimi?
08:14Benim işte bunlar da benim.
08:16Bunlar bebek de o zamanlar.
08:18O zamanı söylüyorsun.
08:19O zamanı söylüyorum.
08:20Bebek de şimdi bu kayboldu.
08:22Bunun acısını yaşayamam.
08:24Zaten kafamı duvarlara vurup parçalamak istedim.
08:27Bunlar olmasaydı iki tane yavrum.
08:29Peki o zaman bir şey söyleyeceğim.
08:30Mustafa Bey siz kafanızı duvarlara vururken neden köylü yattı uyudu diyor.
08:35Sizce?
08:36Ben uyuduğumu hatırlamıyorum ki.
08:38Hayır bir de bakın Mustafa Bey siz kahvecisiniz.
08:40Bakın siz kahvecisiniz.
08:41Şimdi kahveci, kahveci sevilir.
08:45Yani özellikle erkeklerin gittiği yer yani kahveciler sevilir.
08:50Kahveciler sevilmez insanlar değildir ki normallerse yani.
08:53Yani köyde sevilmesi gereken kahveci hakkında neden insanlar bu kadar kötü düşünmüşler?
08:59Niye yatıyor uyuyor diyorlar mesela.
09:01Siz de gerçi yattı uyuyor diyenlerden biri de siz miydiniz?
09:04Hayır ben duyduğumu söyledim.
09:05Duyduğumu söylediniz.
09:06Siz duyduğunuzu söylediniz.
09:07Duyduğumu söyledim.
09:08Bize de o kadar çok orada söyler ki.
09:09Müge Hanım'ın geldiği gün röportaja isim vermedi.
09:13Ben de duyduğumu söyledim.
09:15Benim çocuğum bunlarda diyeyim.
09:17Hayır hayır bunlar bak şimdi bir şey söyleyeceğim.
09:19Mustafa Bey burada inat yapmanıza gerek yok.
09:21Bu bir kişi iki kişi değil.
09:22Köylü diyor ki baba aramadı.
09:24Şimdi bakın mesela çok alakasız bize ulaşanlar oldu.
09:27Sizin hani fotoğraf bastırdığınızda ilgili hiç fotoğraf falan görmedik diyorlar etrafta.
09:31Siz de diyorsunuz ki ben geldim Çağlayan'a fotoğraf bastırdım.
09:34E şimdi Samsun nereye?
09:36İstanbul Çağlayan nereye?
09:37Kocaman köyüne her gün özel site kurdurduk.
09:40Okulda sitesi var çocuğun.
09:41Ondan bahsetmiyorum.
09:42Siz etrafında fotoğraflar astırdık diye.
09:45Hiçbir şey görmemiş.
09:46Terme'den Çağlayan Kırtasiye.
09:48Terme'den.
09:49Siz Çağlayan Kırtasiye'den mi bahsediyorsunuz?
09:52Yoksa buradaki İstanbul Çağlayan'daki taksicilerden bahsediyorsunuz?
09:55Astığım yerleri söylüyorum size.
09:57Astığım yerleri söylüyorum size.
09:59Terme Çağlayan Kırtasiye.
10:01Olduğu gibi komple bana oranın esnafı yardımcı oldu.
10:04Tüm o alanı belediye alanını resimlerle.
10:07Siz Çağlayan derken İstanbul Çağlayan'dan bahsetmediniz.
10:09Hayır.
10:11Terme Çağlayan'dan bahsediyorum.
10:13Siz Terme Çağlayan'daki taksi durağına mı yapışırdınız?
10:17Kırtasiye dükkanının ismi.
10:18Tamam bir de dün bir Çağlayan'dan bahsettiniz ya.
10:20Onu İstanbul'a geldim ben.
10:22Tamam doğru anladım.
10:23Burada bastırdım.
10:24O Çağlayan Kırtasiye bizim Terme'de köprü başında olan bir Kırtasiye.