Oynatıcıya atlaAna içeriğe atlaAltbilgiye atla
  • 10.12.2014
Sivil toplum ve politik toplum ayrımı ile kavram kargaşalığı
Burdur Sivil Toplum Platformu üzerinde yaratılan kavram kargaşalığı fırtınasının amacı ne?Platforma saldırının dayanılmaz hafifliği…

Sivil toplum-politik toplum literatürümüze 12 Eylül faşizmiyle girmiş; küresel güçlerin (başta ABD olmak üzere emperyalistlerin) , küreselleşmenin önünde bir engel olarak gördükleri milli (üniter-ulus) devletleri yıkma sürecinin kavramlarındandır. Bu süreçte sivil toplum örgütleri namıyla göklere çıkarılan sivil toplum, politik toplum diye adlandırılan devlete (milli-üniter-ulus devlete) karşı öne çıkarıldı, kutsandı. Özellikle NGO (Hükümet Dışı Kuruluşlar- Non-Government Organization) denilen örgütler göklere çıkartıldı. Zaman içinde bu örgütler milli devletleri içeriden destabilize etme (istikrarsızlaştırma) araçları olarak kullanıldılar. Birçok ülkede “turuncu devrim” diye adlandırılan darbeler düzenlediler.
Ancak küreselleşme süreci de sona gelip dayandı. Tek kutuplu dünya için ABD’nin mecali yetmedi; dünya çok kutupluluğa doğru hızla seyrediyor. ABD gerileyen ve yıkılan bir süper devlet olarak artık her şeyi tek başına belirleyemiyor. Dolayısıyla dünyada güç dengeleri hızla değişime uğruyor; terazinin sıklet merkezi Doğuya kayıyor.
Ancak bu uzun süreçte sivil toplum kavramı biraz ehlileşerek eskiden çok güzel bir kavram olan demokratik kitle örgütlerinin karşılığı olarak kullanılmaya başlandı ve bu Türkçe vokabülerine de yerleşti. Halk ta tuttu. Yani masum ve meşru hale geldi. Bu nedenle ilerici ve milliyetçi aydınlar da rahatlıkla kullanmaya başladılar.
KULAKTAN DOLMA ÇAKMAKLI TÜFEK AYDININ SİVİL TOPLUM ANLAYIŞI
Ancak durum böyle olmakla birlikte köklü bir aydınlanma devriminden geçmeyen ülkemizde kavram kargaşalığı da sürüyor. Herkes kavramları kendi isteği doğrultusunda eğip büküyor; kendi çıkarlarına ya da kendi savunmasına uyduruyor. Bırakın sıradan vatandaşı kulaktan dolma çakmaklı tüfek aydınlar bile hiçbir araştırma gereği duymadan önüne gelen örgütü sivil topluma malediveriyor. Dernekler, sendikalar, odalar, hatta bu tip şaşkın aydınlarca partiler bile sivil toplum örgütüne giriyor.
ODALAR, KAMU KURUMU NİTELİĞİNDE MESLEK KURULUŞLARIDIR
Odalar, Anayasanın 135 inci maddesi kapsamında kanunla kurulan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıdır. Meslek örgütleri, temel olarak, belli bir mesleği icra edenlerin ortak ihtiyaçlarını karşılamak ve ortak çıkarlarını korumaya yönelik etkinlikleri gerçekleştirmek üzere kurulan ve çeşitli işlevleri bulunan organizasyonlardır.
Dernekler, sendikalar ise demokratik kitle örgütleri olarak esas sivil toplum örgütleri olarak değerlendirilecek organizasyonlardır. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını sivil toplum kuruluşları çerçevesinde değerlendirmek gerçekçi olmamaktadır.
PLATFORMA ODALAR NEZDİNDE PROVOKATİF VE KASITLI YAYINLAR
Nitekim fincancı katırlarını ürkütmekle ünlü Burdur Sivil Toplum Platformu Başkanı Kemal Arslan’ın geçenlerde İl Genel Meclisi’nin meşhur usulsüz ve yasa dışı olduğu iddiasıyla davalık olan “turistik gezi”si üzerine bu kapsamda gene her kafadan bir ses çıktı; odalar nezdinde provokatif (kışkırtıcı) ve kasıtlı yayınlar bile yapıldı. Biz de Kemal Arslan’a Platform meselesini sorduk: Kimleri kapsıyor, hangi örgütlere kadar uzanıyor, yasal dayanağı nedir? İddia edildiği gibi Burdur Ticaret ve Sanayi Odası (BUTSO) ve Burdur Ticaret Borsası (TB’nı) da kapsıyor, onların da sözcülüğünü yapıp yapmadığını sorduk.
Arslan, sivil toplum kavramının “sulandırılmaya çalışıldığı”nı, yerel ve genel sorunları dile getirmesinden dolayı “taraf konumunda olan kesimler”in tedirgin olmalarından dolayı ve “taraf konumunda olanlardan beslenenlerin sahiplerini koruma” amacıyla Platform’a saldırdıklarını ileri sürerek bunlara “cevap vermeye değer bulmuyoruz” diyor.
“Ancak” diyen Arslan, “Sivil Toplum Kuruluşlarını demokrasimizin olmazsa olmaz öznesi olarak gören bu ülkenin aydınları olarak, külhanbeyliği ve kaba kuvveti asla tasvip etmediğimizi, kastettiğimizin meşru ve hukuki mücadele olduğunu bir kez daha belirtiriz” şeklinde ifade ediyor.
Kemal Arslan, sivil toplum kavramına şöyle açıklık getiriyor:
“Bazı kesimlerin Sivil Toplum Kuruluşlarını etkisiz göstermek amacıyla sapı samana karıştırarak kasıtlı olarak yanlış yorumlarla kamuoyunda algı yanılsaması yaratmak isteklerine açıklık getirerek bu çevrelerin heveslerini kursaklarında bırakmak gerekir.
“Bunların başında Sivil Toplum Kuruluşu ya da Sivil Toplum Örgütleri kavramı gelmektedir. “Bu kavramı tanımlamak gerekirse;
“Resmi kurumların dışında devletten bağımsız olarak çalışan, üyelerini ve çalışanlarını gönüllülük usulüyle alan, kar amacı gütmeyen, gelirlerini bağışlar ve üyelik ödemeleri ile sağlayan, politik, sosyal, kültürel, hukuki ve çevresel amaçları doğrultusunda lobi ve ikna çalışmaları ve eylemleri yapabilen yani her konuda çalışma yapabilen kuruluşlardır.

Kategori

🗞
Haberler