Düşünmek Bir An // Dursun Ali Erzincanlı

  • 10 yıl önce
Hani o gecenin ağırlaştığı vakittir.
Sus o vakitte. Sus ve duy.
Sesi, sesi var edeni.
Sesi sessizlikte, sözü sükûtta duy.
Sustuğu anda dışındakiler, duy!
İçindekini, kendini...
Sus.
Sus ve gör.
Gör bir kere daha gördüklerini.
Gör gördüklerinde göremediklerini.
Göğün içindeki gökleri, yerin içindeki yerleri, içindeki uzak yakın köşeleri...
Yerleri yere sereni, gökleri üzerine örteni.
Sus. Sus ve bil.
Bil yeniden bildiklerini. Bil bilemeyeceklerini.
Sonra bilmediklerinde asla bilemeyeceklerinde kendini bil.
Sus şimdi. Sus ve düşün!

Zamanın nasibi

Zamanın içinde o bir saati ara.Hani bir yıla bedel olan o bir saati.
Âlemi sana, seni kendine getiren o bir saati... Aklını başına, gönlünü kalbine getiren.
Soruların cevabı;
"Akletmez misin?"
"Düşünmez misin?"
"İbret almaz mısın?"
Aklın şükrü olan ey!
Zamanın nasibi.
Buyurdu en ziyade düşünen, akleden, ibret alan.
Bunun için tedbirli, bunun için telaşlı benden yana, senden yana.
Buyurdu: "Bir saatlik tefekkür bir senelik nafile ibadetten daha hayırlıdır!"

Gece gündüz şükür

Hz Aişe r.a. anlatıyor:

"Bir gece Rasulullah benden izin istedi:

-- Ey Aişe, izin verirsen geceyi Rabbime ibadet ederek geçireyim.

Ben de şöyle dedim:

-- Vallahi seninle beraber olmayı çok sever ve isterim. Ancak seni sevindiren şeyi daha çok severim.

Allah Rasülü sonra kalktı, güzelce abdest aldı ve namaza durdu. Ağlıyordu. Öyle ağladı ki mübarek sakalı, elbisesi ve secde ettiği yer ıslandı.

Bu haldeyken Bilal namaza çağırmaya geldi. Ağladığını görünce hayretle sordu:

-- Ey Allah'ın Rasulü, Allah Tealâ sizin geçmiş ve gelecek günahlarınızı bağışladığı halde niçin ağlıyorsunuz?

Allah Rasulü s.a.v. şöyle buyurdu:

-- Ey Bilal, Allah'a çok şükreden bir kul olmayayım mı? Vallahi bana bu gece öyle ayetler indirildi ki onu okuyup da üzerinde tefekkür etmeyenlere yazıklar olsun!

Allah Rasulü s.a.v. sonra Âl-i İmran suresinin 190 ve 191. ayetlerini okudu:

"Şüphesiz ki göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde akl-ı selim için (Allah'ın birliğini gösteren) kesin deliller vardır. Onlar ayakları üzerinde dururken, otururken, yanları üzerine yatarken (her an) Allah'ı zikrederler.

Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin tefekkür ederler ve: 'Rabbimiz sen bunları boşuna yaratmadın. Seni tespih ederiz. Bizi cehennem azabından koru.' derler."
Ve hatırasını bu ayetle bitirir Hz. Aişe r.a...

Düşünün diyerek. İbret almak için, şükretmek için, kurtulmak için düşünün...

Beni benden çok

Ebu Zer Gifarî r.a. anlatıyor:

"Peygamber Efendimiz bir gece sabaha kadar şu ayeti tekrarlayıp durdu:

'Eğer kendilerine azap edersen şüphe yok ki onlar senin kullarındır. Şayet onları bağışlarsan aziz (kudreti ile her şeye üstün gelen), hakim (hikmetiyle her yaptığını yerli yerince yapan) olan sensin.'"

Allah Rasulü s.a.v.'ın dilinden bir gece boyu, üzerinde yürüdüğümüz toprağa tane tane dökülen Maide Suresi'nin 118. ayetidir.