zaman bohçam dağınık gözlerinin tesadüfündeyim ne ben ne sen hayata değil hayat bize yakamıza iliştirilmiş karanfil gibi iki ayrı dünyaya bilenmiş 'biricik bir tek' susku seninle en büyük maharetimdir susmak ilk sabah sığırcıkları vurulurken yüreğimde
sen güzçiğdemisin gözlerimin bir bakışınla yepyeni özlemler keser içimi bilir misin haberin olsun birgün kapında gece kokulu iğdeler gibi bitiverirse el değmemiş istasyonlarımın ıssızlığı yüzümde bıraktığın amansız suskuyu düşün ve son yolculuğuna yalnızca sen uğurla yüreğimi erguvan zamanı gülüşlüm son yolculuğum demek 'sen' yolculuğum demek renk vermem ölüme bütün bulvarlar sayıklarken kapkara sevdamızı sözcükler ürker içi boş kalabalıklardan saçların alnına mı dökülür yokluk evrenime saçtığın aydınlıkta yanaklarıma ateşler mi serper bilmem sayıkladıkça bütün korkularım ömrüme seslenişini ikilemsiz
saçların kimbilir kaç ormanı ağlatır gelir nefesimin ırmağına ki gezgin poyrazlarla yanar genzim erguvan zamanı gülüşlüm merakımı bağışla bir toz bulutuysam gözlerinin nebulasında kaybolan hangi yıldıza bel bağlasam niçin sensin
uyku yorgunu çocuklar niçin hep seni ünler rüyalarının arasında hiçbir macerayla kirlenmemiş saf bir ateştir yüzün sana bakma sayfalarımı yakar beni kül eder