Kuran'ı Kerim Bülbülleri

  • 7 yıl önce
KUR'AN Kerim-i ÖĞRENMEK VE ÖĞRETMEK

Hz. Osman (r.a.)’dan yapılan bir rivayette
Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Sizin en faziletliniz Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.”

İbn Ömer (r.a.)’den yapılan rivayette ise
Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
“Kur’an sahibi, bağlı devenin sahibinin misali gibidir.
Deve sahibi devesini gözetlerse tutabilir,
mukayyed olmayıp bırakırsa kaçar gider.”

Keza Abdullah b. Mes’ud (r.a.)’dan rivayet edildiğine göre Peygamber Efendimiz (s.a.v.),
“Kur’an sahibinin birisi için şu ayetleri unuttum demek ne fena şeydir.
Belki unutuldu demek gerektir.”

Çünkü unuttum demek Kur’an’ın hıfzına ehemmiyet vermediğine delâlet ettiğinden mekruhtur.
Unutuldu demeli.

“Ey Kur’an sahibi hafızlar!
Kur’an’ı daima okuyup müzakere ediniz.

Çünkü Kur’an’ın hâfız kişilerin gönüllerinden ayrılıp kaçması devenin boşanıp kaçmasından daha zorludur!” buyurmuştur.

Ebû Musa el-Eş’arî’den diğer bir rivayette ise,
Nebi (s.a.v.): “Kur’an’ı muhafazaya ehemmiyet veriniz.

Hayatım kudret elinde olan Cenâb-ı Allah’a yemin ederim ki; Kur’an’ın hâfızadan çıkıp kaçması, bağlı devenin ihtimamsızlık eseri boşanıp kaçmasından daha zorludur.” buyurmuştur.

Yine Ebû Musa el-Eş’arî’den diğer bir rivayette ise,
Nebi (s.a.v.), “Şu bir halis mü’min ki Kur’an okur,
onun gereğiyle amel eder;
o, tadı güzel, kokusu güzel turunç meyvesi gibidir.
Şu bir mü’min de Kur’an okumaz fakat mucibiyle amel eder,
bu da tadı güzel fakat kokusu olmayan hurma gibidir.
Kur’an’ı okuyan fakat mucibiyle amel etmeyen münafık benzeri de,
kokusu güzel fakat acı reyhan otu gibidir.
Kur’an’ı okumayan münafık benzeri,
tadı da acı,
kokusu da kötü Ebû Cehil karpuzu gibidir.” buyurmuştur.

Buhârî’nin Üseyyid b. Hudayr’dan rivayetine göre:

Bir kere Üseyyid gece vakti Bakara Sûresini okuyordu.
Diğer bir rivayette Sûre-i Kehf’i okuyordu.
Atı da yanında bağlanmıştı.
Kur’an okurken at deprenmeğe başladı.
Üseyyid sustu, at da sakinleşti.
Üseyyid tekrar okumağa başladı, at yine şahlandı.
Üseyyid yine sustu, at da sakinleşti.
Bundan sonra Üseyyid bir daha okumağa başladı,
at yine hırçınlaştı.
Üseyyid de artık Kur’an okumaktan vazgeçti.
Üseyyid’in oğlu Yahya da ata yakın bir yerde yatmakta idi. Atın çocuğa zararı dokunmasın diye atı geriye çekti.
Bu sırada başını kaldırıp göğe baktığında beyaz bulut gölgesine benzer bir sis içinde kandiller gibi birtakım yıldızların parlamakta olduğunu gördü.

Sabah olduğunda Üseyyid keyfiyeti Rasûlullah (s.a.v.)’a arz eyledi.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ona,
“Oku ey Hudayr oğlu, oku ey Hudayr oğlu.” diyerek okumağa devam edilmesi lazım geldiğini bildirdi.
Üseyyid de: “Yâ Rasûlallah!
Atın Yahyâ’yı çiğnemesinden endişe ettim de kestim.
O sırada semaya baktım.
Gökyüzünde bulut gölgesini andırır bir beyazlık içinde kandiller gibi yıldızların parlamakta olduklarını gördüm.
Artık bu beyaz tabakası içindeki yıldızlar göğe doğru çıkıp gitti, nihayet görünmez oldu.” dedi.

Rasûl-i Ekrem (s.a.v.), “Bilir misin onlar nedir?” buyurdu.

Üseyyid, “Hayır.” deyince:

“Ey Üseyyid! Onlar melekler idi.
Senin sesine yaklaşmışlardı.
Eğer sen Kur’an okumağa devam etseydin sabaha kadar melekler seni dinlerler idi,
nâs da onlara bakardı,
halkın gözünden gizlenmezdi.” buyurdu.