Altan Tan’ın söylediği İslam Birliği bağnazlıkla değil, sahabe İslam anlayışında olmalı.

  • 10 yıl önce
DİDEM ÜRER: BDP milletvekili Altan Tan şöyle bir açıklama yaptı: “Kürtler ulus bir devlet istemiyor. Çünkü bugün dünya bu modeli geçti. Ortadoğu’ya yeni bir sistem lazım. Türklerin, Kürtlerin, Süryanilerin, Ermenilerin birlikte yaşayabilecekleri, entegrasyonun olacağı, gümrüklerin, sınırların kalkacağı belki bir eyaletler birliği gibi bir Ortadoğu lazım. Türkiye de demokratik bir devlet olursa, inanın sadece Kürtler değil Halep’teki, Şam’daki Araplar da bu federasyona bağlanmak isteyecektir. Esad gidecektir oradan” dedi.

ADNAN OKTAR: Şimdi işte biz Mehdiyet’i dört yıl önce anlattığımızda hikâye anlatıyoruz zannetmişlerdi. Bak BDP’li bir milletvekili bile İttihad-ı İslam’ı açık açık savunuyor. Gerçi nasıl bir model anlatıyor tam belli değil ama. İttihad-ı İslam’da sınır kalkması sevgi için. Mesela biz sevdiğimize kavuşmak için gayret ederiz, adım atarız. Ama bir camla karşılaşırsak; bir kafesle, bir demirle karşılaşırsak, onu eritir, açarız. Asıl burada amaç; sevgi. Sınırın kalkmasında amaç, sevgi. Sevgiyi ifade etmek için, rahat onların yanına gidebilmek için, kardeşlerimizin buraya gelebilmesi için buna ihtiyacımız var. Ayrılığa gayrılığa değil de, bütünlüğe ihtiyacımız var. Bölünmek sevgi alameti değildir. Bölünmek nefret alametidir; kin, husumet alametidir, birleşmek, muhabbet, sevgi ve şefkat alametidir. Mesela çocuklar var, canımız, içimiz gidiyor. Acayip tatlılar. Yakın olmak isteriz. Yanaklarını sıkacağız, seveceğiz. Ama onları çelik kafeslerle ayırırlarsa, bu nedir? Bu zulümdür, bu gaddarlıktır, bu sevgisizliktir. Onun için bölünme, zulmü ve gaddarlığı getirir, nefreti getirir. Delice bir nefret dolu rekabeti, savaş ruhunu, kindarlığı getirir. Bunu kabul etmeyiz. İttihad-ı İslam olduğunda, tabii ki sınır olmaz. Bütün Müslümanlar birbirini kucaklar, severler. Ama Kürt, Ermeni hepsini ayırmaya kalkarsan, bu olmaz. Bak sınırların olmayacağından bahsediyor. Tamam, güzel. Ama “Kürt Kürt’ü idare etsin, Ermeni Ermeni’yi idare etsin, Ermeni’nin yanına Ermeni’den başkası yanaşmasın, Ermenilerin olduğu yerde sadece Ermeniler olsun. Kürt’ün olduğu yerde sadece Kürtler olsun. Oraya başka ırktan, başka kavimden adam girmesin” bu kafadaysa bir adam, bu çılgınlık, bu çok korkunç. Bu sevgisizlik, egoistlik, bencillik, bu zalimlik ve gaddarlık olur. Kürt’ün olduğu yerde Laz olacak, Laz’ın olduğu yerde Kürt olacak. Çerkez’in olduğu yerde, Türk olacak. Türk’ün olduğu yerde, Kürt olacak. Kaynaşacağız, sevgi dolu olacağız. Yani ayrımız gayrımız olmayacak, ittifakla hareket edeceğiz. Peygamberimiz (s.a.v)’in zamanında Bilal-i Habeşi vardı, Habeşliydi. Peygamberimiz (s.a.v)’in canıydı, parçasıydı. Birçok sahabe çoğu zenciydi, Musevi kökenli olanlar vardı, Hıristiyan kökenli olanlar vardı, Farisi kökenli olanlar vardı, her kavimden vardı. Ama Resulullah (s.a.v)’in yanında, onun evinde hep beraber kalıyorlardı orada. Beraber yemek yiyorlardı, aynı sofraya oturuyorlardı Peygamberimiz (sav) ile. Kimsenin aklına gelmiyordu. Mesela Selman-ı Farisi, sahabe; Faris’ten gelmiştir, İran kökenlidir. Kimsenin aklına gelmiyordu ayrılık gayrilik, hiçbirinin. Allah Kuran’da müminlerden bahsederken, Sibirya’daki Müslümanları da tek kabul ediyor Cenab-ı Allah, Afrika’daki Müslümanları da tek kabul ediyor. Hepsine ortak hitap ediyor Allah. Yani sizin sınırlarınız var, siz pasaportla gidin demiyor Allah Kuran’da. “Kardeşsiniz” diyor, “Müslümanlar kardeştir” diyor. Kardeş ne demek? Mesela annesi oluyor, oğlu oluyor, iki kardeşi oluyor. Kardeş, bildiğin kardeş. Ayette kastedilen kardeş. Kardeş gibi birbirinizi seveceksiniz, diyor. Dolayısıyla Altan Tan, herhalde bizim dediğimizi başka türlü bir yolla anlatmaya çalışmış anladığım kadarıyla.

DİDEM ÜRER: O sınırlar kalksın diye programda anlatırken sunucu “Siz İslam Birliği’ni istiyorsunuz” demiş, o da “evet” diye teyit etmiş.

ADNAN OKTAR: İşte bu kadar, güzel. Ama tabii biz bağnaz İslam istemiyoruz, sahabe İslam’ı istiyoruz. Yani El-Kaide tarzı bir İslam istemiyoruz. Yahut Cübbeli’nin düşündüğü tarzda bir İslam anlayışı istemiyoruz. Sahabelerin yaşadığı dönem gibi. Sevginin, muhabbetin olduğu, bağnazlığın olmadığı bir İslam anlayışını savunuyoruz.

Önerilen