Nurullah Öztürk yeniakit.com.tr’ye konuştu! ‘RTÜK sansürcü ise tüm dünya sansürcü demektir’

  • 5 yıl önce
Taha Emre Özdemir  Ankara  
Yeniakit.com.tr'ye konuşan RTÜK Üst Kurulu Üyesi Nurullah Öztürk, bazı çevrelerin 'Özgürlükleri sansürleyecekler.' ifadelerine ilişkin açıklamalarda bulundu. "Sansür ön denetim demektir." diyen Öztürk denetimlere ilişkin eleştirileri hayretle takip ettiğini belirterek şöyle konuştu: "Ben aslında kamuoyundan, 'internet medyası neden şimdiye kadar denetlenmedi?' diye bir eleştiri beklerdim."
RTÜK Üst Kurulu Üyesi Nurullah Öztürk, internet yayınlarının RTÜK tarafından denetlenmesinin önünü açan yönetmeliğin Resmi Gazete'de yayınlanmasından sonra başlayan tartışmalara ilişkin açıklamalarda bulundu.
'RTÜK sansürcü ise tüm dünya sansürcü demektir'
"Eğer söz konusu denetim bir sansürcülükse o zaman dünyada sansürcü olmayan hiçbir ülke yok." diyen Öztürk, yurtdışındaki denetim örneklerine dikkat çekerek şöyle konuştu:
"ABD de Fransa da İngiltere de Almanya da bizden daha önce bu alanları düzenlemeye başladılar. Hatta bir takım ülkeler TV yayınlarının RTÜK benzeri kurumlar tarafından denetlenmesi ile yetinmeyerek eğitim müfredatlarına; gençleri medyanın olumsuz yönlendirmelerinden koruyabilmek için 'medya okur yazarlığı' diye bir ders eklediler. Bizden yıllar önce 'akıllı işaret' uygulamasını başlattılar. Biz o modeli de Hollanda'dan esinlenerek aldık.
'Sansürün tanımını bilmiyorlar'
"İnsanlar sansürün tanımını bilmeden RTÜK'ü sansürcülükle itham ediyor." ifadesini kullanan Öztürk; "Sansür ön denetim demektir. Yani yayınlamadan önce denetlemek anlamına gelir. Oysa ki RTÜK hiçbir zaman sansür kurumu olmadı. RTÜK yayından sonra hatta yayından günler haftalar sonra denetim yapabiliyor. Burada ne televizyon radyoların denetimi için ne de internet medyasının denetimi için sansürden bahsetmek olsa olsa o kavramı bilmemekten kaynaklanır. Bazı çevrelerin 'sansür'den bahsetmesini şaşkınlıkla karşılıyorum."
'Neden bugüne kadar denetleme yapılmadı?' diye eleştiriler beklerdim'
Öztürk, sözlerine şöyle devam etti:
"Ben aslında kamuoyundan, 'internet medyası neden şimdiye kadar denetlenmedi?' diye bir eleştiri beklerdim. Çünkü bugün yeni nesil klasik radyo ve televizyonları izlemiyor. Gençler yayınları internet medyası üzerinden takip ediyorlar. Daha önceleri karasal televizyon vardı. Sadece antenlerle yayın alınıyordu. Onlar denetleniyordu. Sonra uyduya geçildi. Uydu denetlenmeye başlayınca, 'Uydu yayınlarını neden denetliyorsunuz? Uydu özgürlük alanıdır.' dediler mi? Sonra kablo yayıncılığı çıktı. Sonra Digitürk, D-Smart gibi platformlar çıktı. Bunların her birisi de düzenlemeye tabi oldular. Hem kendi platformlarına hem de RTÜK'e para ödüyorlar. Son olarak da internet üzerinden televizyon ve radyo yayıncılığı imkanı başladı. Bu bildiğimiz televizyon ama sadece mecrası değişik. Uydudan, karasal anten ya da kablodan değil de internet üzerinden yayın yapıyor. Dolayısıyla bu mecranın da bir düzene, belirli kurallara bağlanmaması düşünülemez. Aksi taktirde ortaya haksız rekabet çıkar. Bir taraf reklam payını ödüyor, reklam kurallarına ve diğer düzenlemelere uyuyor ama internet üzerinden televizyon ve radyo yayıncılığı yapanlar için hiçbir düzenleme yok."