Cumanız mübarek olsun, sabahlarınız hayır olsun! Sizi Ilgaz Dağları'ndan, kayak merkezi olarak yapılmış olan çok güzel bir yöreden; her tarafa baktığınız zaman kartpostal manzarası gibi, çamlarla çok yüksek tepelerle süslenmiş, çok güzel bir yerden arıyorum. Aile Eğitim Toplantısı münasebetiyle, Ankara'daki teknik eğitimci dernek mensubu kardeşlerimizin Türkiye'nin her yerinden çağırdığı ailelerin eğitimi münasebetiyle burada toplanmışlar. Beni de konuşmaya çağırmışlardı. Çok güzel bir yer. Çamları çok güzel, havası çok güzel; kırmızı ve karaçamlardan, çok kıymetli çamlardan müteşekkil, -Allah nazardan saklasın, korusun.- bir güzel yöredeyiz. Ilgaz'ı eskiden beri severim, ahalisini de severim. Konuşma yerimi böyle biraz anlatmaktan zevk duyuyorum. Galiba siz de dinlemekten memnun oluyorsunuz. Böyle bir vaazdan öteye daha canlı bir takım hayallerle dolu oluyor galiba konuşma. Burada ben bu güzel çamları görünce, tabii orman yangınlarını düşünmemek, üzülmemek mümkün değil. Bilhassa bizim güzel Egemizde büyük orman yangınlarını, geçtiğimiz senelerde Gelibolu yarımadamızdaki çok müthiş yangını hatırlarsınız. Ben ormanları koruma konusunda fevkalade hassasım. Burada, yerli arkadaşlarımızdan, burada oturan, yöreyi tanıyan, halkın âdetini bilen arkadaşlarımızdan bir şey duyunca bunu söylemenin bir vazife olduğunu, bu çamlara, bu manzaralara, Ilgaz Dağları'na karşı bir görev olduğunu düşündüm. Burada bir adet varmış; köylüler, yerliler ateş yakarlarsa ateşi söndürmezlermiş. Ateşi söndürmek sanki uğursuzluk sayılırmış. Ateş söndürmek törelerinde yokmuş. Onun için ateşi söndürmeden bırakır giderlermiş. Çok şaşırdım; insanlarda çok çeşitli töreler, âdetler olabiliyor. Bunun kökenini araştırsa insan bir şeyler bulabilir, tahminlerde bulunabilir; evet eskiden ateş kolay yakılmıyordu, yakma imkânları kolay değildi. Ateşi söndürmemek, bir parça canlı tutmak, sönecek gibi olduğu zaman bir odun daha atıvermek düşünülmüş olabilir. Buradan da halkın hafızasına, örfüne, âdetine "Ateşi söndürmek iyi değildir!" gibi bir şey yerleşmiş olabilir ama acaba bu doğru mu değil mi? Bu orman yangınları güncel bir mesele olduğu için size bugünkü vaazımda bu hususta bir hadîs-i şerîf okumak istiyorum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz sağlam kaynaklardan rivayet edildiğine göre;Mesela sağlam kaynaklar neler? Buhârî, Müslim, Ebû Dâvud, Tirmizî, İbn Mâce… Bunlar kimdir? Beş meşhur hadis koleksiyonunun yazarları olan çok büyük hadis önderleri, âlimleridir. Bir tanesi de Ahmed b. Hanbel, O da Müsnedü Ahmed b. Hanbel isimli eseri yazmış bir kimsedir ki en büyük hadis kitaplarından birisidir o kitap. 30 bin ila 40 bin arasında, 35-36 bin kadar galiba hadîs-i şerîf ihtiva eden çok muhteşem bir eser. Hepsinden Allah razı olsun. Nurları, sürurları ziyade, kabirleri pür nur olsun. Allahu Teâlâ hazretlerinin ikramlarıyla ruhları şâd, makamları da âlâ olsun. Rivayet etmişler. Çok sağlam bir rivayet. Daha başka rivayetler de muhakkak vardır. Hadis kitapları araştırıldığı zaman görülür. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki: La tetrukü'n-nâre fî-büyütiküm hîne tenâmûne. La tetrukün nâr. "Ateşi olduğu hal üzere, yanık olarak bırakmayın." Nerede? Fi büyütiküm. "Evlerinizde bile." Evinizde ateş yakmak için belli yer vardır, ocak vardır ona rağmen, Hine tenamun. "Uykuya gittiğiniz, uyumaya başladığınız, uyku vakti gelince uyumak istediğiniz zaman ateşi öylece bırakmayın." diye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz evdeki, ocaktaki ateşi bile söndürmeyi tavsiye buyuruyor. Neden?Ateş, belli olmaz, için için yanar; birden bir yerinden bir patlar, "çat!" diye bir ses, bir kıvılcım çıkar; bir kıvılcım bir serveti yok eder. Bir evi kül eder. Bir ormanı, çıplak bir tepe hâline, bir ovayı bir çöl hâline getiriyor. Ne kadar üzülüyoruz, ne kadar yüreğimiz yanıyor. Orman orada cayır cayır yandıkça biz burada kederden gamdan ölüyoruz, biz de burada yanıyoruz. Peygamber Efendimiz söndürün buyuruyor. Başka hadîs-i şerîfi vardır, insanın gece yatarken neler yapması gerektiğine dair. Peygamber Efendimiz, su kaplarının ağzını kapatmayı tavsiye eder. Ateşin söndürülmesini tavsiye eder. Bir takım tedbirler alıp ondan sonra uyumayı tavsiye eder. Bu, evin içinde bile böyle olunca dışarıda, rüzgara mâruz, açık, korumasız yerde, yangının ateşin yayılma imkânı olan yerlerde haydi haydi çok daha büyük önem teşkil eder. Hani uğursuzluktur diye ateşi söndürmezseniz, öyle büyük bir uğursuzluk meydana gelir ki insanın sülalesi bir araya gelse onu telafi edemez. Almanya'da duymuştum, bir çocuk kibritle oynarken ormanı yakmış. Diyelim ki 120 bin tane ağaç yanmış. Saymışlar takribi olarak düşünmüşler, ölçmüşler nasıl ölçmüşlerse, şu kadar ağaç yanmış. Mahkemeye sevk edilmiş çocuk; çocuk küçük, suç ve ceza belli bir yaşta verilebiliyor. Çocuk küçük olunca cezası düşünülüyor, işte başka türlü oluyor. Çünkü henüz ehil değil, yani suça cezaya muhatap değil diye kanunların kuralları böyle. Fakat hâkim şöyle bir karar almış.
Kategori
🛠️
Yaşam tarzı